16.BÖLÜM

564 25 4
                                    

Gökmenin tabağımı bitirmeme izin vermeyerek yiyeceklerden bir yenisini eklediği tabağımla oflayarak çatalımı elimden bıraktım.
-yeter ama bitiremiyorum
-bunlar bitecek
Elimi göğsüm de birleştirerek oturduğumuz masada gözlerimi gezdirdim, mine ve elifin hazırladığı masada hep beraber kahvaltı yapıyorduk. Yaşanan olayların üzerinden tam 10 gün geçmişti. 10 gündür Gökmen bir saniye bile beni yalnız bırakmıyor, üzerime titriyordu.
Yaşanılan olaydan sonra daha farklı davranıyordu, hepimizin iyileşmeye ihtiyacı olsada fiziksel olarak hızlıca iyileşebilmemiz için tüm tim, mine ve elif elinden geleni fazlası ile yapıyordu bu yüzden ben de Badede fiziksel olarak toparlanmıştık onun dışında psikolojik olarak toparlanmaya çalışıyorduk ama hala hepimizin biraz daha zamana ihtiyacı vardı.
Herkes yaşanan olaylardan sonra daha temkinli hareket ediyor konu hakkında konuşmaktan kaçınıyordu ama eskisi gibi değildik ve hepimiz bunun farkındaydık, ne olursa olsun bir arkadaşımızı gözümüzün önünde kaybetmiştik, güvendiğimiz kişiden darbe yemiştik ve timden duyduğum kadarıyla cenaze töreni dahi bir hainin ki gibi yapayalnızdı sadece mert için Gölge timi katılmıştı. Suçlu hissediyorduk, üzülüyorduk, yaşadığımız şeyin ağırlığını hala üzerimizden atabilmiş değildik. Her şey ne zaman normale dönerdi ya da döner miydi bilmiyorduk ama normal davranmaya çalışarak içimizde ki acıyı dışarıya yansıtmamaya çalışıyorduk. O gün hastane odasından çıkan Mertten Gökmen araştırsa da bir daha haber alamamıştık, dediği gibi gelmemek üzere gitmişti, Fıratı ise 10 gündür görmüyorduk. Ne telefonları açıyor ne de yanımıza geliyordu, bizim onun yanında olmamıza ısrarla izin vermiyordu.
Gözüm Badeyi izleyen Serkana takıldığın da başıma giren ağrıyla gözlerimi kısa bir an kapattım, her şey berbat gidiyordu, hepimiz dağılmış vaziyetteydik hiçbir şeyi atlattığımız falan yoktu. Bade ve serkan arasında anlamsız bir gerilim mevcuttu, 10 gündür Bade sebepsizce serkanın yüzüne bile bakmıyordu ve serkan dahil kimse bunun sebebini bile bilmiyordu, bu davranışı Badenin yaşadığı olaylara verip ona zaman versekte en başta Serkanın olmak üzere artık herkesin sabrı tükenmeye başlıyordu.
Serkan Badenin önündeki boş tabağı alıp bir şeyler koyarken sessizce onları izliyordum, Bade yaralandığı günden sonra çok değişmişti ve kardeşimin bu halini çözememek beni iyice huzursuz ediyordu.
-senden kahvaltı istemedim
Bade sertçe önündeki tabağı ittiğin de masadaki gerginliğin artacağı belliydi.
-seni düşünüyorum Bade
-düşünme Serkan! Beni düşünme niye düşünüyorsun?
-sevgilimsin sen benim, bir sorunun varsa halledelim artık yeter
-sorun var! Sorun senin ayrıldığımızı kabullenmemen, bitti serkan anla artık!
Serkan öfkesine yenik düşmemek adına gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalışırken Badenin sözleri masaya bomba gibi düşmüştü, kimsenin böyle bir şeyden haberi yoktu ve böyle bir zamanda neden böyle bir karar aldıklarına anlam veremiyorduk.
-ayrılmadık biz, bu lanet iki hafta da ne olduysa oldu ve sen gelip saçma sapan bir şekilde hiçbir şey söylemeden benden ayrıldın.
-açıklama yapmak zorunda değilim
-zorundasın!
Serkanın da sesi yükselirken Gökmen ve Erdem araya girdi.
-serkan
-çocuklar sakin
Bade sandalyesinden hızla kalkıp odasının kapısını çarparak kapattığında Serkan hızla konuştu.
-yemin ederim bir şey oldu ama ne oldu çözemiyorum, anlatır diye sabırla bekledim ama inatla benden uzaklaşmaya çalışıyor
-sakin ol koçum hepimiz için zor zamanlar oda çok yıprandı
Ali demir Serkanı sakinleştirirken mine ve elif ile gözgöze geldim, ikiside başını hafifçe iki yana salladığın da onlarında bir şey bilmediklerini anladım.
-gidelim mi bizde artık?
Gölge timi ayağa kalkarken kızlarla bizde ayağa kalktık, akşam tekrar birlikte olacağımız için kızlar benimle kalacaktı.
-akşam görüşürüz
-dikkat edin kendinize
-görüşürüz
Tim kapıdan çıkarken en son Gökmen kaldı ve çıkmadan önce yanıma geldi.
-konuşalım mı biraz?
Başımı sallayarak odama ilerlediğim de oda yavaş adımlarla arkamdan geldi, odaya girdiğimiz de kapıyı kapatarak ona döndüm.
-güzelim..
Gökmen son zamanlarda sürekli böyle sesleniyordu ama şikayetim yoktu, aramızda söylenmesede artık bir şeyler vardı.
-yeri yada zamanımı bilmiyorum ama aramızda hiçbir soru işareti olsun istemiyorum
Gökmen sakince konuşurken onu dinliyordum, sıcak ellerinin arasına elimi aldığın da konuşmaya devam etti.
-hatırlıyor musun o gün seninle telefonda konuştuğumuz da söylediğim son şeyi?
Seni seviyorum demişti..
-evet
-yaşanılan bu olaydan önce ben hislerimden zaten emin olmuştum ama seni kaybetme korkusuyla karşılaşmak bazı şeyleri ertelememem gerektiğini hatırlattı bana. Bilmiyorum belki her şey çok hızlı, çok karmaşık ama bildiğim tek şey senin yanında farklı hissettiğim. Seni seviyorum Güneş, bana hayatında yer verir misin?
Hızla atan kalbim dışarıdan duyuluyor mu bir fikrim yoktu ama Gökmenin duygularını ilk defa yüzyüze dile getirmesi bu aralar yaşadığım en güzel şeydi.
-hayatımda her zaman yerin var Gökmen..
Cümlemi bitirdiğim zaman Gökmenin sıkıca sarılmasına aynı şekilde karşılık verdim, hepimiz bu dönemde sevgiyle beraber iyileşecektik.
Gökmenin bakışları giydiğim tişörtün açık olan yakasından görünen bandaja kaydı, o kötü günden bana kalan ömür boyu taşıyacağım bir hatıraydı.
Bu yanık ilk başlarda beni çok kötü etkilese de Gökmen sayesinde artık atlatıyordum, ben o günü hatırlamamak, travmalarımdan kaçmak için aynaya bile bakmak istemezken Gökmen her gün kremlerimi özenle sürmüş, gördüğüm bütün kabuslarda yanımda olmuş, bunu atlatmam için elinden geleni fazlasıyla yapmıştı. Kalan izin en aza inmesi için düzenli krem kullanıyordum ama uzun ve derin bir yanık olduğu için iz kalması kaçınılmazdı, zaten beni etkileyen tenimde kalan iz değildi o izin bana hatırlattığı şeylerdi.
Gökmenin parmağı dokunduğu zaman canımı yakacakmış gibi dikkatle ve yavaşça bandajın üzerine geldi ve bandajın üzerinde gezinirken konuştu.
-her zaman hayatında olacağım
Gökmen saçlarıma uzun sayılabilecek bir öpücük kondurduktan sonra gülümseyerek ondan ayrıldım.
-sanırım artık gitmen gerekiyor
-maalesef
-akşam görüşürüz
-görüşürüz güzelim
Odadan çıkıp onu dış kapıdan uğurladıktan sonra kapıyı kapatarak salona kızların yanına adımladım, uzun zaman sonra neredeyse ilk defa kız kıza kalmıştık biraz sohbet etmek hepimize iyi gelebilirdi.
Salona girdiğimde koltuklardan birine oturarak hafif bir tebessümle beni dikkatle izleyen kızara baktım.
-iyisin değil mi Güneş?
-gerçekten daha iyiyim elif, sizin sayenizde toparlandım. Hiç soramadım siz nasılsınız? Karnın da iyice belirginleşmiş, bebek nasıl Elif?
Elifin eli istemsizce karnını bulurken hafifçe karnını okşayıp gülümsedi.
-geçen kontrole gittik her şey yolunda, çok iyiyiz. Bir oğlumuz olacak biliyor musunuz?
Sonunda güzel haberler de almaya başladığımız için derin bir gülümsemeyle yerimden kalkarak Elife sarıldım.
-çok sevindim allah analı babalı büyütsün
-sağlıkla dünyaya gelsin canım
Mine de Elife sarılırken tekrardan eski yerime oturdum.
- iyi ki kimseye bir şey olmadı
-Fırat napıyor acaba?
Minenin sesiyle ilk önce sessizlik olsa da ilk konuşan elif oldu.
-keşke yanında olmamıza izin verse
-yalnız kalıp olanları sindirmeye ihtiyacı var
Cümlemi bitirdikten sonra mine başını iki yana salladı.
-daha biz sindiremedik ki o nasıl sindirsin
-gerçekten yaşadıklarımızı düşündükçe aklım almıyor, imkan veremiyorum böyle bir şeye
-o kadar kabul edilemeyecek bir şey yaşadık ki
-neyse ki atlattık , siz de Gökmen abiyle iyisiniz allah bozmasın.
Mine konuyu değiştirirken gülümseyerek onu onayladım.
-amin canım
-Gökmen bir saniye yalnız bırakmaz artık seni
Elifin yorumuyla tebessüm ederken Mine herkesin aklına takılan konuyu açtı.
-Güneş Badenin nesi var?
-bende bilmiyorum Serkanla aralarının iyi olmadığının farkındaydım ama ne ayrıldıklarını ne de bunun sebebini biliyorum.
-taburcu olduğundan bu yana bedeni yanımızda ama ruhu değil sanki.
Elifin yorumuyla başımı aşağı yukarı salladım, gerçekten Badenin kendi başına çözemediği bir derdi vardı.
- ben onunla konuşacağım merak etmeyin
-diyorum ki akşam için güzel bir fırın yemeği yapalım
-olur ben yardım edeyim sana, yorulma bebişle
-gel hadi
Mine ve Elif salondan çıkarken bende Badenin odasına doğru adımladım, kapıyı tıklattığımda aldığım gir cevabıyla kapıyı açarak içeriye girdim.
-napıyorsun?
Bade yatakta uzanıyorken benim gelmem ile beraber toparlanarak oturdu.
-uzanıyordum gelsene niye kapıda duruyorsun?
Badenin yanına gidip onun gibi yatağa oturdum ve elini tuttum.
-Bu aralar pek senin yanında da olamadım Güneş kusura bakma
-saçmalama Bade sende ameliyat oldun sonuçta
- nasılsın?
-daha iyiyim
-Gökmen komutanla mutlu olmanız beni de mutlu ediyor
-teşekkür ederim ama ben kardeşimin de mutlu olmasını istiyorum, neyin var Bade?
- ben iyiyim
-seni tanıyorum
-gerçekten iyiyim merak etme
-Serkanla neden ayrıldınız?
-bu biraz özel bir konu
Badenin sesi kısık çıkarken üzerine fazla gitmek istemiyordum ama Bade ve benim aramda çocukluktan bu yana özel diye bir şey yoktu, dert edindiği şey her neyse onu benden saklıyordu.
-buna inanmamı bekleme
-gerçekten konuşmak istemiyorum
-iki haftadır Serkanın seninle konuşmak için girdiği çabayı görmüyor olamazsın, kızlarda anlattı sen ameliyattayken bir sabite kapıdan ayrılmamış perişan olmuş çocuk
-Güneş bunları duymak istemiyorum
-sence bir açıklamayı hak etmiyor mu?
-yeter karışmayın benim kararım
Bade fevri bir şekilde yataktan kalkarak lavaboya girdiğin de derin bir nefes aldım ve yataktan kalkarak odadan çıkmak için kapıya yürüdüm ama komodinin üzerinde açık bir şekilde duran laptop gözüme çarptı.
Evet yapacağım şey çok yanlıştı ama içimde ki dürtüye engel olamayarak bilgisayarın yanına gidip açık bir şekilde duran sekmeye baktım, arama motorunda arka arkaya açılan sekmelerde gördüğüm yazılarla bedenime bir darbe yemiş gibi titredim.
Boğazımda oluşan yumru gözlerimi doldururken en azından bunun kötü bir kabus olmasını diledim ve ekranda ki yazılar sanki değişecekmiş gibi defalarca okudum.
'Yumurtalık zarar görürse ne olur?'
'En iyi kadın doğum uzmanları?'
'Kadın doğum tedavi'
Banyo kapısının açılma sesiyle başımı kaldırdığım da Badeyle gözgöze geldik, Badenin ifadesi anında değişirken hızla yanıma gelerek bilgisayarın kapağını kapattı.
-napıyorsun Güneş?
-Bade?
Sesim titrek çıkarken yanağımdan süzülen bir damla yaşa engel olamadım ve aynı hızda Badenin de gözlerinden akan gözyaşlarına şahit oldum.
-bir şey yok herkes çocuk sahibi olacak değil ya
Bade hızla yanağından akan yaşı silerek her şey normalmiş gibi davranmaya çalıştı.
-dünyanın sonu değil hem ben... ben istemiyordum ki zaten. Nasıl bakardım ki? Ben askerim bir bebeğe... bir bebeğe annelik yapamazdım değil mi Güneş?
Bade son cümlesinde artık dayanamayarak ağlamaya başladığın da hızla ona sarıldım.
-niye bize söylemedin be kızım? Niye bana anlatmadın da tek başına savaştın?
-doktor yüzde bir dedi Güneş.. yüzde bir
-şttt tamam bir şey yok halledeceğiz tamam mı? Ben hastanede ki arkadaşlarımla konuşacağım, araştıracağız.
Bade omuzum da içli içli ağlarken güçlü durmak çok zordu, ameliyattan sonra bu yüzden değişmişti. Olanları tek başına atlatmaya çalışmıştı hatta Serkandan da bu yüzden ayrılmaya karar vermişti.
-doktor bana neredeyse imkansız dedi..
-Bade yapma böyle, hemen inancını kaybedemezsin
Bade omuzumdan başını kaldırarak kızarmış gözleriyle bana baktı.
-kimseye söyleme Güneş lütfen
-Bade?
-sadece ikimiz söz ver
-tamam tamam
Badenin yanağından süzülen bir damla daha yaşı silerek konuştum.
-Serkandan da bu yüzden ayrıldın değil mi?
-emin ol şimdiden bitmesi daha kolay, Güneş.. Serkan baba olmayı hak ediyor.
Bade de anne olmayı hak ediyordu..
-söz veriyorum yanında olacağım ve beraber atlayacağız tamam mı? En iyi doktorlara gideriz vardır bir çaresi elbet.
-iyi ki varsın Güneş
Bade tekrar bana sarıldığın da ellerimi sırtında gezdirerek onu rahatlatmaya çalıştım, Seçilin Bade ve Serkana bıraktığı hasarda buydu işte..
**********
Saçımda ki ve yanağımda ki yumuşak dokunuşları hissetsemde uykumdan hemen sıyrılamamıştım, saçımda ahenkle gezinen ellerde uykumdan uyanmam için bana hiç yardımcı olmuyordu. Yaşanılan olaylardan sonra uykum hafifleşmişti ama şuan o ellerin sahibjni bildiğim için huzurlu bir şekilde yatmaya devam edebiliyordum, Badeyle konuştuktan sonra kızların yanına geçil yemeğe yardım etmiştik. Yorulduğum için biraz kestirmek istemiştim o sırada Gökmen ve diğerleri de gelmiş olmalıydı.
-canım?
Gökmenin kısık sesiyle gözlerimi yavaşça aralayarak kendime gelmeye çalıştım.
-iyi misin
-iyiyim biraz dinlenmek istemiştim
-iyi yaptın
Aramızda kısa bir sessizlik oluşurken artık Gökmenin aklından geçenleri biliyordum, sürekli o günü düşünüyordu.
-seni o depoda bulduğumda ki halin gözümün önünden gitmiyor, ambulansta o kablolar sana bağlıyken atan o cılız kalp sesin bile o an beni ayakta tutan tek şeydi.
Gökmen anlatırken elimi yanağına çıkardım.
-yüzünde ki morluklar, kan izleri.. Gömleğinin önünde ki kısmın kana bulandığını görünce seni kaybettim zannettim.
Eli her zaman ki gibi boynumda ki bandaja gitti.
-bu yanık izi.. yemin ederim o demiri o an benim göğsüme bastıklarını hissettim Güneş.
-o depoda hep seni bekledim çünkü geleceğini biliyordum ve geldin..
-ama geç geldim
Başımı iki yana sallarken Gökmenin yanağını okşadım.
-hayır. Bana bir şey olmadı ve atlattık düşünmeyelim artık
-haklısın
Gökmen yanağında ki elimin avuç içini öperek ayağa kalktı.
-haydi kurt gibi acıktık biz
Gülümseyerek ayağa kalktığım da odadan çıkarak salona girdik ve hazırlanmış masanın etrafında kasabın önünde ciğer izleyen kediler gibi bekleyen timi gördük.
-sonunda çok şükür
- nerde kaldınız midem sırtıma yapıştı ya
Herkes bizim gelmemizle masaya otururken bende gülümseyerek kendi sandalyeme oturdum.
Gözüm Serkan ve Badeye takılırken ikisinin de yüz ifadelerinin asık olduğunu gördüm, bugün bu konu hakkında Badenin üzerine pek gitmesem de Badeyle komuşmayı düşünüyordum.
Bence serkanın da böyle bir şeyi bilmeye hakkı vardı, hem Badeye de dediğim gibi doktor arkadaşlarımla da konuşacak bunun bir çözümünü bulacaktık.
-ellerinize sağlık
-afiyet olsun canım
Mine ve Halilin sesiyle düşüncelerden sıyrılıp masada ki konuya hakim olmaya çalıştım.
-oğlum karargahta başladın yemek yemek diye al sana yemek
-sen niye benim üzerime geliyorsun Ali Demir komutanım
-ben niye senin üzerine geleyim oğlum Allah Allah
Erdem ve Ali Demir'in konuşmasına Halil de katılınca mevzuyu çözmüştüm, sorun Erdemin tüm gün yemek diye diğerlerinin başının etini yiyerek canından bezdirmesi ve şuan tabağında ki yemeğe çatal bile sürmemesiydi.
-adam haklı dokunmamışsın yemeğe, ye lan şunu!
-siz..siz halden de anlamıyorsunuz yiyemiyorum
-niye ki? Kötü değil tadı
Elif araya girdiğinde hepimizi şoke edecek bu cevabı beklemiyorduk.
-ben koyun eti yemiyorum, oh be!
Erdem rahatlamış bir şekilde arkasına yaslanırken en başından konuya dahil olmayıp yemeğini yemeye devam eden Gökmenin ters bakışları ve Minenin elindeki çatalla kalması herkesin gülmesine sebep oldu.
-koyun eti yemiyor musun lan sen?
Serkanın dahi konuşmasını sağlayan bu konu muydu gerçekten? İkonik..
-ooo paşam ay pardon prenses
Halilin cümlesiyle kendime hakim olamayıp gülmeye başladığımda Bade de hafifçe tebessüm etmişti ama ben Erdemin kınayıcı bakışlarına maruz kalmıştım.
-ayıp oluyor yalnız ha, kokuyor yani
-bu kadın hamile de sesini çıkarmıyor sana ne oluyor?
Erdem tam Serkana cevap verecekti ki Minenin Halile kısık sesle sorduğunu zannettiği soruyla herkes güldü.
-nasıl asker oldu ki?
-dost dedik anlattık, ayıp..
Gökmen elini Erdemin omuzuna atıp konuştuğunda herkes gülmemeye çalısıyordu.
-bir şey olmaz be koçum aramızda kalır merak etme
-sağolun komutanım ya
Masada herkesin keyfi Erdem sayesinde yerine gelirken çalan kapıyı açmak için Elif kalktı.
-ben bakayım
Masada devam eden sohbetin birdenbire kesilmesini sağlayan kişi kapıdan giren Fırattı, herkes ayağa kalkarken bende ağırca kalkarak onu inceledim.
10 günde biraz zayıflamış ve göz altları da tıpkı omuzları gibi çökmüştü..
Ortamda sessizlik olurken kimse Fırata karşı ne diyeceğini yada nasıl davranacağını kestiremiyordu.
Fıratın bakışları herkeste yavaş yavaş gezdikten sonra benim üzerimde durdu, o an anladım ki fazlasıyla acı çekiyor ve tek başına bunu atlatamıyordu.
-Güneş
-Fırat koçum?
Fırat Ali Demir'e bakmadan bana doğru bir adım atarken önüme geçmek için bir adım atacak olan Gökmeni elimle durdurdum, kimsenin araya girip olacakları engellemesini istemiyordum.
Fırat tam karşıma geçtiğinde ikimizin de nemli gözleri sadece birbirimizin üzerindeydi.
-sen..
Bir şey demeden Fıratın cümlesini tamamlamasını bekledim çünkü Seçilin ölümünden beni suçlu tutacaksa tutsun istedim, yaşamak için ben Seçile tercih edildim diye bana karşı bir öfkesi varsa bunu kussun istedim yoksa bunları yapmadan ne onun içinde ki öfke ve acı dinerdi ne de benim içimde ona karşı duyduğum mahcubiyet..

Merhabalar, bölüm sonuna geldik.

Sizce Bade ve Serkan için işler nasıl ilerleyecek, Badenin tercihi doğru mu? İkisi içinde zor bir süreç ama en çokta Bade için.

Fırat toparlanmak için Gölge timinden ayrı kaldı ama toparlanamadığı için tekrar onların yanına geldi, aceba içinde Güneşe karşı bir öfke var mı hep birlikte göreceğiz.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum ve hepinizi sevgiyle kucaklıyorum <3







Gecenin HareleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin