-Nico-
Nico ön kapının hafif tıklatılmasıyla uyandı. İç çekti ve doğruldu, ağırlığını yumuşak ama sağlam bir şeyin üstüne bıraktı.
"Ha-hayatım, nefes alamıyorum." Homurdandı Percy. Nico yumuşak ama sağlam olan şeyin Percy'nin göğsü olduğunu fark etti. "Pardon, bebeğim" dedi Nico, gülerek Percy nin alnından öptü ve kalktı.
Sendeleyerek aşağı indi ve kapıyı açtı, kapıdan süzen gün ışığına karşı gözlerini ovuşturdu. "Kimsiniz?"
"Selam Nico," dedi Will Solace parlayan gülümsemesiyle.
Nico karşısındaki zafer kazanmış gibi gülümseyen uzun çocuğa gözlerini kısarak baktı. "Will?"
"Evet, bu benim adım," dedi gülerek.
"Burada ne arıyorsun?" Nico eliyle ağzını kapatarak esnedi, ve kafasını sallayarak ayılmaya çalıştı.
"Eski arkadaşa selam vermek ve arayı kapatmak istemiştim, kötü mü oldu? Öğle yemeğine falan çıkabiliriz diye düşünmüştüm," dedi sırıtarak.
Nico ellerini saçlarında gezdirdi. "Evet, olur tabii, ama erkek arka-" kapının eşiğine gelip Nico nun ayakları altında tepinen Karakorsan, Nico nun lafını böldü.
"Karakorsan, git şeyi getir... ah," Nico Percy nin ona hangi talimatları öğrettiğini bilmiyordu, daha bir gündür buradaydı. Aklına gelen ilk şeyi söyledi. "Karakorsan, babacığa git."
Yavru köpek bacakları üstünde sekti ve koşarak odadan çıktı. Nico tekrar Will e dönerek özür diler gibi bakınca Will'in kafa karışıklığını gördü.
"Kim bu babacık?" diye sordu Will.
"Benim." Percy üstünde sadece boxarlarıyla orta hole geldi. Simsiyah saçları vahşileşmişti ve deniz yeşili gözleri elektrik çakıyordu. Dudakları nefes kesen şekilde kıvrılmış sırıtıyordu ve Nico onun yanına kıvrılmak istiyordu, çünkü bu Tanrı onun erkek arkadaşıydı.
Percy kollarını Nico nun arkasından beline doladı. Omuzlarını Nico nun kafasına dayadı ve Will e baktı. "Babacığı benim."
Will afallamış gibi durdu, "S-Sen de kimsin?"
Percy tekrar sırıttı, Tanrım, kes şunu Percy! Nico ya kalp krizi geçirteceksin! "Percy Jackson, Nico di Angelo nun erkek arkadaşı. Ona dokunursan, ölürsün." Percy nin gözleri, Nico nun belindeki eli kadar sertleşmişti şu son cümlede.
"B-Ben sadece öğle yemeğine çıkmak isteyip istemediğini soracaktım!" hemen savunmaya geçti Will.
Percy nin gözleri parladı. "O zaman Nico ve benim hazırlanmamız gerek gibi görünüyor."
-
-Percy-
Percy nin adını bilmediği harika bir restorandaki yemekten sonra, üç oğlan di Angeloların evine gitmekte karar kıldı, Nico Karakorsanı beslemeye gitmişti ve Will ile Percy koltukta oturuyorlardı.
"Ee Will" diye başladı Percy. "Birisi bana, benim Nicoma çok büyük aşk beslediğini söyledi."
Will in gülümsemesi parlıyordu. "Evet, öyleydi. O harika biri, ama sanırım aşık olduğum başka birini buldum." Will in gökyüzü gibi mavi gözleri koyulaştı, koyu maviye dönmeye ve açık mavi benekler oluşmaya başladı. Ellerini sarı saçlarında gezdirdi ve koltukta Percy ye biraz daha yaklaştı.
"Ee, kim olduğunu sorabilir miyim?" diye sordu Percy, Will yaklaştıkça uzaklaşıyordu. Will sırıtıyordu; sinsi ve kabaran şehvet gibi, ve dudaklarını Percy'ninkilere bastırarak hararetli şekilde öptü.
Percy donmuştu, hareketsizdi, Will dudaklarında hareket ediyordu. Ne karşılık verebildi ne de bir şey yapabildi. Kalakalmıştı öylece.
Büyük bir kırılma sesiyle Will uzaklaştı. Percy yerdeki cam kırıklarına gözlerini kırpıştırarak baktı. Cam kırıklarının arkasındaki insan bedenine, yukarıya doğru bacaklarına, kalçasına, göğsüne ve yüzüne kadar baktı. Nico acı içindeydi, şok ifadesi Percy nin midesine kara bir suçluluk darbesi vurdu.
xx
oops..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The One That Got Away (Pernico/Percico) |Türkçe Çeviri|
Fanfic|DÜZENLENMEKTE| Hades'in patronu kendinden yaz için New York a gitmesini istediğinde ailesini yeni kitabının tanıtımı için götürürken, Nico ise kalbinin kırıldığı şehre gitmekte isteksizdir. Kötü olan, eski evinde kalması, yanındaki evde ise eski en...