Gün 3

13 2 0
                                    

-Tamam... Sen bize bir uçak bileti bul ama 1.sınıf istiyorum malum şu uçaktaki ne olduğu belirsiz insanlar-
-Sorun değil Chiyo, sen bize mükemmel gizli planımız için bir tren bileti bile bulsan yeridir. Olabildiğince masraftan kaçınmalıyız. Belki de kadın bize orada para ile iş yapacak? Bunu da göz önünde bulundurarak olabildiğince düşük bir plan yapalım.

Chiyo, Hanae'nin 1.sınıf isteğini reddeden Floren'e "tamam" bakışı attıktan sonra tırnaklarını yiyerek şunları söyledi, arada öksürüğü için sesi belli belirsiz geliyordu:
-Olmuş bilin! Bu gece evimde misafirsiniz. Mia, sen en üst kattaki odada kalırsın. Sade ve şık dizaynı tam sana göre bence. Aslında Floren... Evet! Sen de bu kattaki odada kal. Abartılı dizaynı sana göre. Ben de kendi odamda kalırım. Ciddi anlamda çok uykum var. Hemen gidip yatmak istiyorum, gece "paranormal" olaylar yaşarsanız söylersiniz:D

Bunların hepsini söyledikten sonra sözlerini bozan kısa esnemesi ile hemen uykuya gitmesini anlayan Chiyo, evin kolidorunda süzülerek gözden kayboldu. Bir kaç dakika süren sessizlikten sonra Mia da kendi odasına çekilmeye karar verdi. Odası sade bir odaydı. Siyah yatağı ile onu süsleyen lacivert yorganı adeta odayı kasvetli bir bölgeye dönüştürüyordu.

Mia,yavaş bir şekilde ilk odasına adım attığında, üzerine yük olan gerginlik hafifledi. Chiyo'nun evinde olmak, ona bir şekilde normal evinde olmaktan daha güvende olduğunu hissettiriyordu. Kendisi için önceden düzenlendiği belli olan o siyah yatağa uzanıp başını gökyüzü kadar mavi olup yatağın rengi ile örtüşmeyen yastığa koyduğunda, gözkapakları yavaşça ağırlaşmaya başladı. Ancak, zihni hala gizemli bir katilin izini sürmekle meşguldü fakat bunu bir yana bırakıp dinlenmesi gerektiğinde kendisine hatırlatıyordu. Floren ise odasına gittiğinde, dikkatlice odasının her noktasını dikkatli bir şekilde inceledi. Kendi odasında olmak, biraz rahatlama hissi veriyordu en azından onu boşu boşuna rahatsız edecek bir Hanae ile paylaşmayacaktı, Floren'in odası düz, basit ve ışığın vurduğu bir noktadaydı. Eski tarz mobilyalar 1950'leri andırıyordu ve karanlık dekorasyon, onu korkutması yerine gerçektende Floren'e huzur veriyordu. Yatağa uzanıp gözlerini sıkıca kapattığında, zihnindeki düşünceler yavaş yavaş dağılmaya başladı. Hanae ise odasına geçtiğinde, diğerlerinden daha kötü bir histeydi. 'Arkadaşlarıyla' arasında geçen tartışma, onu birazda olsa üzmüştü. Ancak, odasına girdiğinde, üzerindeki olumsuz duyguları bir kenara bırakmaya çalıştı. Yatağa uzanıp telefonuna bakarken, zaten çoktan tartışmayı unutmuş o neşeli, tatlış (aptal) haline geri dönmüştü, zaten Hanae her zaman böyleydi bir kavga oldu mu iki dakikadan daha kısa bir sürede unuturdu.

Herkes odasında biraz dinlendikten sonra salona doğru yöneldi, yatağında uyuya kalmış olan Mia dışında tabii.
Chiyo, salona ilk gelen kişiydi. Floren'i ve Hanae'yi beklerken düşüncelere daldı. Bugün yaşananlar ve yarın olacaklar hakkında düşünürken, hafif bir gerginlik hissetti. Floren ve Hanae'nin yanına geldiğini görünce, içten bir gülümsemeyle onlara seslendi.
"Sanırım hepimiz biraz dinlenebildik. Mia da hala odasında uyuyorsa, onu uyandırmamız gerekiyor. Yarın için biraz daha konuşmamız gereken şeyler var," dedi Chiyo.

Floren, Hanae'ye bakarak biraz alaycı bir tonda, "Belki de bu sefer işe yarar bir fikirle gelirsin," dedi.
Hanae, Floren'in alaycı sözlerine rağmen neşesini kaybetmeden, "Eh, kim bilir? Belki de aklıma dahiyane bir plan gelir," diye karşılık verdi.
Floren, kaşlarını çatarak, "Ciddi ol Hanae. Bu işin şakası yok," dedi.
Hanae, gülümseyerek, "Tamam tamam, ama belki de O-KUL KATİLİ ile dans ederek barış yaparız," diye şaka yaptı.
Floren, derin bir nefes alarak, "Bu saçma şakaların hiç komik değil. Gerçekten ciddi olmalıyız," dedi.
Chiyo, bu kısa anın ardından ciddi bir tavır takındı. "Arkadaşlar, şaka bir yana, bu iş ciddi. O-KUL KATİLİ hakkında daha fazla bilgi edinmemiz gerekiyor. Megumi Kuroki'ye ulaşmak için elimizden geleni yapmalıyız. O, bu gizemi çözmemizde bize yardımcı olabilir."

Floren, Chiyo'nun ciddi tavrını görünce ciddileşti. "Haklısın Chiyo. Yarın sabah ilk işimiz Megumi Kuroki'yi bulmak olmalı. Ama önce Mia'yı uyandırmalıyız."

Hanae, bir anda yerinden fırlayarak, "Ben gidip Mia'yı uyandırırım! Belki de rüyasında katille dans ediyordur," dedi ve hızla Mia'nın odasına doğru yöneldi.
Kapıya vardığında, Hanae hafifçe kapıyı çaldı ve sonra yavaşça içeri girdi. Mia hala derin uykudaydı. Hanae, ona nazikçe seslenerek, "Mia, kalk! Konuşmamız gereken şeyler var," dedi. Mia, Hanae'nin sesini duyunca yavaşça gözlerini açtı ve uyku sersemi bir şekilde ona baktı.
"Tamam, tamam, kalkıyorum," dedi Mia, hafifçe esneyerek.

Mia yavaşça kalkıp salona doğru ilerlerken, Chiyo, Floren ve Hanae'nin ciddiyetini fark etti. "Neler oluyor?" diye sordu, hala biraz uykulu bir halde.
Chiyo, Mia'ya durumu özetleyerek, "Yarın sabah Megumi Kuroki'yi bulmak için yola çıkacağız. Daha fazla bilgiye ihtiyacımız var ve onun yardımıyla bu katilin izini sürebiliriz," dedi.
Mia, başını sallayarak, "Tamam, anladım. Hazırım," dedi.

Chiyo, arkadaşlarına son bir bakış atarak, "O zaman herkes dinlenmeye devam etsin. Sabah erken kalkacağız. Hep birlikte bu gizemi çözebiliriz," dedi ve herkesin odalarına dönmesini işaret etti.

Bu ikazdan sonra herkes odasına korkunç düşünceler eşliğinde döndü. Hanae dışında elbette. Hanae'nin aklında olan tek şey Japonya gece hayatı ve sokak lezzetleri idi. Belkide hayallerinin şehrini Japonya'da bulabilirdi. Herkes tek tek uykunun kollarına teslim olmuş iken Mia, aklından geçen bir yandan ürkütücü bir yandan da fisıldaşmaya benzer sesleri düşünüyor olacak ki uykuya dalamadı. 5 dakika içinde sesler zihninde öyle büyük bir yer kaplamıştı ki artık gerçek olduğunu düşünebilirdi. Bekle... sahiden sesler gerçek mi?

Birazdan sesin kaynağını merak eden Mia, odasından derhal ayrıldı ve parkelerin 1970'ler havası verdiği bu evde kafasında kurduğu aptalca senaryolar ile kolidora doğru yöneldi. Sesler galiba Chiyo'nun odasından geliyordu. Önce görgü kurallarını bir kafasından geçirdi Mia. Bunu yapmamalıydı, kapıyı dinlememeliydi.

Ama bir anlık içindeki kötü hisse yenildi ve gümüşten detayları olan bu kapının odaya kraliyet hissi kazandırdığı şu atmosferde kapıyı dinlemeye başladı. Az buz sesler duyulabiliyordu. Hemen kulağını dayadı ve kafasındaki soru işaretine bulacağı cevabın hayatını değiştirecek olmasından habersizdi:
-Evet, onlar burada.

Ses Chiyo'ya aitti. Mia içinden geçirdi:
-Kim, biz mi? Bu kız ne saçmalıyor?
Devam etti Chiyo, birkaç saniye nefes sesinden sonra:
-Yarın, Megumi Kuroki için Tokyo'ya götüreceğim onları. 1 gece misafir oluruz senin evinde. Evet, onlara bahane uydurabilirim. Mesela, kadını bulamayınca çok yorulduğumu söyleyebilirim ne dersin?

Mia şaşkınlık ile titriyordu. Düşünmeye zaman bile yoktu derken ayak sesleri duyulmaya başladı. Bunun bir uyarı olduğuna inanan Mia, gerginlik başta olmak üzere hemen geri çekildi. En sonunda ise kapı açıldı. İçerden çıkan Chiyo idi. Mia, saf görünüme geri döndü:

-Selam, saat gece 3 neredeyse. Niye buradasın hem de odamın önünde?
O an Mia'nın yüreği ağzına gelmişti. Katilin hedefindeki kişi o muydu? Bu korku senaryosunun yan karakterinden baş role mi yükselmişti? Bu öğrendiği sır, onunla gitmeliydi:
-Selam, Chiyo nasılsın? Ben de tam sana gelip tuvalet nerede diye soracaktım. Acaba nerede?

Chiyo hafif bir gülümseme ile konuşmaya başladı:
-Umm, Mia... Yalan uydurmaya çalışma lütfen. Odamda güvenlik kamerası var hem de 3 tane. Ne duyduysan o küçük dilini sakın açma yoksa

OLACAKLARDAN BEN SORUMLU DEĞİLİM...

That_One_Yazar
softlilas
©Tüm hakları saklıdır

O-KUL KATİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin