20

2.8K 290 72
                                    

Paris'in sessiz ve yağmurlu sokaklarında hep kendimi huzurlu hissederdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Paris'in sessiz ve yağmurlu sokaklarında hep kendimi huzurlu hissederdim. Koreli olmama rağmen Paris tam olarak benim şehrimdi.

Şimdi de bu şehre aşık olduğum kişi ile geldiğim için içim kıpır kıpırdı. Hem onun kardeşi ile tanışacak hem de güzel bir tatil yapacaktık. Programlarımızın yoğunluğu nedeniyle ikimiz de fazlaca yorgunduk. Paris'in büyülü atmosferi yorgunluğumuzu unutturacak kadar etkileyiciydi. Dar sokaklarda el ele yürürken, eski binaların arasında kaybolmuş gibiydik. Her köşe başında yeni bir sürprizle karşılaşıyorduk; küçük bir kafe, kitapçı veya bir sanat galerisi.

"Taehyung! Çabuk şuraya da geç orda da çekeyim fotoğrafını."

Gözlerini devirip gösterdiği yere geçtim ve çekmesine bekledim. Her adımda beni durdurup fotoğrafımı çekiyordu. Çektiği fotoğraflara da bakarken tavşan dişleri gözükecek şekilde gülümsediği için onun tatlılığına dayanamayıp her istediğini yapıyordum.

Montmartre'a doğru yürürken, yağmur hafifçe çiseliyordu. Küçük bir pastaneden sıcak kruvasan ve kahve aldık. Tepede, Sacré-Cœur Bazilikası'nın önünde oturup, ayaklarımızın altındaki Paris'e baktık. Şehir, hafif sisli ve büyüleyici bir manzarayla karşımızdaydı. Yanımda sevdiğim kişi, elimde sıcak kahve ve ruhumda Paris'in büyüsüyle, hayatımın en mutlu anlarını yaşıyordum.

"Jungkook, en son ne zaman bu kadar huzurlu hissettim hatırlamıyorum bile." Derin bir iç çekerek bitirdiğim cümlem ile parlak gözleri bana döndü. Alnıma bir öpücük kondurduktan sonra kocaman gülümsedi. "Ben hep huzurlu hissediyorum. Çünkü minik evim her zaman yanımda."

Önüne dönüp kahvesinden içmeye devam ederken güzel cümlesi beynimi pelte kıvamına getirdi. Farkında olmadan bir şeyler söyleyip resmen beni mahvediyordu. İçimden gelen bir sıcaklık dalgası yüzüme vurmuş, kalbim hızla çarpmaya başlamıştı. Jungkook, sözleriyle her defasında beni kendine daha çok bağlamayı başarıyordu. Onunla olmak, dünyanın en güzel hissiydi.

Paris'in manzarası önümüzde uzanırken, ben onun sözlerinin etkisiyle kendimi kaybetmiş haldeydim. Sokaktan geçen insanların, dükkan sahiplerinin, hatta yağmurun bile farkında değildim. Tek hissettiğim şey onun yanımda olması ve beni ne kadar mutlu ettiğiydi. Bu şehirde, onunla birlikte olmak her şeyden daha kıymetliydi.

Tepeden aşağı doğru yürümeye başladığımızda, yağmur biraz daha şiddetlenmişti. Sokaklar yağmurla yıkanmış, pırıl pırıl parlıyordu. Küçük kafelerden yayılan kahve kokusu, pastanelerden yükselen taze ekmek kokusuyla karışıyordu. Jungkook, elimi sıkıca tutarak beni korumak istercesine daha da yakınlaştı.

Hızlıca beni arabaya bindirip kendisi de yanıma kuruldu. Isıtıcıyı sonuna kadar açıp, bir eliyle iki elimi sıkıca sardı. Teni benimkinin aksine her zaman sıcacıktı.

Arabayı sürmeye başladığında nereye gittiğimizi bildiğim için biraz gerildim. Onun sevdiği herkesle çok iyi anlaşmak istiyordum. Jungkook'un kardeşiyle tanışacak olmak beni heyecanlandırıyordu ama aynı zamanda biraz tedirgindim.

ScintillaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin