5

4.4K 396 108
                                    

"Kestik! Jungkook ne oluyor?"

Kulaklıklarımı çıkarıp kayıt odasından çıktım. Kendimi koltuğa attım ve gözlerimi kapattım. Yorgunluk vücudumun her yerinde hissediliyordu.

"Yorgunum. Kusura bakma lütfen Yoongi."

"Sorun değil, saçmalama da ne olduğunu merak ettim. Hiçbir şey işini aksatmaz senin."

"Evet, normalde öyle olurdu ama bugün biraz farklı hissediyorum." Gözlerimi açıp Yoongi'ye baktım, yorgunluğun ağırlığını hissederek. "Sanırım bu sefer gerçekten yorgunum. Gece boyunca bir türlü uyuyamadım. Kafamda bin bir türlü düşünce dönüp durdu."

Konunun ciddi olduğunu anlayıp yanıma oturdu. Meraklı gözlerle bakıyordu. Abim gibi olmasına rağmen ona çok fazla sorunumu anlatmazdım. Genellikle sorunlarımı paylaşan biri değildim. Bir sorunu anlatınca çığ gibi büyüdüğünü düşündüğüm için kendim hallederdim. Ama bu sefer halledemeyeceğim kadar karışıktı.

"Tae'nin benle olan problemini anlamıyorum. Ruh eşi konusunda ne kadar hassas olduğumu biliyorsun. İlk başlarda o sadece bana gıcık oluyor diye soğuk yaptığını düşünüyordum, bu yüzden aynı şekilde karşılık verdim. Ama sonra anladım. Onun benimle başka bir derdi var Yoongi."

"Konuşmayı denesen. Karşısına geçip sor."

Oflayıp kafamı ona çevirdim. "Sormadığımı mı düşünüyorsun? O gördüğüm en inatçı omega olabilir." O da düşünceli bir şekilde önüne baktı.

Yoongi derin bir nefes alıp başını salladı, anlayışla. "Evet, Taehyung bazen zor anlaşılır olabiliyor. Ama belki de bu durumda açık ve net bir şekilde konuşmak en iyisi olur. Onunla oturup sakin bir şekilde ne hissettiğini ve neden böyle davrandığını sormak, aranızdaki sorunu çözmenin ilk adımı olabilir. Ruh eşi konusunda neden hassas olduğunu anlatmak da belki iyi gelir, değil mi?"

Bir an tereddüt ederek bitirdi son cümlesini. "Saçmalama, karşısına geçip 'Ya Tae, ben annemi eşi terk ettiği için kaybettim, bu yüzden kendime bir söz verdim, ruh eşimi asla bırakmayacağım' diyip saçma sapan bir yük bindireceğim omuzlarına."

Derin bir nefes alıp düşünmeye devam etti. "Zamana bırakmaya ne dersin? Ruh eşi olduğunuz için eninde sonunda tabularınız yıkılacak. Birbirinize ihtiyaç duyacaksınız. Hem böylece akıştayken bütün sorulara yanıt da bulabilirsiniz."

"Yuh! Ne ara bu kadar mantıklı konuşmaya başladın?"

Gözlerini devirip bacak bacak üstüne attı. "Siz salak olduğunuz için birinin zeki olma yükünü taşıması gerekiyordu."

Biraz daha iyi hissediyordum şimdi. Hala ne yapacağımı pek bilmesem de en azından bazı fikirlerim vardı. "Biz öpüştük." Cümlemle şok olmuş bir şekilde bana baktı.

"Sizin soğuk anlayışınız bu mu? Siktir git, bir de tavsiye istiyorsun, sen bana ver lan."

"Planlanmış bir şekilde değildi. Yan yana olunca temas etmeden duramıyoruz. Menajeri aramasaydı o tatlı suratının her yerini öpmeyi planlıyordum ama işte." Üzgünce cümlemi bitirince enseme yapıştırdı. "Korkutma çocuğu."

"Korkmak mı? Asıl ben ondan korkuyorum. Bazen podyumda olan kişi ile yanımda olanın aynı kişi olduğuna inanamıyorum."

Aklıma gelen görüntülerle gülümsedim. Sürekli kaşlarını çatıp dudak büzmesi aklıma dolunca göğsümde tarif edemediğim bir sıcaklık yayılıyordu.

"Salak salak gülümseyeceğine gel son kez kayıt alalım. Klip çekeceğim diyorsun, ortada şarkı yok lan."

Ayağa kalkıp kayıt odasına geçecekken beni durdurdu. Yüzünde muzip bir gülüş vardı.

ScintillaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin