12. Bölüm: Şiddet 🔅 (Taura)

102 53 90
                                    

"Saphireeee!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Saphireeee!"

Saphire kahvaltıya gecikmişti.

Sofra güzeldi. Her zamanki gibi bahçede, kamelyada, hafifçe esen rüzgar ve beraberinde taşıdığı büyüleyici çiçek kokuları eşliğinde kahvaltı yapıyorduk. Sofra o kadar güzeldi ki... Açtık. Hepimiz bir yerden kahvaltıya başlamak istiyor, ama Saphire'siz başlamak istemiyorduk.

"Nerede kaldı bu kız," dedi Ellia.

"Saphire hep geç kalıyor Ellia," deyip gözlerini devirdi Kselia. "Bunu biliyorsun."

"Ama bu kadar geç kalmazdı," dedi Ellia.

"Aynaya bakmaya doyamamıştır," deyip gülümsedi Maeve. "Birileri için güzel olmaya çalıştığı kesin ama..."

Gülümseyerek Jatfer'e baktı.

Jatfer kıpkırmızı olmuştu. Başını önüne eğdi.

"Ben bakıp geleyim mi," dedim.

"Valla bir bak," dedi Ellia. "Merak ettim."

Kamelyadan kalkıp o güzel sofrayı orada bıraktım.

Konağa koştum. Yukarı, Saphire'in kaldığı odaya çıktım.

Saphire benim en yakın arkadaşım. Biricik dostum. Onunla gerçekten çok iyi anlaşıyoruz.

Saphire hayat dolu ve neşeli bir kız. İnsan onun yanındayken bütün var olan negatif enerjilerini bir kenara bırakıyor.

"SAPHİİİİİRE," diye seslendim, merdivenleri çıkarken. "Kahvaltı hazıırr!"

Ses gelmedi. "Hala uyumuyordur, değil mi," diye mırıldandım.

Tekrar şansımı denedim. Bu kez tonlamamı değiştirerek i hecesini değil a hecesini uzattım."SAAAAAPHİRE!"

Yine ses gelmedi. Bu kez iki stili karıştırmayı denedim. "SAAAAAPHİİİİİİİİRE!"

Saphire'in odasının önüne gelmiştim. Kulağımı kapıya dayadım. İşaret parmağımı büküp kemik kısmıyla kapıyı tıklattım. "Kahvaltı hazırr!"

Birdenbire karşımda Nerdes'i buldum.

"Günaydın," dedim gülümseyerek, neşeli bir tonda.

"Ne bağırıyorsun sabah sabah Allah'ın cezası!" diye bağırdı Nerdes, sesi buz gibiydi, hem yakıyor hem titretiyordu.

"Özür dilerim," derken sesim fısıltıdan biraz yüksek bir tonda çıkıyordu. "Kahvaltı için Saphire'i çağırıyordum."

"Beni ilgilendirmez," dedi Nerdes, elini savurdu. "Kimsenin kimseyi bu şekilde sabah sabah rahatsız etmeye hakkı yok."

"Haklısın," dedim. "Çok özür dilerim."

"Dileme," dedi. "Git kahvaltına işine dön."

Kaşlarımı çattım. "Nerdes sen iyi misin..."

Nerdes yumruklarını sıktı. "ŞU SORUYU BANA BİR DAHA SORMAYIN!"

Gözlerimi kıstım. "Ama değiştin... Sen böyle değildin..."

"Yıkıl lan karşımdan," dedi. "Yıkıl gözüm görmesin seni!"

Nerdes'e bakmaya devam ettim. "İyi hissetmiyorsun. Sarılmak ister misin?"

Ağzını sonuna kadar açıp bir aslanın kükreyişi gibi bağırdı. "SAL BENİ ARTIK TAURA!"

Birdenbire yere yığıldım.

Nerdes bana tokat atmıştı.

Neye uğradığıma anlam veremiyordum. Derken karnıma bir tekme yedim ve sağa savruldum.

"Kendine gel Nerdes!" diye bağırdım. "Yapma sakin ol!"

Attığı son bir tokatla merdivenden aşağı yuvarlandım.

Saphire'in odasından çıktığını gördüm. Beni gördüğünde yüzü birden sapsarı oldu. Belli ki bir yerlerim kanıyordu. İyi görünmüyor olmalıydım.

Onu durdurmak için Nerdes'e doğru koştu. "Nerdes dur!"

Kalbim deli gibi çarpıyordu. Tansiyonum düşmüştü. Etrafı net göremiyordum ve sanırım burnum kanıyordu. Bilincimin açık olduğu son saniyeler Nerdes'in hızla merdivenlerden aşağı kaçtığını gördüm.

Saphire de onun peşinden aşağı indi.

Nerdes beni dövmüştü.

İnanamıyorum. Bu gerçekten oldu mu... Yoksa bir kabus mu...

Burnuma dokundum. Kanıyordu.

"Ah," dedim. "Gerçek..."

Şiddet...

Bunu neden yapmıştı?

"Şimdi," diye fısıldadım. "Asıl savaş şimdi başlıyor..."

Gözlerim şeffaf bir perdeyle kapandı.

Bayılmıştım.

Graqenshel (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin