3.BÖLÜM İKNA

4.6K 223 16
                                    

'' Sen ciddi misin? Gerçekten hatırladın mı? Ya ama bu nasıl olur?'' diyen Erva'ya

''Ama belki de zihnimin bana oynamış olduğu bir oyundu bilemiyorum.''

''Saçmalama Damla. Annenin birebir tarifini verdin. Saçları da kızıldı. Yani anlayacağın hatırlamışsın.''

''İyi de dedem bana bir sürü fotoğraflarını göstermişti hatırlamam için. Acaba gerçekten böyle bir doğum günü yaşamış mıydık önemli olan o ama dedem burada olmadığı için öğrenemeyeceğim işte.'' diye büyük bir üzüntüyle cümlelerini noktaladı.

''Hadi okula geç kalmayalım.''

Damla usulca başını salladı. Okula geldiklerinde duvardaki panoda asılı olan afiş dikkatini çekti. Son sınıflar için mezuniyet balosu vardı. Sıkıntıyla nefes verdi. Emindi ki arkadaşları bu mezuniyete gitmesi için onu zorlayacaktı. Artık bu tarz şeyler ona hiç zevk vermiyordu. Eskiden hayat dolu neşeli bir kızdı ama yaşadığı acı kayıplar onu hayattan soğutmuştu. Her şey ona bir yük gibi geliyordu. En çokta geçmişine dair bir anısı olmaması onu gerçekten boş, gereksiz bir insan gibi hissettiriyordu.

Panodaki yazıya boş boş bakarken yanında hissettiği yoğun parfüm onu kendine getirmişti. Kafasını indirip yanındaki parfüm kaynağına çevirince kafede gördüğü çocuğun dikkatle panoya baktığını gördü.

Çocuk kendisine dönmüş bakışların sonunda farkına varınca kafasını çevirmesiyle gözleri kesişti. Şaşkınlıkla kaldı. Neden şaşırdığını o da bilmiyordu. Aynı okulda okuyorlardı ve karşılaşmaları gayet de normaldi. Kendini toparlayarak elini uzattı.

''Bence bunlar tesadüfün de ötesi. Artık tanışmalıyız.''

Damla kendisine uzatılmış ele bir de çift ela göze baktı. Sonra omuz silkti.

''Sen kendini tanıtmıştın zaten ben öyle hatırlıyorum.''

''Ama senin  kendini bana tanıtmadığını hatırlıyorum.''dedi havada kalmış eline bakarak gerçi kızın adını duymuştu Damla'ydı ama bir de onun ağzından duymak istedi.

''Demek ki tanışmaya değer biri olarak bulmamışım.'' diyerek yanından uzaklaştı.

Kaan arkasından afallamış bir şekilde kaldı. Az önce o kız ona resti çekip gitmiş miydi? Üstelik onu yere kapaklanmaktan kurtarmıştı. Farkında olmadan yüzünde bir gülümseme oluştu.

''Peki sen bilirsin.''dedi keyifle arkasından.

Damla sınıftaki sırasına yerleşince etrafındaki insanlara baktı. Kendi bölümünden hiç arkadaş edinmemişti. Herkesi kendinden uzak tutuyordu sadece Erva ve Burcu'da bunu başaramamıştı. Geçmişi tehlikelerle doluydu başkalarının hayatını da karartamazdı. Üstelik şu vakte kadar da kendini karamsar modundan çıkartmadığı için de arkadaş eksikliğini de hissetmemişti.

Yanına yaklaşmak, onunla konuşmak isteyenleri hep bir şekilde uzaklaştırmıştı. Bu sessiz umursamaz tavırları da herkesin dikkatini çekiyordu ama kimse yanına yaklaşmıyordu çünkü üstündeki olumsuz çekimin farkındaydılar.

Hoca derse başlayınca sınıfı büyük bir sessizlik bürüdü. Gerekli notları tutup ders bitince bir müddet sınıfın boşalmasını bekledi.

Sınıfta iki üç kişi kalmıştı onlar da çıkarken birinin dedikolarını yaptıkları çok belliydi. Hararetli hararetli konuşurlarken

''Kaan Poyraz'da geliyor mezuniyete.''

''Tabii kızım o da son sınıf.'' derken sınıftan çıkmışlardı.

Yerinden ağır ağır kalkıp adımlarını kantin yoluna yönlendirdi.

''Heh sen neredesin?'' diyenBurcu heyecanla sözlerine devam etti.

''Mezuniyet takvimi belli olmuş. Çok kısa bir süremiz var ve bizim elbisemiz bile ortada yok.''

''Ben kahve alacağım. Bekleyin burada beni.''diyen Damla'ya ikisi de bekledikleri tepki olduğu için umursamadılar.

''Ya ben siyah mı alsam yoksa saks mavisi mi alsam? Hangi renk beni daha iyi açar?''derken masaya konulan kahve bardaklarını baktılar.

Minnetle Damla'ya gülümserken Damla kendini sohbetten soyutlayıp etrafını izlemeye başladı. Kollarını kavuşturup insanların mezuniyet sohbeti heyecanlarını boş gözlerle izledi.

''Ya biz kime diyoruz?'' diye gözlerinin önünden kocaman bir el geçince  ne var der gibi Erva'ya baktı.

''Sen de gidiyorsun biliyorsun değil mi? Ya artık bizim çabamıza bir tepki ver. Artık hayata dön Damla.''

Damla sıkıntılı bir nefesi içine çekerken ''Ben buyum.''dedi.

''Klasik erkek tiplemesine girmesine. Biz senin eski mutlu hallerine dönmeni bekliyoruz. İki yıldır sabırla bekliyoruz lütfen. Küçük bir adım at bize karşı.''

''Ben düzelemem artık. Ayrıca bu baloya gitmeyi hiç mi hiç istemiyorum. Gidince eğlenmeyeceğim sadece orada olacağım. Bu sebeple gitmeyi düşünmüyorum.''

Burcu kolay kolay laftan anlamazdı ve öyle de oldu. Kafasını iki yana sallayarak ''Eğleneceksin çünkü senin arkadaşların biziz. Bu sebeple de geliyorsun.''diye itiraz istemeyen bir tonla konuştu.

Damla onları ikna etme gücünü kendinde bulamadı. Ya da uğraşmak istemedi seçeneğini seçti. Her zaman yaptığı gibi umursamazca kabul etti.

''Yarın hastanede olacağım staj için.'' derken bu konuşmaları noktalandırdı.

''Ben kendi fakülteme geçeyim en iyisi. Ben kaçar.''diyerek arkadaşlarının yanaklarına büyük bir öpücük koyarak hızla ilerledi.

Erva'da ''Benim dersim de başlamak üzere ben de gideyim.''

Damla kafasını salladı. ''Benim derslerim bitti. Sizi burada bekliyorum.''

Kitaplarını çıkarmış kantinde ders çalışırken yanındaki sandalyenin çekildiğini hissetti. Ders notlarıyla uğraşırken vakit hızlıca geçmişti. Burcu'nun gelmiş olduğunu düşünerek kafasını kaldırdı. Karşısında o çocuğun olduğunu görünce sinirle kaşlarını çattı.

''Hayat ne kadar tuhaf değil mi? Yine karşılaştık.''

Damla içinden oflayarak ''Tuhaf değil bence. Sen tuhafsın.''diyerek onunla ilgilenmediğini göstermek istercesine ders notlarına geri döndü.

''Neden bu kadar zorsun? Alt tarafı küçük bir sohbet edeceğiz.''

Damla sinirle kafasını kaldırdı. ''Gerçekten seninle uğraşamam.''diyerek sinirle ayağa kalkıp kitaplarını çantaya yerleştirmeye başladı.

Kaan da ayağa kalkarak ''Tamam sakin ol. Konuşmak istemiyorsan giderim.''

''Bunu yeni kavrayabilmen gerçekten beni şaşırtmadı.''

''Herkese karşı böyle misin?''

Damla içinden bir sabır çekti.

''Gidiyor musunuz ben mi gideyim?''

Kaan büyük bir keyifle gülümseyerek ''Sanırım can sağlığım için benim gitmem daha iyi olacak gibi duruyor.''

Onları uzaktan izleyen Emir ve Enbiya da farkında olmadan sırıtmaya başlamışlardı.

Damla ''İşim gücüm yokmuş gibi bir de kendine beğenmiş ukala biriyle uğraşacağım.''diye söylenirken yanına gelen arkadaşlarına sıkıca tutanacak bir dal bulmuş gibi büyük bir gülümsemeyle baktı.

''Dur dur sen gülümsedin mi az önce?''

''Gerginliktendir o.'' diyen Erva'ya alınmış bir ifadeyle baktı Damla.

Kaçmak ister gibi ''Hadi gidelim.''dedi hepsi bu değişikliğin sebebini merak etse de sormamayı tercih etti.

Adım atmıştı ki gözünün önünde beliren görüntüler yerine çivilenmesine yetmişti. Büyük bir şokla arkadaşına baktı.

''S-Sennnn''diyebildi.

Yorumlarınızı bekliyorum 😊









HAFIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin