-Nico-
Nico sabah saat 8'de kör edici güneş ışığıyla uyandı. Aptal yaz, diye düşündü. Dürüst olmak gerekirse, Nico karanlığı aydınlıktan daha çok seviyordu. Saçlarını elleriyle karıştırdı ve sürünerek banyoya gitti, muhtemelen ölememiş zombiye benziyordu.
Hızlıca kıyafetlerini çıkarıp duşa girdi, su akarken bir süre hiçbir şey yapmadan durdu. Saçlarını yıkayıp dalgaları doğal görünsün diye şekil verdi sonra çıktı ve bugün için giyindi. Nico açık renk giymeyi sevmezdi ama, bugün beyaz üstünü ve kahverengi haki bir şort giydi. Yazdı sonuçta.
Güneş gözlüklerini taktı ve dışarıda annesini Dr.Lupa ile olan ikinci seansına götürmesi için bekledi. Nico orada dururken Jacksonların bahçesinde bir şeylerin hareket ettiğini gördü, iki yeşil, iki kahverengi göz ona bakıyordu. Percy ve Kıvırcık.
Nico kendi kendine güldü ve gülümseyen Kıvırcık'a ve kızaran Percy'e döndü. Kıvırcık kalktı ve yürümeye başladı, Percy de onu takip ederek yürümeye çalıştı.
"Vay be, çok erkenci değil misiniz?"
Kıvırcık heyecanla başını salladı. "Evet, 6 da buradaydım çünkü Percy aradı ve acil durum olduğunu söyledi."
"Ah, acil durum bu mu?" Nico sırıtırken Percy kızardı.
"Öyle de diyebilirsin," dedi sırıtırken Kıvırcık, Percy daha beter kızardı.
"Şey, hala 11'de geliyor musun?" diye sordu Percy endişeyle.
Nico başını salladı ve genişçe gülümsedi. Tanrım, her gülümsemede yanakları acıyordu. "Evet, senin için de uygunsa."
"Harika! Yani şey, evet uygun," Percy tekrar gülümsemeye başladı ve Kıvırcık a baktı, güven verici şekilde bakıyordu.
Bir süre sonra Maria evden çıktı. "Ah, selam Perseus! Kıvırcık'dı değil mi? Hadi Nico, geç kalmak istemeyiz," Maria gülümsedi arabaya binerken. Nico iki gence döndü ve,
"Bu banaydı, sonra görüşürüz," dedi. Ama sonra Percy, "Bu erken saatte nereye?" diye sordu.
Nico nun dudakları aşağı büküldü ve Percy nin gözlerine baktı, "Bazı şeylerin söylenmemesi gerek, Percy," dedi. Ve arabaya girerek Dr. Lupa ya gittiler.
Şaşırtıcı derecede kısa seanstan sonra (Dr. Lupa sürekli 'Dinle Nico, eğer konuşmak istemiyorsan, seansı burada bitiririz ama diğer seansa bekliyorum'demişti) Nico eve geldiğinde 10.55 di ve 5 dakika içinde Percylere gitmesi gerekti.
Hızlıca aynaya bakarak saçlarını taradı ve ağzına nane şekeri aldı (olur da bir öpüşme meydana gelirse diye) ve yan kapıya ilerledi, onu orada Sally Blofis gülümsemeyle karşıladı.
"Nico! Selam, tatlım! Percy yukarıda, merak etmeyin Paul ile ben bir süre dışarıda olacağız, evi istediğiniz gibi kullanabilirsiniz," dedi gülümseyerek ve Nico yu içeri aldı.
"Vay canına, bu ev hiç değişmedi mi?"
Sally başını salladı. "Aslında, hayır, ama senin küçük heykelcik kartların olmadan buralar gittikçe boşalıyor," dedi Sally gülerek, Nico kızarmaya başladı. Heykelcik oyunu daima onun en sevdiği oyun olmuştu.
Sally ve Paul evden çıkarken Percy gülümseyerek merdivenlerde indi.
"Selam Nico" diye selam verdi. "Şu anda ev bize kaldı yani odamda Modern Warfare oynayabiliriz. Ama seninle bir dakika konuşabilir miyim?"
Endişeyle baktı Percy, Nico başıyla onayladı ve istenilen yere oturdu.
"Lafımı bölmeyeceğine söz verir misin?" dedi. Nico başını salladı ve Percy derin bir iç çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The One That Got Away (Pernico/Percico) |Türkçe Çeviri|
Fanfiction|DÜZENLENMEKTE| Hades'in patronu kendinden yaz için New York a gitmesini istediğinde ailesini yeni kitabının tanıtımı için götürürken, Nico ise kalbinin kırıldığı şehre gitmekte isteksizdir. Kötü olan, eski evinde kalması, yanındaki evde ise eski en...