0.4

6.9K 408 294
                                        

bolumu duzenlemeden atiyorum, yanlışlarım varsa kusuruma bakmayın. keyifli okumalar ^^

-

Arkamdan gelen adımları umursamadan hızlıca kafeyi terk ettiğimde ne yapacağımı kestirememiştim. Kim geliyordu arkamdan, Ediz mi? O beni bekletirken iyiydi öyle değil mi? Şimdi de kendisine yeni birisini bulsun bakalım ödev için, yani onun için ödevi yapacak birisi.

Sanırım ben ödevi kendim yapayım diye böyle bişey yapmıştı, ama çok beklerdi. Onun için hiç bişey yapmayacaktım.

Ediz'in elini bileğimde hissettiğimde beni durdurdu ve bedenimin ona dönmesini sağladı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen Gizem? Nereye gidiyorsun?" dedi beni terslercesine.

Kaşlarımı çattım. "Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun Ediz? Tamı tamına bir saattir seni bekliyorum ve geldiğin anda da bir açıklama bile yapmadan arkadaşlarının yanına gidiyorsun!"

"Sana açıklama yapmak zorunda mıyım ben?" diye sordu sesi sertleşirken. "Arkadaşlarımı gördüm, selam verip yanına gelecektim işte. Azıcık daha bekleyemez miydin?"

"Ulan sözde saat 10'da performans ödevine başlayacaktık, saat on bir buçuk oldu, on bir buçuk! Bir de bana geç kalma bilmem ne diyorsun, hiç utanmıyor musun gerçekten ya?"

"Neyinden utanayım kızım? Ödevi yapmak isteyen sensin, ben istemiyorum ki. Bekle bir zahmet sende." Eli hala bileğimi tutuyorken sertçe bileğimi kendime çektim. O ise göz devirerek devam etti. "Yerini unuttun herhalde? Böyle atarlandığına göre." dedi.

Ağzım şaşkınlıkla açıldığında kalakaldım. Beni zorbalanmamla vuruyor, üstüne azarlıyordu.

"Ne saçmalıyorsun sen ya?" dedim kaşlarımı çatarak. "Okuldaki insanların bana davranış şekilleriyle bu ödevin ne alakası var Ediz? Abartma istersen, ödev için seni bir buçuk sa-"

"Asıl sen abartma," dedi ve bileğimi tutarak beni geri kafenin içine soktu. "Bu tartışmayı yapmak yerine ödeve başlasaydık yarılamış olurduk."

Sinirle soludum. "Tabi ya. Sen bir buçuk saat geç gelmeseydin de bitirmiş olurduk o zaman."

Bunun üstüne cevap vermedi ve benim az önce oturduğum masaya geçtik. Masanın üzerinde bir tane fizik kitabı ve kalemlik vardı, ne zaman koyduğunu bilmiyordum ama Ediz'in olmalıydılar.

Bende çantamdan getirdiklerimi çıkartıp masaya koydum, boşu boşuna inat etmemin manası yoktu. Çünkü akşam eve, bu ödeve başlamadan gitseydim muhtemelen uyuyamayacak, sabaha kadar araştırma yapacaktım.

"Nereden başlayacağız?" diye sordu Ediz. Ona cevap vermeden getirdiğim fasikülü çıkarttım ve hocanın bize verdiği konuyu açtım. "Buradan özet çıkaralım, daha sonra da aklımızda kalanı birbirimize anlatalım." dedim. Çünkü fizik hocası yazdıklarımızın kağıdı alıyor, aynı zamanda da konuyu tahtaya kalkıp anlatmamızı istiyordu.

"Onunla uğraşamam ben," dedi Ediz. "Anlatmayı sen yap."

"Öyle bir şey yok," dedim kaşlarımı hafifçe çatarak. "İkimiz de hocanın verdiği konunun başlıklarını anlatacağız." Yoksa eksik puan alırdık.

"Gerçekten umurumda bile değil Gizem. Sırf senin dırdırını çekmemek için buradayım. Ya şu özeti yaparız, ya da kalkıp gideceğim."

Tam ağzımı açıp cevap verecekken Efsun ve Ensar'ın masaya patavatsızca oturmasıyla susmak zorunda kaldım.

Efsun "Selam Ediz," dediğinde Ediz de aynı şekilde cevap vermişti. Efsun oturduğu sandalyeyi Ediz'in yanına koyup yanağını öptüğünde gözlerimi kaçırdım. Resmen şu an zorbamla aynı masada oturuyordum.

GİZ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin