Sana Ezelden Geldim

286 99 57
                                    


Evimize vardığımızda başka bir mutluluk daha beni bekliyordu. Bir odam vardı bir genç kıza uygun döşenmiş ve kocaman bir kütüphanesi vardı. Annem hemen bir şeyler hazırladı ve çayın yanında Tuna ile bana servis yaptı.

"Sen de buralı mısın, ailenle mi kalıyorsun?" dedim rahat bir şekilde. Cevabımı bildiğim bir soruyu soruyordum aslında.

"Adım dışında hiç bir şeyi bilmiyorsun ama beni hatırladın." dedi gülerek.

"Öyle olmuş biraz." dedim mahcup bir ifadeyle.

"Annem İstanbul'da, babam vefat etti. Amcam var bir de, onlar da İstanbul'da." dedi sıradan bir hikayenin özetiymiş gibi.

"Başın sağ olsun, neden İzmir'i yazdın o zaman?" dedim merakla. Şimdi İstanbul'da olsaydı hala birlikte olabilirdik. Ah bırakıp gitmeseydin beni, ne güzel olacaktı Tuna, nasıl da büyümüş, adam olmuş adeta.

"Çok uzun bir hikaye, ancak amcam uzaklaşmam gerektiğini düşünüyordu, ben de kabul ettim diyelim." dedi. Ama tuhaf bir biçimde bakıyordu bana, sanki bu soruları daha önce hiç soran olmamış gibi, düşünen olmamış gibi.

"Zor olmalı. Şehir değiştirmek. Ben hafızamı kaybettim herkese yabancıyım, ama şehir değiştirmek daha da zor olmalı, bütün anılar kafanın içinde ama herkes yabancı." dedim gözlerim dalarak.

"Aynen öyleydi. Anıların geride kalması daha da zor oluyor." dedi hüzünle. 

"Artık bütün derdimi tek tanıdığım kişisin diye yüklendiğine göre, ben de senin seve seve sırdaşın olabilirim. Ben senin yüzün ve ismin dışında bütün bildiklerimi unuttum madem, sen de aklında bütün yük edindiğin sırlarını anlatabilirsin. Seve seve tutarım hepsini." dedim gülümseyerek.

Tuhaf bir şekilde baktı yüzüme, onun zaten bir sırdaşı vardı geçmişinde, ama Tuna O'nu tek kelime etmeden terk etmişti. Herkes gibi.. Kadına dünyanın en değersiz varlığıymış gibi hissettirmişti. Zaten kendisini değersiz görmeye alıştırılmış bir kadını tam kalbinden vurmuştu. Aynı anda irkildik, sanki aynı anıları hatırlıyormuşçasına.

"Sınavlar ne zaman ve ne zaman ders çalışmaya başlıyoruz?" dedim bir kaç parça kurabiye yedikten sonra ikimiz de. Konu burada değişmek zorundaydı tam da çünkü. Sırlarını anlatmak O'na kalmalıydı neticede. Tabii ben beni neden terk ettiğini, hiç arayıp sormadığını ölesiye merak ediyordum.

"Bir ay kaldı ve gece gündüz çalışman gerekecek, çünkü konular çok ağır. Bence bu günden başlayalım ben bildiğim konuları anlatayım, sonra her gün çalışıp tekrar gelirim. Böylece benim çalışma planım üzerinden bana tekrar, sana ders olur." dedi ciddiyetle.

"Eh o zaman siz geçin odaya rahatça çalışın kızım." dedi annem içeri girerek. Annem... Düşünmesi bile ne tuhaftı. Tuna ile yeniden yan yana olduktan sonra Zümra ya da Mavi oluşumun hiç bir önemi yoktu benim için, ama bir annenin varlığı ve şefkati Mavi'ye meyletmemin en önemli sebebiydi.

"Odam şurası değil mi?" dedim koridorun sonundaki kapısı açık, çiçek desenli eşyaların olduğu yeri göstererek. Bunlar unutma beni çiçeğiydi, mavi çiçeklerle kaplanmıştı desen olarak odam. 

"Odan güzelmiş." dedi cicili bicili örtülere bakarken Tuna. Böyle şeylere dikkat ettiğini bilmiyordum, ne kirli çarşaflarda, ne boğuk, basık odalarda sevişmiştik onunla. Aklımıza her estiğinde, her eğlence sonrasında, her hüzünlü gözyaşını silerken... Herhalde hayatımda yaşadığım onca cinsel temasa rağmen gerçekten tek ilişkimi onunla yaşamıştım. 

Odada duran iskelet ne kadar korkutucu dursa da  Tuna iskeleti ellerinden tutup bana dersi anlatmaya başladı. Bir not defteri arandım odada, kazadan sonra gelen eşyalarım, sandalyenin üstüne gelişi güzel yığılmıştı, okul çantam, bir not defteri, kanlanmış bir mont. Not defterini aralarından çekip aldım. Konferans notları vardı son sayfada altında da kocaman bir ağaç, mavi meyveleri olan yeşil bir ağaç. Maviyle yeşilin buluşması gibi. Tıpkı Tuna ile Mavi'nin göz renkleri birbirine karışmış gibi. Ama  benim kahvelerim de hemen toprak olarak oradaydı işte. Can veriyordum ağaçtaki her renge, maviye de yeşile de can veren bendim. Bu resim hayatlarımızın kesiştiği noktada bizi anlatır gibiydi. Kim bilir gerçek Mavi ne düşünerek çizmişti bunları.

TILSIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin