Ege'nin ameliyathane de olduğunu öğrenmiştim.İşim erken bitmişti ve ben eve yani Ege ile birlikte yaşadığım eve doğru gidiyordum.Mutlu hissediyordum kendimden 13 yaş büyük bir adam nasıl çocuk gibi yanımda mutlu olabiliyordu.Onu gerçekten çok seviyordum kaybetmek mi asla istemiyordum...
Eve gitmeden önce kargoya uğramıştım.Yurt dışından siparişlerim gelmişti.
Eve geldiğimde Nidayi görüntülü aramıştım ve aldıklarımı göstermiştim. Daha sonra yemek yapmaya başlamıştım şu anlık en rahat Ege beyin gömleğiydi ve onunla yemek hazırladıktan sonra sofram hazırdı , yukarıya çıkıp üzerimi değiştirmiştim.Kokuma aşıktı resmen , seksin vücut bulmuş hali gibi çekici kokuyordum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İç çamaşırı giymemiştim.Gerek bulmuyordum.Ege henüz aramamıştı. Merak etmiştim mutfağa geçmiştim.Tam aramak üzereydim.
Kapı açılmıştı...
-Sevgiliiiimmm , ömrümmm koş gel çabuk
Seni çok merak ett-
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-Neredeyse 2 saattir yeni gelecek olan papatyaları bekliyordum sürpriz yapmak için aramadım.
Yaa çok çok güzeller , bayıldım da sen benim papatya sevdiğimi nerden biliyorsun?
-Düşünmem gerek ımmm
Egeee
-Nidadan yardım almış olabilirim birazcık, seni çok seviyorum güzel gözlüm.
Bende seni çok seviyorum sevgilim.
-Bugün bi şıksınız, tabi siz her zaman böylesiniz gözlerim kamaşıyor.
Sana yani bize akşam yemeği hazırladım bebeğim.
-Ben seni yer bitirirdim ama
Bebeğim ben papatyaları suya koyayım kurumasınlar.
-Sana papatya almak ne haddime , papatya tarlası alsam bile güzelliğinden dolayı solup gidecekler.İşte gönlün hoş olması için baş tacısınız.
Kendimi o kadar evimdeymişim gibi hissettim ki o kelimeleri dudaklarının arasından dökülürken içimin ne kaşar eridiğimi gözlerimin dolmuş olması ele veriyordu. Dudaklarına o kadar sert bir şekilde yapıştım ki ellerim onun ensesinikavrıyordu.
Yemek masasına geçmiştik o kadar koyu bir sohbete dalıp gülümsüyorduk ki saatin farkında bile değildik daha sonra,
Sana bir sır vereyim mi , hatta bunu da bir tek nida biliyor.
