-Nico-
Nico gece 2'de çığlık atarak uyandı. Akşamdan kalma olduğu için kafası zonkluyordu, yüzüne dokunduğunda gözyaşlarının emildiğini fark etti. Şiddetle titriyordu, battaniyeye sıkıca sarıldı. Bir hıçkırık da kabusunda gördüğü şeyi hatırlayınca geldi.
*Kabus*
24 yaşındaki Percy, 22 yaşındaki Nico nun hassas boynunu emiyordu. Nico sesli şekilde inledi ve parmaklarını Percy nin saçlarında gezdirdi.
Nico'nun yeni arabasında oturuyorlardı, mat siyah bir jeep, ona 21. doğum gününde almıştı. Percy koltukta Nico'nun kucağına oturmuş(Nico, Percy ile aynı boya gelmişti), bacaklarının arasına yerleşmişti.
Percy'nin dudakları, Nico'nun boynunda gidip geliyordu, üst taraflara doğru ilerleyince, Nico'nun alt dudağında durdu ve hararetle emmeye başladı.
Nico tekrar inledi ve Percy'nin saçlarını kavradı. Percy yavaşça daha yukarı çıktı ve dudaklarını tamamen birleştirdi, ritmik şekilde hareket ediyorlardı, büyüleyici hızda.
Nico öpücüğün içinden gülümsedi, dilini Percy'nin alt dudağı boyunca gezdirdi. Percy, Nico'nun dilini içeri almakta zorunluydu.
Percy, Nico'nun gözlerine-şehvetten hafif kapanmış gözlerine-derince baktı ve sessizce, "Seni seviyorum, Nico. Çok fazla hem de," dedi.
Nico hafifçe gülümsedi ve ağzını açarak 'ben de seni' dedi ama sanki aniden boğazına taş oturmuştu, dedikleri sessiz çıkmıştı. Tekrar denedi konuşmayı, ama kelimeler çıkmıyordu.
Percy'nin gülümsemesi düştü. "Nico? Bir şeyler söyle," dedi. Nico tekrar denedi ama önceki gibi bir şey çıkmıyordu. Panik Nico nun'göğsünü sardı.
Percy aşağı baktı, gözleri donuktu. "Gitsem iyi olacak." Nico'nun kucağından kalktı ve kapının kilidini açarak, gecenin serin havasına adım attı. Nico onu yakalayıp ona, onu sevdiğini söylemeyi denedi, camlara vuruyor ve sessiz çığlıklar atıyordu.
Yanına baktı ve kapının kilidini açtı, kendisini Percy nin arkasından sokağa fırlattı. Nico sanki boğazı sıkılıp kafasına vuruluyormuş gibi hissediyordu. Percy karşıdan karşıya geçti ve olduğu yerde durduğunda, hiçte sarhoş gibi görünmeyen bir spor araba sürücüsünü göremedi.
Tiz bir acı çığlığı Percy'nin ağzından çıktı ve arabayla çarpıştı. Yere düştü, göğsü hareket etmiyordu ve gözleri donuktu. Ölmüştü.
Nico onun yanında durdu. Bedeni hıçkırıklarla sarsıldı ve yere düştü, Percy'nin yanına. "Çok özür dilerim," dedi fısıldayarak, sesi geri gelmişti. "Ben de seni seviyorum, Percy."
*Kabus sonu*
Nico aşağı kata süzüldü, gümüşi ay ışığı camlardan akıyordu. Hala titriyor ve burnunu çekiyordu, hafifçe Percy'nin kapısını çaldı ve içeri doğru süzüldü.
"Perce?" diye fısıldadı, sesi çatlak ve gözyaşlarından kalındı. Çift kişilik yatağın üstünde dolandı ve salyalar akıtarak uyuyan Percy Jackson'ı gördü.
Hafifçe Percy'yi omuzlarından dürttü, çocuğu heyecanlandırmıştı. "Nico?" dedi Percy, sesinden uyku akıyordu. Ve lanet olsun, sesi çok seksiydi.
"Uyurken salya akıtıyorsun," dedi sessizce gülerek Nico. Percy başını salladı ve ellerini saçlarında gezindirdi, hafifçe gülümseyerek, "Söylemiştim," dedi.
"Seninle uyuyabilir miyim? Ben k-kabus gördüm de," diye sordu ürkekçe. Percy hafifçe gülümseyerek yatağın öbür tarafında üzerinde elini gezdirdi, "Gel buraya, bay sevimli şey."
Nico yorganın altına sürünürken, takma adı yüzünden baya kızardı. Percy gülümsedi ve kollarını Nico'nun beline doladı, onu kendine çekerek göğüslerini birleştirdi.
Nico'nun küçük kolları, hafifçe Percy'nin göğsüne dolandı, okyanus kokusunu içine çekti. 'O yaşıyor, o iyi,' diye güvence verdi kendi kendine. Percy, Nico'nun alnından öptü ve, "İyi uykular, Nico," diye mırıldandı.
"Teşekkürler," diye fısıldadı Nico. 'Merak ediyorum, eğer onu öpseydim ne olurdu...' diye düşündü Nico, yanakları daha da kızardı. Kalbi göğsüne vuruyordu. 'Hayır, yapamam.' Kafasını yanlara salladı, gözlerini kapattı, kendini Percy'nin kucağında erimeye bıraktı ve yavaşça uykuya daldı, her şey birden bire oldu.
*Sabah*
Nico pencereden sızan gün ışığıyla uyandı. Kalktı ve homurdanarak gerildi.
Nerede uyuduğunu hatırladı, dün gece burada olan Percy'ye baktı, ama o yoktu.
Nico kalkarak giyindi ve merdivenlerden indi, dünkü kabusa dair bütün anıları zihninden uzaklaştırmaya çalıştı. Aşağı kata ve oturma odasına göz gezdirdi, ama Percy burada da yoktu.
"Percy?" diye çağırdı. Cevap gelmedi. Mutfağa baktı; boştu. "Percy?" tekrar denedi, sesinde panik seziliyordu. Mutfak penceresinden bahçeye baktı. Kimsecikler yoktu. " Percy!" diye bağırdı telaşla. Neredeydi?
Oturma odasına koştu ve telefonunu kontrol ederek Percy mesaj var mı diye baktı, ama yine, hiç bir şey yoktu. Percy nereye kaybolmuştu? Panik Nico'nun içini daha çok kapladı. Kaçırılmış olabilir miydi? Neredeydi bu yosun suratlı?
Tekrar mutfağa yürüdü. Başı dönüyor ve siyah ışık huzmeleri görüşü etrafında dans ediyordu, boğazı sıkıştı. Hayır, olamaz! Şu anda panik atak geçiremezdi! Percy'nin iyi olduğundan emin olması gerekti!
Nico'nun görüşü gözyaşları ve daha çok siyah noktalarla daha çok bulanıklaştı. Göğsünü kavradı ve akciğerlerine daha çok hava çekmeye odaklandı, ama işe yaramıyordu. Gördüğünüz üzere, Nico'nun, onu depresyona götürecek anksiyete ile çok kötü sorunları vardı.
Nico başıyla sürekli saati kontrol ediyordu. Belli belirsiz açılıp kapanan kapının sesini duydu. Nico deli gibi nefes almaya çalıştı ve yüzündeki gözyaşlarını sil- dur, kapı mı açılmıştı?
"P-Percy!" diye çığlık attı.
"Bu benim adım, fazla kullanma onun yerine- AMAN TANRIM!"
Nico arkasında bir insanın belirdiğini ve zonklayan başı o kişinin dizleri arasındayken kucağına çekildiğini hissetti.
"Nico, benim için nefes al, tamam mı? Benim için nefes almayı dene, lanet olsun, sadece bir anlığına mavi şekerlemeler için şeker dükkanına uğradım." Nico'nun göğsü, solunum yolu rahatlamaya başladıkça ağır ağır inip kalktı. Bu kesinlikle Percy'di. Buradaydı. Burada güvendeydi.
"P-Percy!" diye mırıldandı, kafası acı içinde zonkluyordu.
"Ben buradayım, bebeğim," dedi Percy, nazikçe. Bir anlığına Nico ile dudaklarını birleştirdi. "Buradayım."
xx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The One That Got Away (Pernico/Percico) |Türkçe Çeviri|
Fanfiction|DÜZENLENMEKTE| Hades'in patronu kendinden yaz için New York a gitmesini istediğinde ailesini yeni kitabının tanıtımı için götürürken, Nico ise kalbinin kırıldığı şehre gitmekte isteksizdir. Kötü olan, eski evinde kalması, yanındaki evde ise eski en...