Bölüm 3

235 16 98
                                    

Aralık 1981

Adam akıp giden devamını izlemeyi kaldıramayacağını düşündüğü anıdan kopmak için başını düşünselinden çıkardı. Far ışığına yakalanmış tavşan gibi etrafına bakarken kendini güvende olduğuna ikna etmeye çalışıyormuş görünüyordu.

''Viski?''

Kadının uzattığı kadehi ikiletmeden alıp boşalttı. Boğazını silip süpüren sıvı atmak istediği çığlığıda yanında alıp götürmüştü. Ellerini uzun siyah saçlarının arasından geçirirken adem elması arka arkaya yutkunmasıyla daha da göz önüne çıkmıştı. ''Sana bu şişeyi verdiğimi hatırlamıyorum.''

''Dolabın kapağı açıktı ve daha sert kadehlere ihtiyacımız olduğunu düşünme nezaketinde bulundum.''

''Çok naziksin(!)'' Adamın sözlerindeki alaycılığı görmezden gelerek kadehleri yeniledi. Masadaki diğer şişeyle birlikte toplamda üç boş şişeleri vardı.

Gömleğinin düğmelerini göğsüne kadar açan adam  yanında oturan sıcaklığıyla kendisini sarıp sarmalayan kadına döndü. ''Senin suçun yok!'' dedi alkolle yıkanmış bir dille.

''Kimin suçu peki? Odada ben vardım, ev cini ve o... Kimin suçu? Duvarların mı?''

''Hayır!'' diyerek nasırlı parmaklarını cadının yumuşak yanağından boynuna doğru kısa bir yolculuğa çıkartıp şefkatli olduğunu düşündüğü bir şekilde parmakları altındaki teni okşadı: ''Onun suçu. Ölümünü kendisi hazırladı. Kim kızını katil olmaya zorlar ki?''

''Öyle değil-'' Dudaklarındaki sıcak nefesle cadı gözlerini kapattı.

"Evlilik bağı tamamlanmalı..." Kafasında yankılanan ses zalim babası yüzünden azkabana gönderilmemesi gerektiğini de haykırdığında kadın tüm düşüncelerini duygularını uçurumdan aşağı atıp büyücünün gömleğinin yakalarını kavradı.

Alkol ilk kez işlevini yerine getirmiş bu genç iki kırgın beden birbirlerine karışmıştı. Adamın gömleği eski dokuma İran halısıyla buluştuğunda kadını kollarının arasına alıp büyük boy dört direkli kral yatağına taşıdı. Kalbiyle aklı arasında ''Lily'' diye haykıran sesi susturan alkole minnet duyuyordu. Ayıldığında hissedeceği acıyı düşünmemekte yaralı bir kalbe sahip olan büyücü için işleri kolaylaştırmıştı.

Kadının asasını sallamasıyla aralarındaki tüm kumaşlar yok olurken cadının tek düşüncesi düşünmemekti. Kendini anın içine bırakıp sevişmenin sihirli ilacından almak istiyordu. Yaralanan ruhu ve çatlaklar oluşan büyülü çekirdeğini bir gecelikte olsa kafasından atmak istedi.

Dudaklarını sömüren acemi dudakları kendisine çekip ellerini siyah saçların arasından geçirdi. Boyalı dudakları adamın beyaz teniyle tam bir tezatlık oluşturuyordu. Büyücü ilk kez bir kadının dudaklarını boynunda hissetmesiyle irkilmişti. ''Alkol...Yoksa sana dokunur mu?'' diye mırıldandı kendine.

Bağ tamamlanmalı!

Geri çekilip cadının pürüzsüz onun nasırlı ellerine inat yumuşak kalçalarını okşadı. ''Bakanlık tepemize binmeden.'' dedi ve dudaklarını kadının köprücük kemiğine bastırdı. Elleri hoyratça eşinin vücudunu keşfederken kadının dudaklarından dökülen inleme adamın penisinin seğirmesini sağladı.

İlk seferinin sevdiği kadınla olmasını planlayan adam için işler epey ters gitmişti. Bir gecede büyücü dünyasının çıkarları ışığında evlenmiş, hayata bakış açısı tamamıyla yerle bir olmuştu. Daha da kötüsü sevdiği kadın artık birkaç metre toprağın altında yatıyordu. Kendini kral sanan aptalın  biri yüzünden ölmüştü.

SAHTE EVLİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin