Tolga beni yavaşça kucağına aldı. İçeri girmek için Tolga hafifçe beni dürtdü.
"Güzelim, anahtar nerede?"
"Cebimde." Dedim uykulu bir sesle.
Tolga anahtarı cebimden alıp açtı. İçeriye girince beni odaya götürüp yatağa bıraktı. Tek isteğim bir şey düşünmeden uyumaktı. Yaklaşık 1-2 uyudum ve gece tekrar uyandım. Yatağın başında olan küçük masada bir kağıt gözüme çarptı. Alıp baktım.
Yan bungalovdayım. Bahçelerimiz birleşik. Bir şeye ihtiyacın olursa mutlaka söyle. Hâlâ seviyorum seni küçüğüm.
Okuduktan sonra bahçeye yavaşça indim. Tolga kenarda oturuyordu. Beni görünce telaş yaptı. Yanına hafif yaklaştım. Göz teması kurmaktan kaçınıyordu. Hiçbir şey demeden baş ucuna oturdum.
"Ne oldu?" Dedim uzun bir sessizlikten sonra.
"Güvensizlik."
"Farkındayım."
"Bana güvenmeme sebebin ne Duru?"
"Sana güveniyorum."
"Ha, haklısın tabii. Sen bana değil çevreye güvenmiyorsun dimi."
"Bana bak sen..." Dedim ve cümlenin devamını getirmekte güçlük çektim. "Sen içtin mi?"
"Umrunda mı?"
"Değil gibi mi gözüküyor?"
"Bilmem."
"İçtin mi diyorum?"
"Hayır. Sen bu haldeyken öyle bir şey yapmam."
"Anlıyorum. O zaman ağlamışsın."
Tolga'nın sessizliği ikimizde boğuyordu resmen. Hiçbir şey demeden omuzlarından sıkıca sarıldım, hiçbir şey demeden...
"Yapma bunu bize. Hatalarımızın bizi geçmesine izin verme. Sana yalvarıyorum, sensiz hiçim." Dedi kısık sesle.
Yavaşça saçlarını okşadım.
"Şuan değil." Derken bir yandan kafasını omzuma yasladım.
"Ne zaman peki? Şimdi değilse ne zaman?"
"Tolga biz yapamıyoruz. Kaç kere güvensizlik için kavga ettik. Tamam şuan affettim diyelim, 2 gün sonra tekrar aynı konular. Birbirizin hayatını bu şekilde mahvedemeyiz."
"Böyle mahvolucaksa hayatım bırak mahvolsun."
"Saçmalıyorsun."
"Hayır. Bak anlamıyorsun. Seviyorum diyorum tamam mı? Seviyorum diyorum ya neden anlamak istemiyorsun? Sensiz yapamam, sensiz nefes alamam, sensiz uyuyamam, sensiz adım atamam, sensiz yaşayamam, sensiz hiçim."
Yutkundum düşünmeye çalıştım.
"Daha fazla dil dökme."
Yavaşça kalkmaya çalıştım.
"Dur bileğini acıtıcaksın."
"Bileğimde bir şey yok. Ani olan bi acıydı o."
"Yardım etmeme daha izin vermiyorsun. Bir gecede beni silmiş olamazsın."
"Bunları nereden çıkarıyorsun? Seni sildiğim falan yok. Sadece düşünmem gerek tamam mı?"
"Anlıyorum."
Kalkıp kendi bahçemin koltuğuna oturdum. Biraz orda uzandım. Oranın serinliği benim uykumu getirmişti. Orada uyuya kalmışım. Sabah uyandığımda üstümde örtü vardı. Yavaşça kalktım ve Tolga'nın yanına gittim. Hemen kapısının önünden çaktırmadan bakmaya çalıştım. Mutfakta bir şeylerle uğraşıyordu. Birden arkasına dönünce ani hareket yaptım, buda bileğimi acıtmıştı. Ani olunca birden bağırdım. Tolga hemen yanıma geldi ve sordu.
"Duru iyi misin?"
"Hıhı." Dedim fakat acımıştı.
"Emin misin?"
"Evet sadece birden hareket edince hafif acıdı."
"Gel tutun benden. Bir dahada ani hareket yapma."
"Tamam yapmam." Dedim Tolgaya tutunarak.
Tolga beni kenara oturttu ve kendisi de yanıma geçti. Artık dayanamıyordum çünkü abarttığımın farkına varmıştım.
"Tolga."
"Efendim."
"Özür dilerim."
"Anlamadım?"
"Haklısın. Abarttım, bizim anlaşmamıza gerek yok. Birbirimizden başkasına da iyi gelemeyiz."
"Biliyordum. Sadece kafanı toplaman gerektiğini biliyordum. Biliyorsun kalbimde yerin her zaman hazır. Lütfen birbirimize söz verelim, en ufak şeylere kavga etmeyelim. Ne varsa oturup konuşalım. Birbirimizi her zaman anlarız."
"Evet. Söz veriyorum, aşkımızı kimse sarsamaz."
Tolga büyük bir özlemle, bir o kadarda incitmeden bana sarıldı. Kollarını belime doladı ve kendine çekti. Kafamı omzuna yasladım ve güvende olduğumu hissederek gözlerimi kapattım. Neredeyse kafamda ki sesleri biri alıp kaçmıştı. Hiçbir şey düşünmüyordum.
Akşama kadar her şey düzelmişti. Akşam bahçede oturup sohbet ediyorduk. Tolga birden gözlerimin içine baktı.
"Hadi bir oyun oynayalım. Doğruluk cesaret gibi."
"Olur. Herhangi bir ceza var mı?"
"İstersen neden olmasın?"
"Tamam. O zaman soruyu her cevaplayamadığımızda bir shot, olur mu?"
"Kabul."
Oyunu sırayla bir kaç kez oynadık ve shotların çoğunu içmiştik. Sarhoşluğumuz sesimizden ve hareketlerimizden belliydi. Soru sorma sırası bana gel
"Doğruluk mu cesaret mi?"
"Doğruluk."
"bu zamana kadar hiçbir kızı öptün mü?"
"Aaaa, hmmm..." diyerek sızlandı ve shotların birini kafasına dikti. "Tekrar sor."
"Tamam." Diyerek yeni bir soru düşünmeye başladım. "Şuan istediğin bir şeyi yap."
"Tamam bekle beni." Der demez kalkıp içeriye girdi ve sandalyenin üstünde duran ceketinin cebinden bir şey alıp yanıma geri geldi. Bu yüzüğü lütfen geri tak."
"Takarım." Diyerek yüzüğü tekrar parmağıma taktım. "Çok güzel."
"Güzel."
Tolgayla göz göze geldik. Bana yaklaşarak aramızda ki mesafeyi kapatmaya çalıştı. İlk adımı ben atarak dudaklarını öptüm. Geri çekildiğimde hiç utanmış gibi değildim. Tolga bu sefer belimi kavrayarak dudaklarıma yapıştı. Bu öpüşmelere hasret kalmış gibiydim. Ellerimi Tolga'nın omuzlarına koyarak destek aldım. Tolga çok hafif dudaklarımdan ayırarak konuştu.
"Sıra bende. Bu gece benim ol."
sadece gülerek Tolga'nın dudaklarını öpmeye devam ettim. Tolga beni kucağına alıp bacaklarımı beline doladı. Yavaşça ayağa kalıp öpüşe öpüşe içeriye girdik. Beni yatağa bıraktı ve yavaşça soyundu. O gece olanlar olmuştu.
Sabah uyandığımda başım deli gibi ağrıyordu. Sağıma yavaşça kafamı çevirdim ve baktım. Tolga çıplak bir şekilde uyuyordu. İçimden lütfen içimden geçirdiğim o şey olmasın diyerek kafamı vücudumu kaplamış olan yorganın içine soktum. Tahmin ettiğim gibi vücudum çıplaktı. Dün geceye dair hiçbir şey hatırlamıyordum.
Allah'ım lütfen yanlış şeyler olmasın.
Evettt bu bölüm bomba gibi geldiiii.
Umarım beklediğiniz gibi olmuştur.
Aklınızdan geçen şeylerde ileri ki bölümlerde olabilir olmayadabilir çok ters köşeye de çekebilirim. Şuanlık siz merakta kalınn.
İyi okumalarr.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abimin Arkadaşı
RomanceYavaş yavaş arkadaşının kız kardeşine aşık olan Tolga'nin ve Duru'nun maceralarını ele alan bir kitap. İyi okumalar umarım beğenirsiniz...