13

4.4K 367 139
                                    


Sürekli göz önünde olan biriyseniz, hayatınız boyunca aldığınız her nefese dikkat ederdiniz.

Küçük yaşta tanınmış, her yaşımda medya önünde olmuştum. Özellikle ergenlik çağında medyanın bu kadar önünde olmak, bana kapanması zor yaralar bırakmıştı.

Eleştirilmiş, herkes gibi ilk gençliğimde hata bile sayılmayacak şeyler yaptığım için linçler yemiş, kötü sözler duymuştum.

Linçler, kötü sözler ve eleştiriler sadece ruh sağlığınızı etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda kimliğinizi de sorgulamanıza neden olabiliyor. Ancak bu deneyimlerden güçlenerek çıkmak mümkün. Kendinizi keşfetmek, hatalarınızdan ders çıkarmak ve içsel gücünüzü bulmak, sizi daha dirençli biri yapabilir. Tabii ki, bu düşük ihtimalde olan seçenek. Diğer olanak ise bunun korkusuyla hayatınız boyunca hiç hata yapmamak oluyordu.

Bir insanın hata yapmama olasılığı azdı. Ben başarmıştım. Fakat bunun sonucunda kendimi kapalı bir kutuya saklamış, birçok şeyden mahrum kalmıştım.

Başarı ve kusursuzluk arasındaki ince çizgiyi keşfetmek gerçekten zorlu bir yolculuktur. İnsanlar genellikle mükemmel olmaya odaklanırken, bu süreçte kendilerini kaybedebilirler. Ben de başarıya odaklanarak kendimi kapalı bir kutuya hapsettim ve bu durumun getirdiği yalnızlık ve eksiklik duygularıyla başa çıkmak zorunda kaldım.

İlk başlarda gerçekten zorlanmıştım. Sonra sahneye çıkınca hissettiğim duygularla buna ömrüm boyunca dayanabileceğimi düşünmüştüm. Sahnedeki duygular, benim için tatmadığım asla yerini dolduramayacağım hislerdi.

Öyle sanardım.

Jungkook hayatıma girdikten sonra, daha farklı hisler onu aşmıştı. Sürekli gözlerinin üstümde olmasını istemiştim. Bu yıllardır istediğimden farklıydı. Bu kez ben de gözlerim onun üzerinden ayrılmasın istiyordum.

Sahne benim için bir kaçış noktasıydı, ancak Jungkook'un hayatıma girmesiyle birlikte, sahnenin ötesindeki gerçek duyguları keşfetmeye başladım. Onun varlığı, benim için yeni bir ışık oldu ve sahnenin dışında da yaşamaya değer duyguları hatırlattı.

Dokunuşları için deliriyor, ellerini biraz daha üstümde hissetmek için her şeyden vazgeçecek kadar gözümü karartıyordum. Onunla olduğumda, zamanın durduğunu ve sadece birbirimize odaklandığımızı hissediyordum. Ellerini üzerimde hissetmek, benim için bambaşka bir deneyimdi. Onunla olan anlar, benim için mükemmel olma arayışımı geride bıraktı ve gerçek duyguların önemini öğretti.

Bu yeni duygularla başa çıkmak gerçekten zorlayıcıydı. Her ne kadar sahnede ve kameralar önünde güçlü ve kararlı görünsem de, Jungkook'la olan bu yeni ilişkimde korku ve belirsizlik hissediyordum. Cesaretimi kaybetme noktasına gelmemek için duygularımı bastırmaya çalışıyordum.

Kapalı duvarlar ardında, yalnızca ikimizin olduğu anlarda, aşka adım atmış bir ergen gibi hissediyordum kendimi. Bu duygularla yüzleşmek beni korkutuyordu çünkü başarılı bir kariyerin ve dış dünyanın beklentileriyle başa çıkmak beni daha güçlü hissettiriyordu. Ancak bu yeni duygularla, kendimi savunmasız hissediyordum.

Kendimi kabul etmek ve duygularımı ifade etmek konusunda zorlanıyordum. Belki de bu yüzden, zaman zaman duvarlarımı örmeye devam ediyordum.

Bu duvarların onu yorduğunu gözlemliyordum. Artık sürekli birlikteydik. Şirketten aynı saatlerde çıkıyor, ortak arkadaş grubumuz olduğu için beraber aktivite yapıyor ve günün sonunda ya benim ya da onun yatağında birbirimizi sıkıcı sarmalıyorduk. Bana bu kadar yakınken aynı zamanda uzak olmak onu gerçekten yoruyordu.

"Hayatım, iyi misin?" Bana seslenen Hoseok ile düşüncelerimi kestim. Birazdan podyuma çıkacaktım.

"İyiyim. Telefonumu bulamadım sadece." Cebinden telefonumu çıkarıp bana uzattı. Teşekkür için yanağından öpüp gelen mesajlara baktım. Gördüğüm isimle istemsizce gülümsemeye başladım.

ScintillaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin