XI

215 25 9
                                    


Bu bölüme geçmeden ufakcık yıldızları boyasanız çok güzel olur. Ha bir de okurken düşüncelerinizi dile getirseniz.
İyi okumalaaarr❤️‍🔥❤️‍🔥❤️‍🔥

1. KISIM

Bu kadar sıkılacağımı hiç tahmin etmiyordum. Şampanya şişesine konulmuş, ne olduğunu bilmediğim içkiden bir yudum daha alıp artık gece olmasını dilemeye devam ettim. Böylece gidebilirdik. Burada sıkılarak geçirdiğim birkaç saatin ardından tek başıma gitmeyi düşünmüştüm ama burası bizim evlerimizin bulunduğu sahil kenarına uzaktaydı. Yolu da takip etmek aklıma gelmemişti. Belki rica etsem erkenden giderdik ama benim dışımdaki herkes eğleniyor gibiydi.

Emre buzdan oyularak yapılmış dev bir şarap şişesini, etrafındaki destek bağırışlarıyla birlikte diklemeye çalışıyordu. Üstüne giydiği, gelirken tertemiz olan beyaz tişörtü artık o kadar şaraba bulanmıştı ki onu bugün ilk kez görsem tişörtünü pembe sanardım.

Köşedeki barın yanında Selim oturuyor, karşısındaki bir kızla sohbet ediyordu. Burdan ilk bakışta flört ediyor gibi görünüyordu ama sonra barmen içkisini getirince Selim oradan uzaklaşıp Oğuz'un dans ettiği tarafa gitti. Kalabalığın içinde onu daha göremesem de dudaklarımın sırıtmasını bastıramadım. Nabız artıyordu, hem de galiba olması gerekenden daha fazla.

Bir gün Selim'i alıp içmeye götürmem lazımdı.

Bu düşünce ufak sırıtışımın büyümesine sebep oldu. Selim'le içmek. Vay be! Arkadaş olmuşum da beraber içmesi kalmış.

Telefonumun ekranını açtığımda amacım sadece saate bakmaktı ama sonra güçlü bir istekle galeriye girdim. Son iki gündür sürekli yaptığım gibi aynı fotoğrafı açtım. Öyle garip bi aurası vardı ki. Siyah saçlarım yüzüme dağılmış, güneşten kısılan mavi gözlerimi örtmüştü. Birkaç tel dudağıma yapışmıştı. Hemen yanımda neredeyse kapalı gözleri ve buruşuk suratıyla benimle tıpatıp aynı ama daha dolgun dudaklara sahip Selin vardı. Onun da saçları her yerine dağılmıştı ve fotoğraf tamamen anlık olduğu için ışık saçma sapan parlamıştı. Aslında hiç hoş bir poz değildi. Ama dudaklarımızın aynı olması hoşuma gitmişti. Ve aynı karede olmamız. Ve Selin'in dibime girmiş olması. Ve Selin.

Dün gece kabullendiğim bir şey vardı ki o gerçekten çok güzeldi. Selim'in ona ettiği laftan sonra, fotoğrafımıza bakarken uzun uzun düşünmüştüm. Yeri geldiğinde onu bu kadar çok düşündüğüm için kendime kızsam da vardığım sonuç beklediğim kadar kötü değildi. Onu güzel buluyordum. Aynı zamanda seksiydi, sarı uzun saçları vardı, gereğinden fazla süslü bir tarzı ve gerçekten büyük göğüsleri. Ama ondan o anlamda hoşlanmıyordum. Bu zamana kadar aşık olduğum hiçbir kız onun gibi değildi. Hatta onun gibilerle arkadaş bile olmuyordum. Benim için gereksizlerdi.

Telefonu kapatıp başımı elime yasladım. Gözlerim kalabalığın içinde Selin'i aradı. Bulması hiç zor olmadı. Kalabalık bir kız grubunun arasında altın renk elbisesi ve saçlarıyla kelimenin tam anlamıyla parlıyordu.

Sikerler. Ondan gayet de o anlamda hoşlanıyordum.

Deliler gibi öpüşmek isteyecek, tüm enerjimi ona harcayabilecek kadar çok.

Ama aşık olacak kadar çok asla değil.

Kısacası laf bana birkaç gündür yazmayan anonimin dediğine çıkıyordu. Boşluktaydım.

Gökkuşağı | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin