1

431 27 2
                                    

31 Aralık 1520. Serin bir kış günü Hürrem hatun, karnındaki bebeği ve yakın arkadaşı Gülnihal'in kucağında uyumakta olan henüz bir yaşındaki Şehzadesi Mehmed ile divanda oturuyordu. Bebeğine ninni söylüyordu.

Hürrem: Oy lu lu li luli

Birden elini gelen keskin acı üzerine karnına koydu. Oturduğu yer ıslanmış, suyu gelmişti. Artık dokuz ayı geçiyordu ki hala doğurmamıştı. Acı ile bağırdı. Gülnihal Mehmed'i hemen beşiğine yatırıp Hürrem in yanına koştu.

Gülnihal: Hürrem, doğum başlıyor! Gel uzan yatağa ben de hekim kadın'ı çağırayım.

Hürrem'i yatağına yatırıp hekim kadın ve Nigar kalfayı çağırmaya gitti Gülnihal. Nilüfer hatun da hemen sıcak su, bez ayarlamaya başladı.

Kısa sürede odaya hekim ve kalfa gelince Hürrem heyecanını bastıramadı ve iyice bağırmaya başladı. Hekim kadın Hürrem i hemen doğum pozisyonuna getirip altını açtı. Bebeğin kafası görünmüştü bile. Hürrem acı içinde bağırıyordu. Tüm kemiklerinin kırıldığını hissediyordu zavallı hatun.

Hürrem: Oğlum! Oğlum geliyor, Şehzadem geliyor!

Nigar: He gelecek hatun, hele bir sağlıklı doğur da zira kızı oğlanı meçhuldür.

Hürrem: Oğlan olacak! Şehzadem olacak, ben kız doğurmam!

Hürrem yarım Türkçesi ve acıklı sesi ile bağırıyordu. En sonunda bebeğin kafası ardından tüm vücudu çıktı. Hekim kadın hemen göbek bağını kesip bebeği sardı.

Nigar: Maşallah Hürrem hatun, aslan parçası doğurdun.

Hürrem keyif ile bir kahkaha patlattı. Bebeğini kucağına alır almaz bir acı daha hissetti. Öyle ki içi yanıyor, bir şey içini kemiriyordu. Hekim kadın tekrar baktığında bir tane daha bebeğin kafasını gördü.

Hekim: Hay maşallah, bir tane daha var. İt hatun it.

Hürrem şaşkınlık ve acı ile bebeği itmeye başladı lakin bu bebek bir türlü gelmiyordu. Çığlıkları odayı doldurmuştu ve artık boğazını hissetmiyordu. Bebek de istifini bozmamakta kararlıydı.

Hürrem: Olmuyor! Gelmiyor!

Nigar: Gelecek Hürrem orada kalacak hali yok ya.

Hürrem: İstemiyor!

Hürrem tam iki saat boyunca bebeği itmişti. Bu sıralarda Valide sultan da odaya girmişti ve doğumu endişeli bir şekilde izliyordu. Doğan şehzadeyi de kucağında tutuyordu. En sonunda hekim elleri ile kafayı tutup çekti ve bebek dolanan kordondan ayrıldı. Tümüyle dışarı çıkarttı onu. Hürrem ise bebek çıkar çıkmaz acıdan bayılmıştı. Hekim hemen göbek bağını kesip bebeği muayene etti. Bir hastalık söz konusu değildi. Bebek uzun süre doğmadığından oldukça gelişmiş, bir eksiği kalmamıştı. Hatta fazlası vardı, saçları normal bir bebek saçından gür idi.

Bebeği sardılar ardından Valide sultana verdiler. Hürrem de ayılmıştı.

Hürrem: Oğlum... Şehzadem...

Valide: Korkma Hürrem, bak evlatların burada.

İkinci doğan bebeği Hürrem e verdiler. Hürrem sanki tüm acı kaybolmuşçasına evladını kucağına sevinçle aldı.

Hürrem: Şehzadem, küçük erkeğim benim.

Nigar hemen lafa atladı.

Nigar: Müjdeler olsun Hürrem hatun, nur topu gibi bir kız doğurdun.

Hürrem hızla başını Nigar a çevirdi. Afallamıştı "kız" sözcüğünü duyunca.

Hürrem: Ne demek kız?

Yıldız Çiçeği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin