25. Bölüm

1.7K 40 20
                                    

Tolga yüzüğe baktı ve daha sonra kafasını bana çevirdi.

"Duru." Dedi ama sanki boğazı düğümlenmişti.

Bir şey demeden Asyayı sürekledim. Hızlı hızlı gidiyordum. Meydana çıkıp tekrar bir taksi çevirdim. Hemen Asyayla birlikte bindik.

"Duru ne oluyor anlatıcak mısın?"

"Anlatıcam ama şuan değil."

"Neler oldu bilmiyorum ama hiç iyi şeyler olmuş gibi değil."

"Aynen öyle Asya."

Kafamı cama yaslayarak dışarıyı izledim. Her şeyin sonuna mı gelmiştik? Yoksa ben mi abarttım? Bundan sonra ne yapacaktım... onsuz.

Yaklaşık yarım saatin ardından bir bungalova geldik. Sessiz sakin bir yerdeydi. Sadece istediğim kafamı dinleyip sakince düşünmekti.

İçeriye girip üst kata çıktım. Yerleştikten sonra üstümü değiştirmekniçin çekmeceye yerleştirdiğim kıyafetlere baktım. Bordo bir crop ve altıma siyah şort giydim. Oldukça rahattılar. Saçımı tepeden topuz yapıp aşağıya indim. Asya mutfakta bekliyordu.

"Ya burda niye yiyecek yok?"

"Git al o zaman." Dedim.

"Ciddi olamazsın Duru. Zaten çekip getirdin beni buraya."

"Git o zaman Asya tek başıma kalırım. Zaten seni buraya getirende suç."

"Duru ileriye gidiyorsun. Tamam anlıyorsun hoş bi durumda değilsin tamam ama abartma istersen."

"Asya biraz yanlız kalabilir miyim? Sende git alışveriş yap."

"Bilmediğimde yerde ne yapayım ben?"

"Asya kiralık araç veriyorlar al cüzdanımdan kartımı kirala bir tane araç alışverişide o karttan yap gel. Navigasyon kullanmayı biliyorsundur umarım."

Asya bir şey demeden evden telefonunu alıp çıktı. Bende bahçeye çıkıp bacaklarımı havuzun içine soktum. Ağlamak üzeredeydim neredeyse. Akşam saatleriydi zaten. Asya uzun zamandır yoktu, saat akşam 7 gibiydi. Kalkıp telefonumu aldım. Asyayı aradım. Telefonumu açmıyordu bile. Korkmaya başlamıştım. Onu buraya sürekleyip getiren bendim. Eğer ona bir şey olursa kendimi asla affetmem.

Gece saatlerine gelmiştik bile. Asya hâlâ aramıyordu. Çaresizce etrafta dönüp duruyordum. Dayanamayıp crocs terliklerimi giyip telefonumuda yanıma aldım ve dışarıya Asyayı aramaya çıktım. Biraz ıssız bir yerdeydi. Uzun süre dolaşıp aradım. Bir vakit sonra dalgınlığıma gelip önümde duran boşluğu görmedim. Adımı atat atmaz yere serildim. Ayak bileğim çok acıyordu. Yardım edecek kimse yoktu. Ayağa kalkmaya çalıştım ama yapamadım. Gittikçe acıyordu. Acıdan ağlamaya başladım.

Yere düşen telefonumu bulanık gözlerimle aradım. Telefonumu ararken bacağımın kenarından yere doğru süzülen bir sıvı gördüm. Bacağını kontrol ettim ve bacağımı kesmiştim. Acıdan zar zor bulduğum telefonumdan Asyayı tekrar aradım. Açmayınca mesajlara girdim. Asya bana çoktan bir mesaj çekmiş, fakat ben görmemiştim. Mesajda, 'ben evime vardım. Tek başına kalmalısın.'

Bu ne demek? Beni burda tek mi bıraktı? Kafam karışık acıyla yerlerdeydim. Yardım etmesi için abimi aradım, açmadı. Büyük ihtimalle bana sinirliydi. Bizimkilere diyemezdim. Neden bu saatte buralarda tek başıma olduğumu sorgulardılar. Tek çarem o. Tolga...

Tolgayı aramak zorunda kaldım. Neredeyse telefonu 5 saniye bile bekletmemişti.

Koca bebeğim
Aşkım. Neredesin? Kafanı toparladın dimi?

Abimin ArkadaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin