annem: bu telefonlar neden açılmıyor beren hanım?
annem: zaten yazlıkta tek başınasın
annem: aklımız sende kalıyor
annem: ara beni çabuk
Çatalımı karpuza batırdıktan sonra gözlerimi telefonumdan ayırıp şöyle bir etrafa baktım. Emre sandalyesinde ters oturmuş sesini fullediği TVde magazin programı izliyordu. Arada bir boşalan çatalını omzundan Selim'e, salatalık batırması için uzatıyordu. Selim hiç sorgulamadan ona ayak uyduruyor, aynı anda da hala uykulu uykulu etrafa bakan Oğuz'u dürtüyordu. Bu komikti. Çünkü sigarasını dudağına birkaç dakika önce sıkıştırmıştı ve eli o andan itibaren asla boşalmamıştı. Oğuz'un tabağını dolduruyor, Emre'nin çatalına salatalık batırıyordu. Ve bunları yaparken hiç susmuyordu. Kelimeleri dudaklarının arasındaki sigara ve TV sesi yüzünden pek anlaşılmasa da ona odaklandığınız zaman bir tek boş homurtularını duyuyordunuz. Beyninize batıyordu.
Karpuzumu ısırıp tekrar telefona döndüm.
beren: anne arayamam şu an
annem: sebep?
beren: kahvaltı yapıyorum
annem: dün neden açmadın telefonunu
annem: iki saat boyunca seni aradım
beren: evet anne gördüm 10 dakikalık aralarla yüz kez aramışsın
annem: açsaydın telefonunu kızım
beren: arkadaşlarlaydık
annem: tabii sat sen bizi
annem: arama yok konuşma yok haber verme yok
annem: yakında yüzümüze de bakmazsın sen
beren: ne alaka anne öyle bir şey mi dedim şimdi
annem: hayırsız
annem: bir tane cocugum var zaten o da beni umursamıyor
Bıkkınca verdiğim nefes dudaklarımdan taşarken telefonu kilitleyip yanımdaki yeşil koltuğa attım. Tahammül seviyem bir anda sıfıra inmişti. Emre'nin tabağının yanında duran kumandaya uzandım ve kırmızı tuşa bastım. Ev bir anda sessizleşti. Anlık sessizlik Selim'in de söylenmeyi bırakmasını sağlamıştı. Dışarıdan gelen kuş cıvıltısı ve insan sesleri, açık camdan içeri doldu.
"Dünya varmış amına koyayım." dedi Oğuz. "Beynim eriyordu."
Ona başımı salladım. Çatalımda kalan karpuzu ağzıma tıktığımda Emre de oturduğu sandalyede döndü.
"On saattir ayıl diye uğraşıyorum." diye söylenmeye devam etti Selim. Bu kez sigarası küllüğün kenarındaydı. Çatık kaşlarıyla bana döndü. "Ne sikime o kadar içtiniz? Tamam azıcık sarhoş olun sıkıntı yok da adınızı unutmanıza ne gerek vardı anasını satayım ya! Sizi eve getirene kadar canımız çıktı."
"Doğru diyor," diye ona katıldı Emre.
"Aman! İki koca adamsınız taşıyın üç kişiyi bir zahmet."
"Üç sarhoş kişiyi."
"Neredeydiniz ki siz?" dedi Oğuz ağızına peynir atarken.
"Hiçbirinizi bulamadık, arabayı az ileriye çekmiştik uyuyorduk."
"Ne söyleniyorsun o zaman yarram? Mışıl mışıl uyuyormuşsun işte. Ben evin içinde kafam bir milyon Selin'i arıyordum." dedim çatalıma tekrar karpuz batırırken. Selim ağzını konuşmak için açmıştı ki merdivenden gelen sesle hepimiz o tarafa döndük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağı | yarı texting
Genç KurguAldatanlar ve Aldatılanlar 2 anonim: sevgilin aldatmış seni anonim: hayır o da zamanında aldatılmıştı yani üstüne seni aldatması karaktersizlik olmuş anonim: ama nazdan bahsediyoruz görüldü 22:16 beren: ne anlatıyorsun amk ya akşam akşam • @nepcind...