12.Bölüm:Çaresizlik

28 6 4
                                    

Yazarın anlatımıyla...

Çaresizlik...
Ne kötü bir kelime değilmi?Karlı bir kış günü gibi soğuk ve kapısından içeri girenleri birdaha asla bırakmayan karanlık bir oda misali insanın ruhunu bunaltan türden bir kelimedir çaresizlik.

İnsan o odaya girince ruhuda tıpkı insanlar ve çevre gibi yavaş yavaş kararır ve karanlıklaşır.Hatta bu karanlık öyle bir karanlıktıdır ki insanın ruhunu ele geçirdiği gibi kalbinide etkisi altına alır bazen.O kalp kararınca ise hiçbirşey birdaha eskisi gibi olamaz.

Umutlar ve hayeller, baharda açan bir papatyaya benzer.Karanlık o papatyayı solduruverir bir anda.Papatyayla birlikte umutlar ve hayellerde solup gider...
Ancak herşeye rağmen papatyanın hâlâ bir umudu vardır.O umut belki solmasını engelleyecek güzel bir güneş ışığıdır belkide bir damla su.Ancak o gün hava kapalıysa ve ona su verecek kimsesi yoksa her şey için çok geç olmuş demektir.Onun bir mucizeye ihtiyacı vardır ama elinde o bile yoktur.Sonra sonsuz, bitmek bilmeyen bir çaresizliğe kapılır papatya, çünkü mucizelere inancı kalmamıştır artık.

Ancak bilmezki mucizeler bizlerin yardımına her istediğimiz zaman koşamazlar.Onlar gelirler, gelirler ancak bir süpriz misali bizim haberimiz olmadan gelirler.Tam zamanında içimizi ferahlatmak için aniden çıkıverirler ortaya.Bunun için hiç bir zaman mucizelere olan inancımızı kaybetmemeliyiz.Kim bilir belkide bu inanç bir gün hiç tahmin etmeyeceğimiz bir yerde bize o kadar lazım olurki ona muhtaç oluruz...
Solmuş bir çaresizlik çiçeğinin yeniden açmasını sağlayan ve onu hayata karşı tekrar umutlandıran bir mucizeye ihtiyaç duyarız bazen...

"Çaresizlik insanı acısından kahreden bir zehirden başka hiçbirşey değildir..."

Sarp çaresiz bir şekilde kollarına yığılmış Berfin'i izlerken, Azra'nın ona seslenişi üzerine başını o yöne çevirdi.

-"Sarp!O iyimi?"

Gözlerindeki endişeyle onları seyreden Azra'dan gözlerini kaçırdı ve kafasını sağa sola salladı.

-"Berfin güçlü bir kız iyi olacağına eminim ama şimdi burdan kurtulmamız gerekiyor.Biz buraya iyice yaklaşan zombileri bir şekilde hallediyoruz fakat ileriden daha fazlası geliyor.Böyle gidersek daha fazla dayanamayız tek çaremiz o yangın merdiveni.Şimdi senden o kapıyı tüm gücünle zorlamanı istiyorum.Lütfen sen bari kendini toparla şuan ölümün eşiğindeyiz!"

Ölümün eşiğindeyiz...

Sarp, Azra'nın bu cümleleri ardından kafasını kaldırıp etrafa baktı.Kolidor zombi kaynıyordu.Azra,Ege,Emir ve Hilal bize yaklaşanları geri püskürtüyorlardı, spreyde artık zombiler üzerinde fazla bir etki yaratmıyordu.Çünkü sayıca çok fazlalardı ve arkadan dahasıda geliyordu.
Artık gerçekten kendisini toparlaması gerekiyordu.Duvarın köşesine yaklaştı ve Berfin'i yavaşça oraya yasladı.Çömeldi ve sevdiği kadının yüzünü sanki son kez görürmüşçesine uzun uzun baktı.Her zerresini inceledi ve onu birdaha unutmak istemiyorcasına ezberleyip aklına kazıdı.Ardından dolu gözleriyle dudaklarını ilk ve -belkide- son kez onun alnına bastırarak minik bir buse kondurdu.Elini yanağında gezdirdi ve sanki Berfin onu duyacakmış gibi kulağına bir şeyler fısıldamaya başladı.

-"Özür dilerim kızıl kız, çok üzgünüm.Senin bunları yaşamanı istemezdim.Seni daha yeni bulup daha yeni sevmişken, sana bu kadar erken veda etmek istemezdim.Ancak gerçeklerden kaçamayız maalesef.Bugün bizim ölüm günümüz, benim seninle olan son dakikalarım belkide.Ama içim rahat biliyormusun, sana birşey olmayacağını bilmek bana huzur veriyor.Sen yarı insan yarı zombisin sonuçta zombiler sana hiç birşey yapamaz değilmi?Evet yapamazlar.Ama insanlar yapabilirler kızıl kız onlar çok kötüler.Asıl canavar onlar.Sana zarar verecekler, uyandığında buradan mümkün olduğunca uzağa kaç kızıl kız hemde arkana bakmadan kaç..."

Onun yüzüne son kez bakıp ayağa kalktı.Uzun bir iç çektikten sonra bir mucize olması için tanrıya yalvararak kapıya yöneldi.Onu henüz yeni bulup yeni tanımışken hemen veda etmek istemiyordu.Onunla birazdaha vakit geçirmek için isteseler canını be verirdi.Ancak nafile...
Umutsuzca kapıya yöneldi ve tüm gücüyle kolu çevirmeye başladı.Yok,olmuyordu imkansız gibi bir şeydi bu lanet kapıyı içeriden açmak, sıkışmıştı bir kere.Sadece dışarıdan açılabilme ihtimali vardı.Oda bir mucize olup biri gelip şu kapıyı dışarıdan açmazsa olamazdı zaten.
Sarp, çaresizlikten eli ayağı titrerken kafasını kaldırıp diğerlerine baktı.O kadar zombiyle asla başa çıkamayacaklarını anlayıp pes etmişlerdi ve biraz sonra onlara yem olup öleceklerini kabul edip kapıya doğru gerilemeye başlamışlardı.

Sonunda herkezin sırtı kapıyı bulmuştu.Kapana kısılmış, gözleri kapalı ölümü bekliyorlardı.Sarp onlar gibi gözlerini kapatmamıştı ve dünyada ki tek değerli varlığı olan kişi için elini cebindeki telefonuna götürdü.

Mesaj sayfasına girip en yakın arkadaşı olan Ufuk'a bir mesaj yazmaya başladı.

-Ona iyi bak,üzülmesine izin verme ve bir an önce iyileşmesini sağla.Sana güveniyorum kardeşim bunca zaman bana katlanıp kahbelik yapmadığın için teşekkür ederim.Sen güvenilecek, iyi bir dosttun.Kendine ve ona dikkat et.

Telefonu cebine koyduktan sonra duvar kenarındaki Berfin'in yanına giderek onu kucağına aldı.Ardından tekrar kapının önüne geçti ve yere çömeldi.İlk önce sevdiği kızı uzun uzun izledi.Bunu yaparken dudağının kenarında buruk bir tebessüm meydana gelmişti.Yüzünü ona iyice yaklaştırdı ve kokusunu birdaha hiç alamayacağını bildiği için uzun uzun içine çekti.Kulağına fısıldamaya başladı.

-"Papatya...Baharda yeni açmış, taze bir papatya gibi masum ve saf bir kokun var kızıl kız.Kokunu içime çektikçe huzur doluyorum sana sonsuza kadar hiç bırakmamak üzere sımsıkı sarılmak,
doyasıya öpüp koklamak istiyorum.Keşke bu hayalimi gerçekleştirebilseydim güzel gözlüm keşke...ama yapacak hiç bir şey yok maalesef.İyiki seni tanımışım ve belki inanmazsın ama seni daha fazla tanıyacak, öpüp koklayacak zamanı bana vermeleri için canımı bile verirdim.Seni seviyorum papatyam hoşça kal."

Bu bir elvedaydı.Evet birazdan öleceklerdi.Bu doğrumuydu her şey bu kadar kısamı sürecekti yani?Hayat bu kadar acımasız olmak zorundamıydı?Evrenin kalbinde ufacık bir merhamet duygusu bilemi yoktu?

Zombiler onlara gittikçe yaklaşmışlardı.Ölüme sadece beş-on adım kadar bir mesafe kalmıştı.O mesafe aşılınca kitabın son sayfası çevrilecek,'Son' yazısı okunacak ve onlar için hayat final olacaktı.

Sarp son bir kez mutlu olmak istedi.Sevdiği kadın kucağındayken huzursuz bir şekilde ölmeyecekti.Bunun için bir hayalinide olsa gerçekleştirdikten sonra ölmeye karar verdi.
Birbirinin dudakları arasında yok denilecek kadar az bir mesafe vardı.Yüzünü onunkine daha çok yaklaştırarak o mesafeyi kapattı.Artık dudakları sevdiğinin dudaklarında huzur bulmuştu,aralarında hiç bir mesafe kalmamıştı.Aynı anda ikisininde gözlerinden birer damla yaş aktı ve kendilerini bulmuşçasına göz yaşları dudaklarına süzülerek birbirine karıştılar.

Artık kitabın son sayfasına gelmiştiler.Birazdan son yazısını okuyup finale adım atacaklardı.Ancak adım atacakları yer öyle bir yerdiki,kendilerini bir çıkmaz sokakta bulacaklardı belkide...

_________________________________________

Selaam ballarım!Bölüm geç geldiği için kb. Ama normalde daha önceden gelecekti.Kaydettiğim halde wattpad bir şekilde bölümü sildi niyese onun için tekrar yazmak zorunda kaldım.

Okuduğunuz için teşekkürlerr bol bol yorum yapıp hikayemi oylayıp beni takip ederseniz çok seviniriim💗
Okuduğunuz için teşekkürler bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazmayı unutmayyın(:❤🩹

Kördüğüm resmi instagram hesabı:🧟‍♂️
Kordugum.wattpad0

Benim ana instagram hesabı:🧟‍♀️
foxsie_002

<KÖRDÜĞÜM>

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KördüğümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin