(Sheridan Le Fanu tarafından yazılmış tarihin ilk vampir hikayesi olan Carmilla'dan kurgulanmıştır.
Japonya'da bir malikanede ailesi ve hizmetlilerleyaşayan Reika adlı genç kızın etrafında dönen Erika'nın ölümünün üzerinden yıllar geçmiştir...
TW: Horror.)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Saionji Malikanesi, ormanın içindeki küçük bir tepe üstüne inşa edilmiş. Kaldırıldığında asla tanık olunmayan bir köprü var. Bu köprünün üzerinden çok eski ve dar bir yol geçiyor, etrafı çeviren kenarları çitle kapatılmış hendekte sürü halinde kuğular ve bembeyaz nilüferler yüzüyor.
Buraların çok ıssız yerler olduğunu söylemiştim. Doğruyu söyleyip söylemediğime inanmak size kalmış.
Ormanın içindeki malikanenin kapısında durup yola doğru baktığınızda ormanın sağınızdan on beş mil, solunuzdan da on iki mil kadar yayılmış olduğunu görürsünüz.
Reika, bir yaz günü öğleden sonrası ormanın malikaneye yakın olan kısmında dolaşıyordu. Bu onun için bir rutin haline gelmişti. Ancak bu sefer farklı bir durum vardı, farklı bir kişi...
Her zaman oturduğu koca ağacın altında bir kız silüeti duruyordu. Arkası dönük olduğu için görebildiği tek şey kızıl saçlarıydı.
Reika'nın güzel bir hayatı ve onu seven bir ailesi olması dışında onların gideremeyeceği bir eksiklik vardı içinde. Daha önce hiç arkadaşı olmamıştı. İletişim kurduğu tek kişiler okuldakilerdi ama bu iletişim iyi yönde sayılmazdı.
Bu ormana hiç kimse gelmezdi. En azından Reika daha önce kimseyle karşılaşmamıştı. Fazla sorgulamak istemiyordu çünkü kızın orada olması bile onu mutlu etmeye yetiyordu. Aşağı yukarı aynı yaşlarda olmalıydılar. Bu Reika'nın hayatı boyunca aradığı arkadaşını bulduğu an olabilirdi.
"Merhaba.." Gizemli kızı selamlamak için öne eğilmesiyle sersemleyip geri çekilmesi bir olmuştu. Bu yüzü seneler önce, daha küçücük bir çocukken görmüştü Reika.
Makinenin çatı katındaki meşe ağacından yapılmış oda Reika'nındı. Aşağı yukarı 6 yaşındayken bir gece uykusundan uyanmış geceleri yanında kalması gereken dadısının orada olmadığını fark etmişti. Ancak yalnız değildi.
Güzeller güzeli bir yüz, yatağın yanına eğilmiş onu seyrediyordu. Reika ona hayranlıkla bakmaya başladığında yanına uzandı ve gülümseyerek sarıldı.
Reika sakinleşerek tekrar uykuya daldığında boynunda iki küçük iğnenin batmasına benzer bir acı hissetti.
Korku içinde ağlamaya başladığında güzel yüz geri çekildi ancak gözleri hala Reika'nın üzerindeydi.
Korku içinde avazı çıktığı kadar bağırmaya başlaması üzerine koşarak odaya gelen hizmetliler her ne kadar odanın en karışını armışlarsa da kimseyi bulamamışlardı.