Mavi'nin Beyaz İle Buluşması

320 99 30
                                    

Görseldeki Tuna Bey. 

Ekstra not: Bu da dahil hikayelerimin hiç birinin gerçek kişi ve kurumlarla alakası yoktur. Üniversite, lise isimleri sadece hikayemin geçtiği şehirlerde yer aldığı için kullanılmaktadır. 



İzmir'de aynı sabah

"Maviiiii! Kızım hadi kahvaltı hazır. "dedi Fulya Hanım. Ama Mavi sadece yatağında dönmekle yetindi. Son yarım saattir aynı şeyi yapıyordu. 

"Maviiiii! Sonra geç kaldım deme!" dedi kadın çaresizce.

İşte anahtar kelime söylenmişti, geç kalmak! Mavi yataktan fırladı ve saate baktı.

"Aman Allah'ım Aygül Hoca girmeden derse yetişmem gerek ölüm kalım meselesi." dedi Mavi telaş içinde.

Üzerine ne bulduysa geçirdi, annesi "Kahvaltını et." bari dediyse de dinlemedi. Metro istasyonuna koşarken bir gevrek aldı ve yiye yiye yol aldı. Amfinin önüne geldiğinde durup nefes alabilmişti ancak. İçeri girdiğinde Aygül Hoca'nın gelmediğini görüp mutlulukla gülümsedi.

O gün önemli bir konferans vardı, Prof. Dr. Yahya Ortaca'nın Amerika'da bir üniversitede yaptığı çalışmalar kendisine ödül kazandırmıştı. Yahya Bey bu başarısını neredeyse imkansız iki ameliyatı gerçekleştirerek taçlandırmıştı. Bütün tıp dünyası bu gelişmeleri konuşurken, ne hikmetse Ege Üniversitesi değil, Manisa'daki Celal Bayar Üniversitesi kapmıştı konferans sözünü. Koca tıp fakültesinden sadece on kişi katılabilecekti bu konferansa ve Aygül Hoca sadece yarın sabah dersime katılan öğrenciler arasından seçeceğim şanslı on kişiyi demişti.

On dakika sonra Aygül Hoca sınıfın kapısında belirdi. Amfi hiç olmadığı kadar kalabalıktı bu gün. Herkes heyecanla seçilen kişi olmayı bekliyordu. "Allah'ım son günüm olacağını bilsem de bu konferansa gitmeyi seçerdim." dedi Mavi. Bazen yanlış dualar da kabul olabiliyordu... Aygül Hoca kürsüde öğrenci listesini eline alarak göz gezdirmeye koyuldu.

"Göktuğ Yıldırım." dediğinde öğrenci gururla ayağa kalktı ve herkese gülümseyerek kürsüye doğru yürüdü.

"Ebrar Topçu... Ebrar?...Eh şansını kaybetti, Sina Gürsoy" Sina da kürsüye yürürken Mavi'ye bir göz kırptı. Bu çocuk Mavi'den hoşlandığını söylemişti ikinci sınıftayken ama karşılık alamamasına rağmen tacizlerini sürdürüyordu.

"İlke Beyoğlu." dediğinde "İşte bu!" diyerek çığlık atan İlke herkesi güldürmüştü.

"Mert Karaman....Özge Moralıoğlu... Sude Çetin.." Altı kişinin ismi söylenmişti bile, giderek geriliyordu Mavi. Orada olması gerekiyordu, bunu biliyordu. Tüm kalbiyle istemişti bunu...

"Tuna Hancı." dediğinde kızıl saçlarını savurarak kalktı bir genç. Mavi nedense bu çocuğu gördüğünde hep etkileniyordu ama hiç konuşma fırsatları olmamıştı. Mavi gözleri ismimle uyumlu, diye düşünerek gülümsedi Mavi. 

"Peren Yeşil" Sekiz kişi olmuştu bile. Diğer öğrenciler gibi Mavi de üzüntüyle bakmaya başlamıştı kürsüye dolan gençlere, tabii kıskançlık da cabası.

"Özgür Göztepeli." Özgür sınıfın deli dolu şakacı kişiliğiydi. Ayağa kalkıp "Alkış isterim." dedi şımarık bir tavırla ve kürsüye doğru koşarak indi.

"Mavi Aksel." İnanamıyordu Mavi! Sevinçle ayağa fırladı, Özgür kadar hızlı olmasa da koşarak diğer dokuz gence katıldı. Ufak bir minibüs bekliyordu kapının önünde, ön tarafında kocaman bez afişte "Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi." yazıyordu. Öğrenciler minibüse doluşurlarken en son Aygül Hoca bindi. Mavi sınıf arkadaşı Peren'in yanına oturdu, birlikte güle oynaya gittiler konferansa. Konferans salonu inanılmaz kalabalıktı. Profesör içeri girdiğinde alkışlar neredeyse bütün Manisa'dan duyulacak gibiydi. Peren Ebrar isimli arkadaşlarının attığı mesajı gösterdi.

TILSIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin