Vuslat 4

1K 67 3
                                    


"Ki sol kaburgamın altında bir evin var, hep ait olduğun."

Ertesi gün kapının çalınmasıyla uyandım, Ferit yoktu gitmişti.

"Gel."

Gelen dicleydi. Dicle bizim odamızdan, benim ihtiyaçlarımdan sorumlu yardımcımdı.

"Seyran hanım ailenin uçaktan inmiş birkaç saate burada olurlar onlar için hazırlatmamızı istediğiniz özel bişey var mı?"

"Hayır Dicle teşekkür ederim."

"Peki efendim çıkıyorum o zaman ben."

"Dur Ferit, Feriti gördün mü?"

"Maalesef Seyran hanım sabah çok erken çıktı galiba."

Derin bir of çekmiştim.

"Tamam anneme, ablama birkaç bişey alacağım. Söyler misin arabayı hazırlasınlar."

"Peki efendim."

***

Merdivenleri teker teker inerken İfakat hanımla karşılaşmıştım. Yalının şuanki hanımı oydu. Gülgün annem pek yalı hanımı olacak bir kadın değildi, sevmezdi böyle şeyleri.

"Nereye bakalım gelin hanım?"

"Annemlere birkaç bişey alacağım İfakat hanım bir sorun mu var?"

"Evet var bir yere gitmeden önce bir sorulur, icazet alınır geldiğin yerde öğretmediler galiba?"

Ya sabır! Çattık sabah sabah.

"Geldiğim yerde insanlar eşlerinden izin alır ifakat hanım bende eşimden aldım şimdi müsaadenizle gidiyorum bişey lazımsa size ona da bakayım?"

"İstemez."

Bu kadının yalı sevdasını anlamıyordum. İstiyordu ki uçan sinek bile ondan nereye konacağına dair izin alsın. Saatler birbirini kovalamıştı. Avmde o kadar vakit geçirmiştim ki saatin kaç olduğunun bile farkında değildim. Yanıma gelen korumayla saati farketmiştim.

"Seyran hanım Ferit bey aramış açmamışsınız aileniz gelmiş sizi bekliyormuş."

Telefonu elime aldığımda 10 cevapsız arama 5 tane mesaj vardı

1 yeni mesaj;
F'den;
-Nerdesin Allah aşkına? Arıyorum açmıyorsun da.
-Yengeme de Feritin haberi var demişsin haberim yok.
-O yanındakine de söyle yeni iş bulsun kendine.
-Allah aşkına seyran babanlar geldi.
-Aferin baban sinir küpü şu an.

Babam sinir küpümüydü. Korkuda sendelemiştim.

"Lütfen hemen eve gidelim."

***

Kapıdan içeri girdiğimde merakla beni bekleyen gözlerle karşılaşmıştım ama ilk konuşan babamdı.

"Sana İstanbul'a gidince atanı unutma demiştim ama sen hemen İstanbullu olmuşsun seyran hanım taaa nerelerden geliyoruz ama kızımız evde yok."

"Baba ben.."

Üzerimdeki ceketin eteklerini sıkıyordum. Başımın döndüğünü hissediyordum. Gerisi karanlıktı.

***

Gözlerimi açtığımda herkes başımdaydı.
Alnımı okşayarak konuşmaya başlamıştı Ferit.

"Seyran, güzelim."

Sesi beni rahatlatmıştı.

"Ah güzel kızım uyandın sonunda eee tabi atanı sinirli görünce korktun bayıldın bi an korkma kızım korkma."

Sinirle ayağa kalkmıştı Ferit.

"Bir daha benim karımı korkutacak bir cümle ağzınızdan çıkarsa sonuçlarına siz katlanırsınız kazım bey. Şimdi herkes dışarı çıksın, Seyran biraz dinlensin. Aşagıya söyleyin aperitif bişeyler hazırlayıp getirsinler."

Herkes usulca dışarı çıkmıştı.

"Teşekkür ederim."

"Neden?"

"Babama karşı beni savunduğun için."

"Seyran sen bir Korhansın. Seninle konuşurken herkes iki kere düşünecek."

"Bana kızgın mısın hala?"

"Seni sana kızgın olamayacak kadar çok seviyorum maalesef."

"Nasıl oldu yani nasıl sevdin? Nasıl anladın?"

Yatakta dikleşmiştim o da yatağın köşesine oturmuştu.

"1 yıl önce bir iş yemeği için gelmiştim Antep'e. Buradan dedeme baklava götürmek içinde Vakkas ustanın dükkanında görmüştüm seni, orada tutuldum sana. Gecem gündüzüm sen oldun. Öyle cafcaflı bir hikayesi yok yani. Gördüm aşık oldum."

Demişti tüm açık yürekliliğiyle. Bu halleri çok samimi geliyordu.

"Ben bilmiyorum sevmek ne demek. Sevilmek, birinin gözünün bebeği olmak, üzerine titrediği kişi olmak çok uzak bana. Beni babam sevmemiş Ferit biri beni niye sevsin."

Ellerimi tuttu.

"Ben seni gördüğüm gün aşık oldum Seyran. Gözlerinin içindeki o masumluğa aşık oldum. Ben senin sadece kocan değilim ki. Sadece kocan olmak istemiyorum, baban olmak istiyorum, abin olmak istiyorum, kardeşin, annen. Biri bitse başka biri için sev beni istiyorum. Her gün başka daha çok sev istiyorum. Zor mu?"

"Değil mi? Ben sevmeyi bilmiyorum Ferit. Senin o istediğin aşkı ben sana veremem ki. Boşuna zaman kaybetme benimle."

"Yapma işte böyle zor mu denemen, tamam Ferit deyip gardını indirmen. Çok mu şey istiyorum güzelim sadece bana şans ver."

"Bilmiyorum Ferit. Özür dilerim seni arafta bıraktığım için."

"Bir yıldır sana nasıl yandığımı görseydin, ah görebilseydin. Ama tamam ne diyeyim. Bende senin gözünde sevilmeyecek, şans verilmeyecek biriyim demek ki. Sağlık olsun. Buna da eyvallah."

***

Zaman hızlıca akıp gidiyordu. Annemler geldikleri gibi İstanbul'daki evlerine geçmişlerdi. Arada ablamla konuşuyordum herşey yolundaydı ama Ferit'le bizim aramızda hiçbir şey yolunda değildi. Akşam geç saatte geliyor hiç konuşmadan yatıyor sabahta erkende işe gidiyordu. Onunla konuşmayı özlemiştim. Kendime itiraf etmesi ne kadar zor olsa da özlemiştim. Akşam onun gelmesini bekliyordum. Kapıdan içeri girdiğinde beni uyanık görmeyi beklemiyordu çünkü saat 2 yi geçiyordu.

"Ferit"

Cevap vermeden bana döndü, ne var dermiş gibi bakıyordu.

"Konuşsana Ferit, sesini özledim."

Anlamayarak bana baktı, ona birkaç adım daha yaklaştım.

"Sagır mısın adam sesini özledim diyorum."

"Benim sesimi mi?"

"Yok babamın."

Deyip gülmüştüm.

"Allah aşkına Seyran dalga geçme benimle 1 haftadır zaten çok zor bi geceye hazırlanıyorum birde senin gel gitlerinle uğraşamayacağım. Sen demedin mi olmaz diye al işte rahat bıraktım bende seni."

Sesi öyle kırgın çıkmıştı ki kalbim acımıştı. Aramızdaki tüm mesafeyi kapatıp ellerimi yanakların götürmüştüm. Ona dokunmamla şaşkın ördek yavrusuna dönmüştü.

"Ben bize bir şans vermek istiyorum Ferit."



Merhabaaa, yazmayı seviyorum müsait oldukça yazıyorum umarım sıkılmıyorsunuzdur. Bir de gidişat nasıl sizce? Biraz yorum yaparsınız çok mutlu olurum. Neler olsa neler olmasa mesela hızlılar mı yavaşlar vb şeyler :) iyi okumalar :)

VuslatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin