''Hande, o fotoğrafı sen mi gönderdin? Son kez soruyorum.'' dedi.
Kaan büyük bir öfkeyle. Hande kendinden emin duruşunu bozmadan
''Evet.''dedi.
Kaan sinirle Hande'nin üstüne yürüdü.
''Neden Hande?''
''O kızı seviyor musun?''
Kaan alayla gülümsedi.
''Saçmalama.''
Bu sefer alayla gülümseme sırası Hande'deydi.
''Onu seviyorsun.''dedi.
Kaan'ın istediği cevap bu değildi.
''Hande neden gönderdin?''dedi ses tonunun sert çıkmamasına özen göstererek.
''O kızın da sana karşı bir şeyler hissetmediğinden emin olmak için.''
Kaan hayretle Hande'ye baktı.
''Ne önemi var?''
Hande sarsılmaz ifadesini yüzüne yerleştirirken konuştu.
''O kız yerini bilmeli bir anda böyle hayatına dahil olamaz.''derken Kaan, Hande'ye sinirle döndü.
''Sakın...sakın bir daha böyle konuşma.''derken parmağını tehditkar bir şekilde sallamıştı. Hande'nin bu davranışlarına bir anlam bulamıyordu. Damla'nın fotoğrafı gösterdiğinde ne tepki vereceğini şaşırmıştı.
''Ben arkadaşımı tanıyorum gerçekten sen o kıza aşıksın.''dedi sinirle.
Kaan bu cümlelerin devamını duymak istemiyordu. Sinirden bir yerleri yumruklamak isterken sakinleşmek istercesine gözlerini kapattı.
''Tanımıyorsun beni. Ben kimseye aşık değilim.''diyerek oradan büyük bir öfke eşliğinde çıktı. Temiz havaya içine çekti. Almış olduğu oksijen rahatlamasını sağlayabilirdi. Hande'nin sözleri beyninde dolanıp duruyordu. Birçok saçmalık zırvalamıştı.
'Sen o kızla çok ilgileniyorsun, o kızın adı geçince gözlerin parlıyor üstelik artık bizimle daha az vakit geçiriyorsun.' cümleleri aklında yankılanıyordu. Bunların hiçbiri doğru değildi. Kaan aynı Kaan'dı. Hande nasıl görmek istiyorsa öyle görüyordu.
İçinde baş gösteren sıkıntıyla arabasına doğru ilerledi. İstikameti neresi olursa olsun Hande'nin lafları zihninde dolaşıp duruyordu.
Damla elindeki notları incelerken önemli gördüğü yerlerin altını çiziyordu. Yaraları geçmiş ayağa kalkmıştı.
Erva elindeki meyve tabağıyla yanına gelip oturdu.
''Televizyonda da hiçbir şey yok.''
Damla kafasını kaldırarak televizyona baktı.
''Haklısın, doğru düzgün bir şey kalmamış.'' derken telefonunu eline alarak ekranına baktı. İşe gitmek için hazırlanması gerekirdi. Elma dilimini alıp ağzına atarken odasına ilerledi.
Şirkette bu saatte kimse kalmadığı için prensiplere uyarak giyinmesine gerek yoktu. Siyah kotunun üstüne beyaz bir gömlek geçirdi. Saçlarını açık bırakırken evden çıkma vakti gelmişti.
Erva yanağından öperken
''Hadi iyi çalışmalar.''diyerek onu yolcu etmişti. Kapıyı kapattıktan sonra
''Hay Allah'ım ya. Kocamı işe göndermem gerektiği yaşta ev arkadaşımı uğurluyorum.''diyerek kendince gülümseyerek konuşmuştu.
Damla şirketten içeri girdiğinde daha birçok çalışanın orada olduğunu gördü. Saatini kontrol etti ama erken gelmemişti mesai saatinin bitmesine on dakika kalmıştı. Asansör kapanmak üzereyken elini araya koyarak kapanmasına engel oldu. Birkaç insanın bakışları hapsinde onuncu katı tuşladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAFIZA
Ficção AdolescenteGenç Kurgu #63 = 30.12.2016 "Kaçan kovalanır mı?İşte bizim hikayemiz de koşuşturmayla başladı." Damla hafızasını kaybetmiş bir kız ve geçmişin ona oynadığı amansız mücadeleden kaçarken Kaan Poyraz'la karşılaşır. Kaan Poyraz da kim mi?.... Hafızasını...