8. Bölüm

2 1 1
                                    


Keyifli okumalar.

Birce -ana karakter-
Kıvılcım -Birce'nin ikizi-
Ediz -4 elementlerden biri olan ateş e hükmetiyor-
Yiğit -elektrik gücüne sahip, bu yüzden kimseye kendini dokundurtmuyor, annesi hariç-
Özgür Abi -zamanı durdurabiliyor, geçmişe, geleceğe gidebiliyor-
Gizem -iyileştirme gücü var-
Ayça -büyü yaparak birinin zihnine girip istediğini yapıyor, özgür abinin kuzeni-
Pars -Ayça'nın sevgilisi, büyüyle istediği kişinin bedenine giriyor-
Sinan - iksir, büyü yaparak aileyi koruyor-
Pınar -sinan'ın sevgilisi, geleceği görüyor-
Karan -düşünceleri okuyor-

.

Şişik karnım okşarken oturduğum sallanan sandalyemle camdan dışarıyı izliyordum. Parkelerden gelen ayak sesleriyle gülümseyerek başımı arkaya çevirdim. Yiğit koşarak yanıma geliyordu. Gelmesine yakın düşmesiyle güldüm. Oğlum hemen ayaklanıp yanıma geldi. Elinde ki peluş bebeği bana uzattı.

"Anne pazardan kardeşime hediye aldım!" Dedi. Hormonlarım tavan yapmasıyla gözlerim doldu. Oyuncak bebeği elime alıp oğlumun kafasını öptüm.

"Teşekkür ederim canım." Gülümsemesiyle kalbim sımsıcak oldu. Koşarak yanımdan uzaklaşmasıyla iç çektim. Tekrar önüme döndüğüm de gözlerim yavru kuşa takıldı. Annesine sesleniyordu. Islanmış, titriyordu. Gözyaşlarım tam düşecekken anne kuş hemen çocuğunun yanına geldi. Yavru kuşun titremesi geçti. Annesine sokulmasıyla kendine gelmişti.

Saçımdan öpülmemle başımı yukarıya çevirdim. Ediz'e gülümsememle dudağımdan öptü. O an da kapının şiddetli bir şekilde vurulmasıyla Ediz kafasını geriye çekti. Ben ayaklanınca oturmamı işaret etti. Otursam da kimin geldiğini merak etmiştim. Ediz kapıya doğru giderken ayağa kalktım. Kapının açılma sesiyle hışırtı sesleri duydum.

Gürültü kopmasıyla hızla Yiğit'in odasına gittim. Odaya girmemle oyuncaklarıyla oynadığını gördüm. Kapıyı arkamdan kitledim. Yanına geldiğim de oyuncaklarıyla oynamayı bırakmıştı. Şişik karnımdan dolayı eğilemedim. Saçını okşayıp alnından öptüm. Koltuğa oturmamla oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi. Kucağıma alıp bacağıma oturtturdum. Başını göğsüme yasladı. Gürültü susmayınca Yiğit'in etiklenmemesi için bir hikaye mırıldandım.

"Masal adında bir kız varmış. Kız çok enerjik bir kızmış. Öyle enerjikmiş ki gittiği yerlere hep bir olay çıkartıyormuş. Kız bir süre sonra ne yaptığının farkına varmış. Kendisi yüzünden ailesi parçalanıyormuş. Bu yüzden bir gece ansızın evden gitmeye karar vermiş. Yanına hiçbir şey almadan çıkmış. Çünkü biliyormuş ki, eğer yanına ailesini hatırlacak herhangi bir eşya alırsa eve dönebilirmiş. Akşamlar ve sabahlar hızlı geçmiş. Kız bir sürü insanlarla tanışmış. Kimisini sevmiş, kimisini sevmemiş." Yiğit'in ilgiyle beni izlediğini fark ettim.

"Bir gün kız büyük bir yara almış. Kendini bir ağaca bağlamış. Çünkü onu kovalayan kötü adamlar varmış. Orada uyurken gözünü açtığında bir evde uyanmış. Çok şaşırmış Masal. Bir dal da uyanacağını düşünmüş. Odaya baktığında ise kötü adamların onu yakalamadığını fark etmiş. Aşağıya inince iki kızla tanışmış. İki kız birbirlerinden farklıymış. İsimleri Kiraz ile Nane imiş. İkisiyle konuşurken arkalarında duran bir genç dikkatini çekmiş. Aynı senin gibi masmavi gözleri varmış gencin." Masmavi gözlerinin parıldadığını gördüm.

"İsmi Nisan'mış." Kaşlarını çattı.

"Nisan diye erkek ismi mi olur anne?" Dedi. Tepkisine güldüm.

"Bu bir hikaye oğlum." Saçlarını okşadım. Gürültü dinince Ediz'i oyuncaklarının yanına bıraktım. Geri döneceğimi söyleyip yanaklarından öptüm. Odadan çıkarken etrafıma bakındım. Etraf dağılmıştı. Salona girmemle Ediz'in üstü başının kanla kaplı olduğunu gördüm. Gözlerim sonuna kadar açılmasıyla ellerimi ağzıma koydum.

"Ediz!" Yanına gelmemle yüzünün de yaralarla ve kanla kaplı olduğunu gördüm. Karnıma ağrı saplanınca büküldüm. Ediz oturmama yardımcı oldu.

"Sakın! Sakın kalkayım deme!" İşaret parmağını bana doğru salladı. İtiraz etmeyip oturdum. Sakinleşmek için nefesi burnumdan alıp ağzımdan veriyordum. Biraz da olsa rahatlamıştım. Kapının açılmasıyla içeriye Gizem ile Pınar girdi. Pınar bana doğru gelirken Gizem yaralı olan Ediz'in yanına gitti. Ediz'in oturmasıyla Gizem ellerini açıp büyülü sözleri söyledi. Ediz'in yaraları iyileşirken gözlerimi ondan çekmiyordum. Ediz de aynı şekilde bana bakıyordu.

"Size kaç defa dedim di mi?!" Pars'ın sinirli sesini duydum. Salona girmesiyle sakinleşmeye çalıştı.

"Size çok yaklaştılar!" Ediz'e doğru döndü.

"Ya sen burada olmasaydın? Ya Asude'ye bir şey yapsalardı?!" Pars'ın sakinleşmesini bekledik. Arkadaşlarına ve ailesine zarar geldiğinde bambaşka birisi oluyordu.

"İtiraz yok bizim eve geliyorsunuz! Herkes orada daha güvende olursunuz. Eve koruma büyüsü yaparız." Arkasını dönüp Yiğit'in odasına girdi. Orada bir süre durduktan sonra odadan Yiğit'in çantaları ve Yiğit'le çıktı. Yiğit'in yüzü Pars'ın göğsünde olduğundan dolayı bizi göremiyordu.

"Yiğit'i hemen götürüyorum. Siz de hemen geliyorsunuz!"

Ediz'in yaraları iyileştikten sonra eşyalarımızı hızla toparladık. Tekrardan eve dönmemizle kendimi güvende hissettim. Odaya yerleşirken Yiğit'e arada bakıyordum. Oğlum uyuyordu ve güvendeydi. Onun yanına uzanmamla uyku bastırdı. Gözlerimi kapatıp karnımı okşadım. Az kaldı bebeğim... az kaldı yanımıza geleceksin... bizi çok bekletme annecim... kızım...

Daha bebeğin cinsiyetini bilmiyorduk ama ben kız olduğunu hissediyordum. Büyü yardımıyla cinsiyetini öğrenebilirdik ama yapmadık. Büyünün çocuğumuza bir şey yapar korkusu vardı. Büyü yapanlara güvenemiyorduk. Kapının açılmasıyla sessizce kapanması bir oldu. Ayak sesleri yatağın kenarına kadar devam etti. Ediz de Yiğit'in yanına yatınca elini şişik karnıma dokunan elimin üstüne koydu. Gözlerimi açmamla göz göze geldik.

"Çok hareket ediyor mu?" Elimize tekme yememizle güldük. Bugün de hareket ediyordu bebeğimiz. Yiğit'e hamileyken hiç böyle bir şey yaşamamıştık.

"İsmini düşündün mü?" Dedi. Başımı iki yana salladım.

"Yiğit'in ismini ben koydum. Doğacak bebeğimizin ismini sen koy." Gülümseyip başını salladım. Aklına gelen bir isim var mı diye sorduğumda başını salladı.

"Roman." Fısıldamasıyla bir tekme daha hissettik. Gözlerimle göbeğime baktım.

"Kendisinden söz ettiğimizi anlamış." Gülme seslerimize uyanan Yiğit'le iç çektim. Uyuması için sırtını okşadım. Tekrar uyumasıyla rahatladım. Bu aralar hiç uyumuyordu. Uyumaması beni çok huzursuz ediyordu. Ediz bana bu durumun normal olduğunu, küçükken kendisinin de uyumadığını söylese de içim de ki tedirginlik geçip gitmiyordu. Ben Yiğit'in yaşındayken her yerde uyurdum. Takma ismim 'Uyuyan Güzel' olmuştu.

"Çocuklarımızı koruyabilecek miyiz?" Ağzımdan istemsizce çıkan soruyla şaşırdım. Ediz iç çekti.

"Ben yaşadığım müddetçe kimse size zarar veremeyecek. Merak etme ölmeye niyetim yok. Hep sizin yanınıza olacağım." Dedi. Elini, elimin üstünden çekip yanağıma koydu. Yanağımı okşadı.

"Size zarar vereni doğduğuna pişman ederim."

GÜÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin