Bölüm 18

969 72 22
                                    

-Percy-

Percy odaya giren gün ışığı ve leziz pankeklerin kızarmış kokusuyla uyandı.

Yerinde doğruldu, gözlerini ovuşturdu ve odaya göz gezdirdi. Nico ortalıkta yoktu, ama mutfaktan gelen İtalyan şarkısı ve tabak, çatal şakırtılarıyla mutfakta olduğunu tahmin etti.

Ayaklarını koltuktan sallandırdı ve ayağa kalktı, kapıdan çıkarak mutfağa geldi.

Percy erkek arkadaşına doğru kıvrılmak ve tatlılığı yüzünden ağlamak istedi. Nico iki kişilik kahvaltı hazırlamıştı, ve üstünde 'hayalet kral' boxerı ile üzerinde ''Bacia Il Cuoco' yazan yani anlamı 'Aşçıyı Öp' olan pembe fırfırlı önlükten başka bir şey olmayarak mutfakta kendi etrafında dönüyordü.

"L'amore conta , /Love counts

l'amore conta /Love counts
Conosci un altro modo per fregar la morte? /Do you know another way, to stich up the death
Nessuno dice mai se prima o se poi, /No one has ever said if sooner or later
E forse qualche dio non ha finito con noi. /And maybe some god has not finished with us yet

L'amore conta, /Love counts

l'amore conta /Love counts
Per quanto tiri sai, /You can pull how much as you can but you know
Che la coperta è corta, /That the blanket is short
Nessuno dice mai che sia facile /No one has ever said it's easy
E forse qualche dio non ha finito con te /And maybe some god has not finished with you yet
L'amore conta /Love counts"

Nico sözleri çok güzel söylüyordu, kelimeler dilinde hiç çaba sarf etmeden dönüyordu. Kaşığı döndürdü ve pankekleri yokladı, Percy nin en sevdiği mavi renkteydiler. Heyecandan ciyaklamak istedi.

Nico etrafında döndü ve Percy yi görünce tiz bir çığlık koydu. "N-Ne zamandır buradasın?"

Percy hemen Nico ya ulaşıp onu kollarının arasına aldı, sevgiyle dudaklarından öptü ve etrafında döndürdü. "Bunların hepsini ben uyurken mi yaptın?"

Nico utanarak başıyla onayladı, yüzü pembeleşmişti. Tanrım, bu çocuk daha ne kadar sevimli olabilirdi?

Nico, Percy nin kolları arasında kıvrandı ve uzaklaşarak yemeklerin olduğu yere gidip oturdu. Percy de peşinden giderek pankekleri yokladı, ve ağız sulandıran kokusunu içine çekti.

İç çekti Nico. "Percy, pankekleri rahat bırakıp oturur musun? Senin için tabağına bırakacağım – Perseus Jackson! Çek ellerini pankeklerin üzerinden!"

-Nico-

"Yediğim en harika pankeklerdi," hayal âlemine dalmış gibi iç çekti Percy, hafifçe gülümseyen Nico nun alnından öptü. "Teşekkür ederim, bebeğim," diye fısıldadı ve Percy nin burnundan öptü.

Nico nun telefonu kahve masasından titredi. Yanına gitti ve arayan numaraya baktı. "Bilinmeyen". Nico korkarak Percy ye baktı.

"Annen ve ya baban otel hattından arıyorlardır. Aç işte," dedi omuz silkerek. Nico telefonu açarak kulağına götürdü. "Alo?"

"Merhaba, efendim, Bay Di Angelo yla mı görüşüyorum?" Ses kadın sesiydi, ama Nico tanıyamadı.

"Ee, Nico mu Hades Di Angelo mu?"

"Nico lütfen, bayım."

"Ee kiminle konuşuyorum?" Percy gözlerini devirdi ve Nico kafasına fiske attı.

"New York Şehir Hastanesi, hakkında aranan hastanın adı Octavian Jupiter."

Nico cevap vermeden bir süre sessiz kaldı. Octavian neden hastanedeydi? "Neden hastanede acaba?" Percy kalkarak dikkat kesildi.

"Doktorun dediğine göre, birkaç haftadır B sınıfı uyuşturucu kullanmaktan. Geçtiğimiz günlerde aşırı doz almış ve otel odasında baygın şekilde bulundu, otel personeli onu buraya getirdi. Bu sabah uyandı ve sizinle konuşması gerek olduğunu söyledi, Bay Di Angelo."

Nico sessizleşti. "Teşekkür ederim, en kısa zamanda orada olacağım," diye fısıldadı ve kapattı. Telefon elinden halıya düştü.

"Nico? Hastanedeki kimmiş, bebeğim?" dedi Percy, Nico nun şaşkınlık içindeki boş gözlerine bakarak. "Octavian."

-

Nico ve Percy oda 64 e yürüdüler ve Octavian ı yatakta otururken bir kağıt kadar beyazlaşmış gördüler. Octavian gelen ikiliye bakarken gözleri sarhoş gibiydi.

"Selam." Sesi zayıf ve kısıktı. Percy yatağın diğer tarafında durdu ve Nico nun koltuğa oturmasına müsade etti. "Ne oldu sana?" diye sordu Nico.

"H-Hemşire seni bilgilendirdi, değil mi?" dedi Octavian. Nico başıyla onayladı. "Çoğunluğunu evet."

"Ee pekala, benimle ne konuşmak istedin?" diye sordu Nico.

Octavian ın bakışları indi. "Özür dilemek istedim. Uyuşturucular yüzünden ne yaptığımı bilmiyordum, sadece seni çok özledim. Senin mutlu olmanı isterken, Percyle mutlu olduğunu göremedim. Özür dilerim Nico, çok üzgünüm," dedi fısıltıyla, yüzünden yaşlar akarken.

Nico, samimice Octavian a baktı. Ona ne olduğunu biliyordu. Aynı Nico nun hayat hikayesi gibi, Octavian kendinden nefret ediyordu.

"Sorun yok."

Octavian bakışlarını kaldırıp bebeğimsi mavi gözleriyle baktı. "Ne?"

"Seni affediyorum," Nico cana yakın şekilde gülümsedi, ve Percy erkek arkadaşına gururla baktı.

"Ediyor musun?" Şok olmuştu Octavian.

"Evet, sana neler olduğunu biliyorum. Böyle bir şeyden kurtulabilmek için affedildiğini bilmen gerek," dedi Nico gülümsemeyi başararak.

"Teşekkür ederim," fısıldadı Octavian.

xx

The One That Got Away (Pernico/Percico) |Türkçe Çeviri|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin