Dillendirilmeyenler | Masaru - Kyouko

105 8 13
                                        

Kyouko, eşyalarını düşünceli bir şekilde bavuluna yerleştiriyordu. Aklında türlü türlü düşünceler varken, her ne kadar önünde onu bekleyen büyük bir fırsat olsa da, duygularına hakim olan hüzündü.

Spiker olma hayalinin peşinden İspanya'ya gidecekti. Geçen sene katıldıkları galaksi kupasından beri istediği buydu. Sunuculuk konusunda doğal bir yeteneği vardı. Ne zaman ne demesi gerektiğini çok iyi biliyor, yüzü tüm güzelliğiyle kameraya son derece yakışıyordu. Bir spiker almak için doğmuştu adeta.

Doğup büyüdüğü Japonya'yı tabii ki seviyordu ama onu burada tutacak hiçbir neden ya da hiçbir kimsesi yoktu. Bu olmamasını istediği anlamına gelmiyordu. Aksine her şeyden çok istiyordu. Onun, kalmasını istemesini diliyordu.

Diğer yandan Masdru, hayatı boyunca duygularıyla iyi geçinemeyen çoğu zaman, bırakın onları dışa vurmayı, kendisi bile doğru şekilde anlayamıyordu.

Sevgi ve bağlılık, onun için son derece yabancıydı, Varlıklarını kaybetime riskiyle karşı karşıya kalana dek fark bile etmedi.

Kyouko, spikerlik yapmak için İspanya'ya gidiyordu. Geri dönüp dönmeyeceği, dönse bile bunun ne zaman olacağı belirsizdi. Kim bilir, belki orayı sever ve temelli olarak yerleşirdi.

Masaru, kendisini yanında Kyouko olmadan hayal edemiyordu. Hatırlayabildiği kadarıyla Kyouko, hep onun yani başında olmuştu. Sadece mutlu zamanlarında değil, üzgün ve zor zamanlarında da en büyük desteği o vermişti.

Ancak Masaru, onu gerçek anlamda hiç takdir etmemiş; onu, kendisine hissettirdiği değer duygusundan mahrum bırakmıştı.

Kyouko, sabırlı ve anlayışlı davrandı ancak sabır taşını bile çatlatan durumlar vardır. Yıllarca Masaru'nun kendisine karşı olan bu ilgisizliğini soğuk kişiliğine ve kalın duvarlarına bağlamış, siğneye çekmişti. Ama İspanya'ya gideceğini söylediğinde hiçbir tepki vermemesi bardağı taşıran son damla olmuştu.

Masaru, Kyouko'nun kendini değensiz hissetmesine sebep olmuş onu kırmıştı. Kyouko'nun bu sefer kendine karşı doğrudan atılan bir adım görmeden. kararından vazgeçmeye niyeti yoktu.

Cam kenarına oturmuş yolu izlediği tren, hava alanının bulunduğu durağa vardığında elinde bavulları ve yüzünde her şeyi geride bırakmak üzere olmanın verdiği hüzünle adımlarını attı.

Masaru yüremeyi bırakmış, şimdi, resmen koşuyordu. Bindiği taksi yoğun trafik yüzünden yerinde sayıyordu. Araçtan inip yola yaya devam etmesinin nedeni buydu. Her şey için çok geç olmamasını umuyordu.

Kyouko, hava alanının içindeydi. Resepsiyona doğru yürümekteyken çok iyi tanıdığı bir sesin adını haykırmakta olduğunu duydu. Masonu yetişmeyi başarmıştı.

Karşı karşıyı durduklarında Masaru, nefesini düzene sokmaya çalışıyordu. Kyouko'nun içinde derin bir umut parıltısı belirdi. Bir süre sessiz kalışlarının ardından Masaru söze başladı.

"Buna hakkım olmadığını biliyorum ve bunca zaman bencil davrandığımı da ama ben... gitmeni istemiyorum"

"Ah, Masaru... Tüm duymak istediğim buydu.."

"Hepsi bu değil, Geçmişe bakınca gördüm ki taş kafanın biriymişim. Benim için yaptığın onca şeyden sonra bile sana hak ettiğin değeri vermedim." Suçlu bir ifadeyle konuşuyordu. "Beni affedebilecek misin, Kyouku-chan?"

Kyouko-chan... Masaru, ona ilk defa böyle sesleniyordu. Bu küçük söz bile onu mutlu etmek için yeterliydi.

"Nasıl etmem?.."

El ele tutuştular ve hava alanını terk ettiler. Masaru, içinde çok derinlere gömdüğü duyguları sonunda adlandırabiliyor, Kyouko'yu sevdiğini hissetmekten kaçmıyordu.

Gizliden gizliye çalmadık kapı bırakmayarak ona büyük bir sürpriz hazırladı. Japonya'da bir spikerlik işi ayarlanmıştı. Bunu Kyouko'ya söylemek için sabırsızlanıyordu.

Evet, bundan böyle çok mutlu olacaklardı.

Ginga E Kickoff!! | Victory Kickoff!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin