Bazı Hikayeler Güzeldir

287 99 40
                                    


Medya'da Mavi


Karar verdim sonunda, ölmüştüm ve Cennet'e gelmiştim. Evet çok kötü bir meslek yapıyordum ama bu benim suçum değildi, istememiştim ki ben. Kim annesi ölsün, babası hapse girsin isterdi? İşte bu yüzden Allah da beni affetmiş ve cennete koymuştu, sonsuza kadar Tuna ile mutlu olacağım bir cennetteydim artık. Hastane olması ortamın biraz tuhaftı belki, ama O da Tuna'nın cennet seçimiydi herhalde. Bir ortak noktada buluşuyor olmamız son derece mantıklıydı.

"Kendine geliyor galiba." dedi bir kız.

"Ah, evet sonunda." dedi Tuna'nın sesi.

Gözlerimi açtığımda beni başka bir odaya almışlardı, üç kişi başımda duruyordu ve içlerinden biri Tuna'ydı.

"Mavi, beni hatırlıyor musun?" dedi kız kaygılı bir sesle. 

"Hayır." dedim yine tuhaf ve boğuk bir sesle.

"Beni?" diye sordu Tuna.

"Sen Tuna'sın işte." dedim gülümseyerek. Şaşkın bir şekilde arkadaşlarına baktı. 

"Beni tanıyor musun?" dedi diğer oğlan.

"Ne bileyim ben? Tanışmadık ki." dedim yorgun bir halde. O sırada doktor girdi içeri.

"Amnezi devam ediyor mu?" dedi Tuna'ya. 

"O ne biçim kelime öyle?" dedim gülerek, doktor kaygılı görünmeye başladı. 

"Morfin etkisiyle mi böyle konuşuyor acaba, karakteri de çok farklıdır." dedi adının Mert olduğunu anladığım çocuk. Yahu sen beni tanımıyorsun ki, karakterim hakkında konuşasın, Mert'misin, dert misin her neysen. Kalkmak istemiştim ama kalkamadım. 

"Benim tam olarak neyim var?" dedim doktoru muhattap alarak. Tuna'ya da aşkolsun ne biçim doktorluk yapıyordu bu çocuk böyle?

"Kaza sonrası batın bölgenizdeki cismi ameliyatla çıkardık, zarar gören dalağınızı aldık, beyin tomografileriniz temiz  çıktı ancak bir amnezi gelişmiş görünüyor. Geçici olduğunu umuyoruz." dedi. Amne..Ne biçim isim gene söylediler.. Ayrıca ne kazası? Tekne mi çarpmıştı ki bir şeye, hareket halinde değildik ki? Ama kaza olduysa da şükürler olsun, o Serkan iti de ölmüştür inşallah!

"O adam nerede?" dedim.

"Hangi adam?" dedi herkes aynı anda.

"Şey işte, iş adamı olan?" dedim zar zor.

"Profesörü diyor galiba." dedi kız.

"Amerika'ya döndü bile." dedi Dert bey. Amerika'da yaşıyordu demek, o zaman karısını oralarda bırakıp zamparalığa gelmişti köpek!

"Sadece birinizi hatırlıyor, Profesörü hatırlıyor, demek ki tam bir kayıp söz konusu değil. Bu da geçici olduğu umudunu güçlendiriyor." dedi doktor bilmiş bilmiş ama tam o sırada kapıdan içeriye bir kadın girdi, arkasında da telaşlı bir adam.

"Mavi, kızım. Canım. Korkundan öldüm öldüm dirildim. Ah yavrum." diyerek üstüme atladı. Kadın deliydi falan ama anne şefkatiyle sarılıyordu. Kendi annemden bildim. Bunca yıl sonra hoşuma gitmedi değil tabii. Sonra birden korkuya kapıldım.

"Yüzüme bir şey olmuş mu?" dedim endişeyle, Arslan abi beni gazinolara tuvalet bekçisi yapardı yüzüm zarar gördüyse.

"Yok kızım yok bir tanem, yeşil yeşil gözlerin öyle boncuk gibi hala." dedi kadın. Tövbe Bismillah! Kadın hem deli hem kör. O sırada omzumdan aşağı sarkan kahverengi şeylerin saç olduğunu fark ettim. Benim saçlarım en son sarıydı ve böyle düz değildi. Hadi boyası geçti, siz de kestiniz o zaman siyah olması gerekirdi! Zaten benim saçlarım daha kısaydı normalde bu saçlar uzundu, acaba çok mu uzun kalmıştım hastanede?

TILSIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin