+¹⁷

4.8K 551 1.6K
                                    

Tarih atalım~

...

"Kusursuz olduğunu söylerken yanılmıyordum, yemek yapmayı da çok iyi biliyorsun"

Banyodan yeni çıkmış olan alımlı avukat, baş havlusuyla saçlarını kurularken amerikan tipi mutfağa salondan bakıyordu. Üstünde yalnızca, şu an yemek yapan Minho'nun bol bir tişörtü ve iç çamaşırı vardı. Rahattı. Hoş bir gülümsemeyle yaptığı yemeği bırakıp kendisine dönen sevgilisine, aynı şekilde gülümsedi. Ellerini masaya yasladı ardından "O kadar çekicisin ki, sebzeler yerine ellerin arasında ben olmalıydım." Bu lafa karşılık sırtını tezgaha yaslayan kumral saçlı oğlan, kısa bir an süzdü artık bir ilişkisi olduğu avukatı. "Sen hep bu kadar istekli miydin Ji?"

"Evet öyleydim, hâlâ fark edemedin mi?"

Jisung'u dikkatle dinleyen Minho, tezgaha yerleştirdiği tabakları aldı ve birkaç adımda ulaştığı masaya nazikçe yerleştirdi. Sonra aynı siyah saçlı oğlan gibi ellerini masaya yasladı, ve öne doğru eğildi. Şimdi ikisi de birbirinin gözleri içine bakıyordu, yüzlerinde ufak gülümsemelerle "Yemeğimizi yiyelim, istediğini sana vereceğim" Siyah tutamlarını iki eliyle geriye doğru itti ve kendisini resmen reddeden adama doğru, masanın yanından ilerleyerek yaklaştı siyah saçlı oğlan. Güzel ve duru yüzü, tamamen açıkta olan bacakları ve dağılmış saçlarıyla inanılmaz görünüyordu. Kimse onu bu haliyle geri çeviremezdi. "Sana şimdi istiyorum dedim Min" Arkasına geçtiği adama sardı kollarını usul usul. Parmakları onun karnına sürterek pantolonuna doğru yol aldığındaysa, yanağını kendinden uzun olan oğlanın sırtına yasladı alımlı avukat. "Neden bana istediğimi vermiyorsun?"

"Seni tanıyorum, tek istediğin senin için delirmem."

"Tek istediğim sensin." Hafif bir cilveyle çıkan sözcükleri ardından, parmakları Minho'nun pantolonun kemerinde dolanmaya başladı. Kasılan bedenine bakılırsa, etkilemeyi başarmıştı eski rakibini. Bu onu zafer kazanmışçasına mutlu etti. "İstediğin her şeyi yapabilirsin bana" kulağına fısıldamıştı bu sözleri Han Jisung, ojeli parmakları yavaşça kumaş üstünden kumral avukatın kasıklarında daireler çizmeye başladı. "Sertleşiyorsun" dedi gülüşünü tutamadan. Ancak beklemediği bir şekilde, ellerini bileklerinden kavradı ve kendinden uzaklaştırdı Minho. Alımlı oğlan birkaç adım gerilediğindeyse, tuttuğu elleri serbest bıraktı. Ellerini kemerine indirip onu çözerken de, Jisung'a doğru döndü alaycı bir bakışla "Ne istersem yapacaksın demek, o hâlde eğil şimdi." Fakat güzel oğlanın dudaklarında sinsi bir kıvrılma meydana geldi ve hemen birkaç adım daha geriledi.

"Şakaydı, güldürmedi mi yani?"

"Şaka mıydı bu şimdi?" Diyen avukatın omzunu itmiş, ve iyice geriye kaçmıştı Jisung. Çıplak bacakları balkondan gelen havayla üşürken, aralarındaki yakınlaşmayla yavaş yavaş ısındığını hissediyordu. Bakışlarını yaramaz bir jestle Minho'nun pantolonunun fermuar kısmına çevirdi. "Hemen de etkilendin. Ben de seni dayanıklı sanardım." Kumral avukatı yeterince kızdırdığını fark eden oğlan, onun yana yatırdığı başıyla bakışlarını gözlerine taşıdı. Sonra ellerini mutfak mermerine yasladı ve şımarık bir havayla dudağını büzdü. "Şimdi ne yapacaksın biliyor musun? Daha önce kalktığında ne yapıyorsan, onu." Diyerek de devam etti dalga geçmeye. Minho'ysa, bir elini cebine koyarken bu fikri düşünüyormuş gibi durdu birkaç saniye. Devamında da yaklaştı alımlı oğlana, adım adım. "Yani diyorsun ki, eve bir kadın mı çağırmalıyım?"

"Ne dedin sen?"

"Şakaydı, güldürmedi mi seni?"

Bu sözlere bozulmuş olan Jisung, ellerini tezgahtan ayırdı ve sevimsiz bir gülümseme takındı yüzüne. "Aptal avukat. Git ve kadınını çağır sen o zaman." Onun gitmesine izin vermeden kolunu kavradı kumral oğlansa, yüzünde keyifli bir sırıtış vardı. Asla Han Jisung'la uğraşmaktan bıkmayacaktı. "Kendi silahınla vurulunca neden ağlıyorsun ki?" Başını dikleştirdi, ardından kendinden uzun olan gencin gözlerine dikti parlak kahvelerini Jisung. Bu kavgalarda altta kalan olmazdı, devam ettirdi tartışmayı. "Seni kendi silahınla vuracak olsaydım, beni arzulayan erkeklerden bahsederdim Minho. Ama yapmadım." Kumral avukatın yüzünde farklı bir ifade belirdiğindeyse, gülmemek için kendini zor tuttu. Kolunu çekip kurtarmak istedi Jisung, ancak eski rakibi buna müsaade etmedi. İkisi de çok dik başlıydı. "Kimmiş O seni arzulayan erkekler?"

Stupid Lawyer / minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin