Bazı Sonlar, Bazı İlkler

147 95 83
                                    


"Öyle bakmaya devam mı edeceksin?" dedim arabaya geçerken.

"Sonsuza kadar." dedi şehvet dolu bakışlarla.

"O zaman gideceğimiz yere kadar ara ver çünkü araç kullanman gerekiyor." dedim gülerek.

Birlikte araca bindiğimizde mutlu mutlu sırıtıyordu. Alsancak'tan Konak yönüne doğru geçince, Çeşme'ye gittiğimizi düşündüm ama Konak semtini biraz geçince arabayı parketti bir caddede. Bir sokak arasına doğru ilerlediğimizde, buralarda restoran olmayacağı düşüncesi ile hayal kırıklığına uğradım.

"Dario Moreno" sokağı isimli bir sokaktan içeri girdik, taşlı tarihi bir sokaktı burası kafamı kaldırdığımda devasa uzunlukta bir asansörün uçurumun yukarısına çıkıp indiğini gördüm.

"Tarihi asansör burası." dedi açıklama yaparak. Yukarıda ne göreceğimi bilmediğim halde, upuzun asansörden çıkarken, bütün İzmir'in körfez manzarasını görmenin tadını çıkardım. Asansör kapısı açılınca sağ tarafta bir kafe olduğunu gördüm. Epey kalabalıktı, sol tarafta daha tenha bir restoran vardı ve terasında bize özel bir masa ayırtılmıştı. Bütün İzmir ayaklarımızın altında mum ışığında başladı muhteşem gecemiz. 

"Senin doğum günün ne zaman?" diye sordu aniden Tuna. Bilmiyordum ki, sonra kimliğim geldi aklıma, 14 Nisan, dedim rahatlayarak. Az daha hatırlayamayacaktım.

"Bunu hatırlıyor musun ki?" dedi.

"Hayır kimliğimden okudum." dedim sırıtarak. "Seninki ne zaman?" dedim bildiğim halde. Soğuk bir kış gecesi sabaha kadar sevişmiştik, bizim ilk sevişmemizdi. Amcası doğum günü hediyesi olarak vermişti beni ona. 3 Aralık..

"3 Aralık." dedi.

"Benimkine az kaldı, seninkine çok var." dedim Mart ayına çoktan girmiştik. Ilık bir rüzgar esiyordu terasta.

"Üşüdün mü?" dedi.

"Yok şalım var ya." dedim annemin son dakika elime tutuşturduğu şalı göstererek. Siyah bir şal oturduğum sandalyenin arkasında esintiyle birlikte dans ediyordu adeta. 

Yemekler geldi sonrasında, hayatımda yediğim en lezzetli eti yemiş oldum böylece. Muhteşem manzara, muhteşem yemekler ve muhteşem bir adam. Kızıl sakallarını tıraş etmişti bu gece için. Böyle on altı yaşındaki haline daha çok benziyordu. Dudakları iyice ortaya çıkmıştı sakallar da gidince, öp beni dercesine mum ışığının yansımasıyla bana işaret veriyorlardı sanki.

"Bu kırmızı kolye, hastanede de boynundaydı, özel bir anlamı mı var?" dedi merakla.

"Senin dışında hatırladığım tek şey bu." dedim dikkatle yüzünü kaldırdı.

"Nasıl, başka birini daha mı hatırlıyorsun?" dedi.

"Evet, yaşlı ton ton bir dedeyi, ismini hatırlamıyorum, belki benim kendi dedemdir. Ama öyle olsa annemler bilirdi. Kimse bilmiyor bu kolyeyi. Bense yaşlı bir dedenin bunu bana verdiğini hatırlıyorum." dedim.

"İlginçmiş, kimdi acaba o kişi? Bir ben bir de dede." kıskanç bir tonda.

"Hadi ama şimdi yaşlı bir dedeyi mi kıskanacaksın?" dedim gülerek.

"Bütün herkesi her şeyi kıskanabilirim." dedi tuttuğu elimi öperek. Kızaran yüzüm yine de gülümsemekten alıkoymamıştı beni.

Canlı müzik başladı birden, son derece romantik parçalar çalıyordu. 

"İkinci dansımızı yapalım mı artık!" dedi.

"Yeni bir güzel anı daha." dedim uzattığı elini tutarak.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TILSIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin