-Nico-
6 saatlik sıkıcı okuldan sonra, Nico sonunda eve gidebildi. Yaz geliyordu yani haftalarca gitmesine gerek yoktu! Bugün Rachel onu Octavian'a bırakacaktı çünkü o salak telefonunu vermeyi unutmuştu.
"Hadi Neeks. Bütün gün seni bekleyemem." Parmaklarıyla çabuk olmasını söyler gibi oynattı, Nico gözlerini devirip Volvo ya bindi.
"Octagon un evine mi?" dedi Rachel arabayı otoparktan çıkartırken.
"Tanrım, sen de mi? İlk Leo aptal bir isim taktı ve sonra popüler oldu. Adı Octavian." dedi pencereden dışarı bakarken.
"Sen ne dersen, Neeks" dedi Rachel göz kırparak. Rahat ve sessizlik içinde radyoyu dinleyerek yola devam ettiler. Rachel arabayı Octavian ın evinin önünde durdurdu ama orada alışılmadık bir gri Mercedes vardı.
Arabaya bakarak, "Octavian ın arabasının gümüş olduğunu sanıyordum?" dedi Rachel.
"Öyle zaten." Midesinde sanki bir çukur açılmış gibiydi, hiç iyi değil. Octavian ın evinde biri mi vardı? Nico arabadan çıkmaya yeltenirken Rachel onu kolundan yakaladı.
"Ben dışarıda olacağım Neeks. Eğer bazı şeyler kötü giderse bana gideriz, diğerlerini arar, dondurma yer ve kilo alıp Supernatural izleriz. Tamam mı?" Nico gülümsedi ve başını sallayarak arabadan çıktı
Octavian ın evine doğru yürüdü ve kapıyı çaldı. Kapı açılır durumdaydı kilitli değildi. Tuhaf. İçeriye doğru ilerledi, ses yoktu. Kulakları bir süre sonra iniltiler ve gülüşmeler duydu. Nico etrafına bakındı ve gördükleri karşısında çığlık attı.
Octavian koltukta, Nico nun koltuğunda (evet, kendi koltuğu olduğunu iddia ediyordu) bir başka adamlaydı. Birbirlerinin suratlarını emiyorlardı. Octavian eliyle adamın saçlarını okşuyor, diğer elide göğsünde hareket ediyordu. Diğer adam onu delice öpüyordu. Octavian nefessiz bir şekilde geri çekildi.
"6. ayımız kutlu olsun." dedi adam. Nico nun başı dönmeye ve dengesi kaybolmaya başladı.
Nico öfkeden köpürüp odaya daldı ve Octavian ın gözleri büyüdü. "Nico şeyden sonra konuşabilir miyiz acaba-"
Nico bağırmaya başladı, "SENİ HİLEKAR PİSLİK! BUNU NASIL YAPABİLDİN SENİ ORUSPU ÇOCUĞU! 9 AYDIR BİRLİKTEYDİK VE SEN KENDİNİ BİR BAŞKA ADAMA MI VURDURUYORSUN!"
Diğer adamın gözleri doldu ve, "Octavian bu doğru mu?" diye sordu, dudakları titriyordu. Muhtemelen Nico'dan bir kaç ay büyüktü.
"Hayır, Dakota. Doğru değil. Nico, çık burdan." dedi Octavian. Nico nun gözleri hepsini alev alev yakabilirmiş gibiydi. Nico'nun düşünceleri birbirine girmişken orada uzanan şerefs- adı Dakota olan adam ayağa kalktı.
Adam kollarını çaprazladı, "Madem onu tanımıyorsun, adını nasıl biliyorsun?" dedi, Nico da adamın yaptığının aynısını yaptı.
"B-ben, ee, şey" Octavian ensesini ovuşturmaya başladı. Dakota Nico ya döndü, gözleri hala buz gibiydi.
"Dostum, özür dilerim. Octavian bana hiç senden bahsetmemişti. Diğer adam olduğumu bilmiyordum." diyerek özür diledi.
Nico başını salladı. "Sorun değil. Senin hatan yok, onun suçu." diye tısladı.
"Gitsem iyi olacak. Ayrıldık Octavian. Beni yalnız bırak. Tekrardan özür dilerim dostum." Nico'ya üzgünce gülümsedi ve odayı terk etti.
Nico hala öfkeden deliriyordu ve Octavian ezilmiş görünüyordu.
Octavian yalvarırcasına, "Nico, biraz konu-" dedi.
"Konuşacak bir şey yok. Beni 6 aydır aldatıyordun, Octavian. 6 ay. Bunun ne kadar acıttığı hakkında sik kadar fikrin yok. Daha öncede aldatıldım ama senin farklı olduğunu düşünüyordum, sanırım yanılmışım. Beni yalnız bırak ve sakın bir daha arama."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The One That Got Away (Pernico/Percico) |Türkçe Çeviri|
Fanfic|DÜZENLENMEKTE| Hades'in patronu kendinden yaz için New York a gitmesini istediğinde ailesini yeni kitabının tanıtımı için götürürken, Nico ise kalbinin kırıldığı şehre gitmekte isteksizdir. Kötü olan, eski evinde kalması, yanındaki evde ise eski en...