23 yaşındaki Nico di Angelo, 25 yaşındaki Percy Jackson ın yeni evine yürüdü. Sally ve Paul a uğrayıp Percy nin yeni adresini sormuştu. Mutlu çift ile birkaç fincan çay ve sohbetin ardından sonunda erkek arkadaşının kapısının önüne geldi.
Nico derin bir nefes aldı ve nazikçe kapıyı tıklattı. Kapıyı 3 çocuk açtı. Bir kız, 7 ya da 8 yaşlarında, sarışın, kıvırcık saçlı ve keskin siyah gözleri vardı. Bir oğlan, 6 yaşlarında gece gibi siyah saçları ve fırtına gibi gri gözleri vardı. Ve küçük bir kız, 3 yaşlarında olmalıydı, parlak yeşil gözleri ve karamel gibi saçları.
"Yardım edebilir miyim?" dedi büyük olan kız kafasını eğerek. Küçük oğlan kızın elini tuttu, galiba onlar kardeşti. Bebek olan Nico ya güldü ve kollarını 'beni kucağına al' der gibi kaldırdı.
Nico sarışın kızın hizasına indi. "Evet, Percy Jackson burada mı yaşıyor?" diye sordu.
Kız suratını buruşturdu ve arkasını dönerek hole gitti, "Percy Amca! Burada seni isteyen bir çocuk var!" Tekrar Nico ya döndü, "Az sonra burada olur." Büyük siyah bir köpek Percy nin adını duyunca koşarak hole geldi. Ona adını veren deniz yeşili gözleriydi. Karakorsan.
"Joshua, Carrie! Hala Amber ın biberona ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz? Tanrım, keşke Nico burada olsaydı, çocuklarla anlaşmakta benden daha iyiydi," ve işte buradaydı, Tanrının kendisi, Percy Jackson, bebek biberonunun üzerinden mırıldanıyordu, sütün ne kadar faydalı olduğunu, çok az ya da çok fazla olmaması falan işte.
Sonra Percy ve Nico nun gözleri birleşti bu sanki dünya daha hızlı dönmeye başlamış gibiydi. Kız ve oğlan, Carrie ve Joshua, olayın dışında kalmış bebek Amber ise kenarda olanları izliyordu.
"Nico?" dedi fısıltıyla Percy elindeki biberonu düşürdü, Nico aşağı sonra yukarı baktı, Percy nin gözleri büyümüştü.
"Sana döneceğimi söylemiştim," dedi gülerek Nico ellerini saçlarında gezdirerek. Percy hızla onun yanına gitti ve dudaklarını Nico'nunkilere bastırmadan önce yüzüne baktı. Nico Percy nin dudaklarına cevap verdi, tadı turunçgil gibiydi, Percy nin öpücükleri hep böyleydi. 17 yaşında o uçaktan çıktığından beri bu anı bekliyordu.
Percy geri çekildi, soluk soluğaydı, "Seni fena özlemişim, bebeğim Nico," dedi, Nico ellerini onun göğsüne koyarken Percy Nico nun saçlarında parmaklarını gezdirdi. Nico onun tişörtünü yakaladı ve kollarını beline sardı. "Ben de," dedi mırıldanarak.
Nico tişörtü bıraktı ve 3 meraklı çocuk onlara bakarken birbirlerine bakıyorlardı. "Percy Amca, bu Nico Amca mı?" diye sordu Joshua dikkatli şekilde.
Percy aşağı dönerek çocuklara gülümsedi. "Evet, bu meşhur Nico Amca. Benimle yaşayacak, artık onu her gün göreceksiniz."
Nico nun gözleri büyüdü. "Percy, burada kalmamı istediğin konusunda ciddi mi-?
"Aması yok Nico. Fazladan yatağım var, değil mi çocuklar?" Çocuklar onaylayarak başlarını salladılar.
Percy ona döndü. "Neeks, bu Carrie ve Joshua, Annabeth ve Reyna nın çocukları. Amber ise Kıvırcık ve Ardıç ın."
Nico başını salladı, konuşmak çocukların hizasına geldi, çocuklar ona hayranlıkla bakıyordu, "Selam çocuklar, sanırım ben sizin Nico Amcanız oluyorum." Çocuklar başlarını sallayıp güldüler.
"Biliyoruz, Percy Amca hakkında bize her şeyi anlattı," diye belirtti Carrie gurur içinde.
Percy açıkca kızarmıştı. "Pekala çocuklar, hadi gidin ve içerde oynayın." Carrie ile Joshua gülerek koşmaya başladılar, Amber da onları takip etti.
Percy Nico ya döndü, nefes kesici şekilde öptü. Geri çekildi, Nico nun alnına dayanarak sakince,
"Evine hoş geldin" dedi.
xx
Kendinize iyi bakın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The One That Got Away (Pernico/Percico) |Türkçe Çeviri|
Fanfiction|DÜZENLENMEKTE| Hades'in patronu kendinden yaz için New York a gitmesini istediğinde ailesini yeni kitabının tanıtımı için götürürken, Nico ise kalbinin kırıldığı şehre gitmekte isteksizdir. Kötü olan, eski evinde kalması, yanındaki evde ise eski en...