Elimde tuttuğum anahtarı kapının yuvasına getirmiştim ki derin bir nefes alarak kilidi aşağı indirdim, Bade ne zaman göreve gitse bu evin sessizliği benim için en büyük azap oluyordu, anne ve babamdan sonra tek ailem, kardeşim olmuştu benim.
Tek bir ayrı günümüz geçmemişti bu yüzden ona göründüğünden daha fazla bağlıydım, onun için her şeyi feda etmeye hazırdım, korkak kişiliğim onun kılına zarar gelmesin diye her türlü gözü karalığı yapardı. O gittiğin de genellikle kendimi farklı şeylerle oyalar, çoğunlukla nöbetlere kalırdım çünkü yokluğu bana fazla ağır geliyordu, bir gün onun yokluğu için kapımın çalınacak olma düşüncesi nefesimi kesiyordu.
Sanırım en büyük korkum onu kaybetmekti ve belki de insanlar her zaman en büyük korkularıyla sınanırdı...Artık aklım tek bir kişiyi düşünmüyor kalbim tek bir kişinin korkusuyla sızlamıyordu, oraya bir kişi daha eklenmişti: Gökmen...
Her şey fazla hızlı olmuştu, çok fazla vakit geçirmemiştik ya da en başından bu yana yakın değildik ama bir şekilde ruhum ona kapılıp gitmişti.
Gözlerimi kapattığım zaman yüzü beliriyordu, simsiyah gözleri vardı mesela insanın en içine işleyen, Gecenin Hareleriydi.Bakışları farklı geliyordu, gülümsemesini arıyordum çünkü içim sıcacık oluyordu o tebessüm ettiğinde ya da onu gördüğümde ciğerlerime bir nefes doldurma ihtiyacı hissediyordum.
En içten gülüşünde kısılan gözlerinin etrafında oluşan çizgiler zihnimin en derin köşesine kazınmıştı en kolayından, kokusunu ezberlemek istiyordum, kahkahasını kazımak istiyordum zihnime.
Duvarları vardı farkındaydım, yıkmaya çalıştığı duvarları...Kapı birden açıldığında korkuyla yerimde sıçrasamda gördüğüm yüzlerle elimi kalbime koydum.
"Kızlar napuyorsunuz burada?"
"Bade anahtarı verdi gitmeden, bu gece buradayız."
Bana gülümseyerek bakan üçlüye bende tebessüm ederek ayakkabılarımı çıkardım ve eve girdim."İyi ki gelmişsiniz."
"Abimi ikna edene kadar akla karayı seçtim ama sonuçta buradayım."
Seçil heyecanla konuşurken salondaki koltuklara oturduk."Diyoruz ki yarın Mine'nin düğünü için kendimize bir şeyler bakmaya gidelim, Bade gelince de onun için tekrar gideriz zaten çok az kaldı düğüne."
"Bana uyar yarın zaten tatilim."
Kızları onayladığım da mutlulukla gülümsemişlerdi, onlar gülerken gülmeye çalışsamda pek başarılı olamamıştım ve Seçil hemen bunu fark etmişti.
"Noldu sana, bir sorun mu var?"
Kızların gözlerine tek tek bakarken benim için gerçekten endişe ettiklerini gördüm ve cevap verdim."Bilmiyorum kızlar, yüreğim sıkışıyor nefes alamıyorum sanki duvarlar üzerime üzerime geliyor."
Kızlar birbirlerine bakarken Mine elini elimin üzerine koyarak sıktı.
"Merak etme sağ salim gelecekler."
"Beklediğin kişiler artınca huzursuzluğunda arttı tabi, endişe etme düşünme bunları şimdi."
Elif konuştuktan sonra dolan gözlerimin yanaklarımdan akmaması için başımı yukarı kaldırıp birkaç kez gözlerimi kışrpıştırdım ve akmalarını engelledim ama titreyen sesime engel olamadım.
"Anlamıyorsunuz, kalbimdeki aynı sızı. Yıllar önceki gibi, annem ve babamı kaybettiğim gün ki sızı bu. Biliyorum..."
Dediğimde gözümden bir damla yaş çoktan düşmüştü ve gerisine de engel olamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Hareleri
Novela JuvenilYüreği vatan sevdası ile mühürlenmiş olan bir yüzbaşının kalbinde başka sevdalara da yer var mıdır? Güneş, ismi gibi Gökmen Aktuğ'un kışına da güneş olabilecek miydi? Bir doktor, yüzbaşının kalbindeki yaralarını da sarabilecek miydi? Onların dünya...