8.Bölüm

695 36 3
                                    

Aracımı hastanenin önüne park ederek arabamdan inip hastaneye girecektim ki hastanenin önüne yeni gelmiş ambulanstan inen Fıratı görmemle hızla atan kalbimle beraber neredeyse koşar adımlarla ambulansın yanına gittim.

"Fırat?"

Fırat sesimle beraber bana dönerken ambulanstan sedyeyle indirilen kumral saçları yüzüne dağılmış tanımadığım bir kızı gördüğüm de istemsizce tuttuğum nefesimi geri vermiştim.

"Kim bu?"

Acildeki doktorumuz sedyeyi içeriye alırken Fırat kolumdan tutarak beni biraz kenara çektikten sonra telaşlı yüz ifadesiyle konuştu.

"Seçil, bayıldı birden."

"Tamam ilgileniyorlar bir sakin ol sen önce."

"Güneş..."

Fırat söyleyip söylememek arasında kıvranırken sessiz kalarak onu bekledim.

"Seçil 1 aydır sevgilim ve o Mert yüzbaşının kardeşi."

Duyduklarımla kaşlarım çatılırken fırat bana yalvaran gözlerle bakarak konuşmasına devam etti.

"Bu aramızda kalacak Mert yüzbaşının haberi yok lütfen."

"Tamam merak etme, istemiyorsan söylemem."

"Teşekkür ederim."

"Hadi gel bakalım."

Fırat peşimden gelirken Seçil'in olduğu yatağa yürüyerek doktoruna gülümsedim.
"Merhaba, durumunu öğrenebilir miyiz?"

"Kan aldık sonuçları bekleyeceğiz şimdilik, toparlanması için bir serum taktık geçmiş olsun."

Doktor yanımızdan ayrılırken Fırat kendisine gelmiş kızın yanına giderek saçlarını okşadı.
"Çok korkuttun beni."

"Korkulacak bir şey yok, iyiyim."

Kızın bakışları bana döndüğün de Fırat kendini toparlayarak ufak bir açıklama yaptı.
"Güneş, biliyor ama o bizden sorun yok."

Kızın yüzünde ufak bir tebessüm oluşurken elini bana uzattı.
"Merhaba, Seçil ben."

Bende ufak bir tebessümle elini sıkarak ona karşılık verdim.
"Güneş, memnun oldum."

"Sen Gökmen yüzbaşının kahve içtiği ilk ve tek kızsın."

Benim kaşlarım anında çatılırken Fırat'ın yapmacık öksürüğüyle anında Fırat'a döndüm.

"İnanmıyorum sana Fırat."

"Vallahi özür dilerim, aklım başımdan gidiyor ne var ne yok boş boş anlatıyorum gözlerine bakınca."

Seçil memnuniyet dolu bir kıkırdama çıkarırken öldürücü bakışlarımı Fırattan çekerek Seçile döndüm.

"Arkadaşçaydı."

"Tabi ki..."

Seçil gülerken Fırat mahçupça onu susturmaya çalıştı ama nafileydi.

"Seçil!"

"Ne var canım?"

"Bana bakın siz."

İkili bana dönerken yarı ciddi yarı alaylı bir tonda parmağımı onlara doğrultum.
"Yerinizde olsam sırrınızın olduğu kişinin damarına basmazdım."

Seçil anında ağzına fermuar çekerken Fırat ikimize hitaben konuştu.

"Şimdi benim gitmem lazım, sen kendine dikkat ediyorsun Seçil sende kan sonuçlarını bana haber etsen olur mu Güneş?"

Gecenin HareleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin