15.Bölüm:Her Şeyi Unutmak

79 11 7
                                    

Zaman bulamadığım için bölüm denk gelmedi paralel bir şekilde ama bekletmek istemedim bölüm açısından. Yani bu bölümdeki olaylara henüz Uyanan Öfke'nin yayınlanmış bölümlerinde gelinmemiş olacak.

Yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayınız.

Instagram:reminduagain.


Hiçbir şeyi sorgulamazdım. Neden diye sormazdım. Dert etmez, hayatıma ve mutlu olmaya bakardım.

Ömrüm boyunca böyleydi de son bir buçuk aydır öyle bir sorgulama yapıyordum ki kendi kendime bir mahkeme kurmuş, herkesi suçlu çıkartmıştım. Sonra o mahkeme beni de suçlamıştı. Bunu ise kaldıramamıştım.

Günler geçmişti. Arkın iki gün boyunca eve gelmemişti ve meraktan da ölsem kimseye hiçbir şey soramamış, onu da arayamamıştım. İki günün sonunda geldiğinde ise bir yerinde bir morluk göreceğim diye ödüm kopmuştu.

Ona Ira'da dövüşmeye devam ederse beni bir daha göremeyeceğini söylemiştim zamanında. Ama sonra ona seni sevmek beni mahvediyor da demiştim. Bütün bunlar arasında belki de zaten bir daha görmeyeceğini düşünerek kendini Ira'ya atmış olabilirdi.

Yoktu ama. Hiçbir morluk yoktu. Hiçbir kızarıklık bile yoktu. Banyoda gizlice baktığım kirli sepetindeki kazağına sinmiş koca bir alkol kokusu hariç hiçbir şey yoktu.

Sormamıştım. Neredeydin, iki gün beni nasıl yalnız bıraktın dememiştim. O da bana hiçbir şey söylememişti. Eve geldiğinden beri beş gün geçmişti ve konuşmamıştık. Tek bir kelime bile çıkmamıştı ağzımdan. Garip olan onun da hiç konuşmamış olmasıydı. Acıkmadın mı Lara, yemek ye Lara bile dememişti. Beni görmezden gelmiyordu. Bana bakıyordu. Görüyordum. Ağzından çıkamayan her şeyi gözleriyle bana uzun uzun bakarken anlatıyordu. Diklenmiyordum, bana bakmasını kesmesini söylemiyordum. Hiçbir şey demiyordum, o da demiyordu.

Ama öyle bir bakıyordu ki keşke bir şeyler deseydi.

Yirmi sekiz aralık gününde ise birden çalan telefonuyla sesini günler sonra duyacağımın hevesiyle nefes bile almadan baktım ona. Mutfak masasındaydık. O bir şeyler yiyordu, benim yediklerim bitmiş kahvemi içiyordum sigarayla.

Telefonunun ekranına baktı birkaç saniye. Sonra eline aldı.

"Söyle."

Derin bir nefes aldım.

"Tamam."

İki kelime etmişti sadece. Sonra kapattı telefonu. Bana baktı.

"Duha Talya'yı İstanbul'a getiriyor, burada kalacaklar güvenli başka bir yer olmadığı için. Hiçbir şey hatırlamadığını göz önünde bulundurarak davranmanı özellikle istedi."

Benimle konuşuyordu.

"Tamam. Ne zaman geleceklermiş?"

"İstanbul'dalarmış. Birkaç işi halledip geleceklermiş. Adresi atacağım şimdi."

"Tamam." dedim hızlıca. Kafasını salladı ve bıraktı telefonu. Masaya koyup tekrar yemeğini yemeye devam etti.

"Dolunay'dan hiç haber var mı?" dedim birden. Konuşmasını duymayı istediğimdendi. Ama merak da ediyordum ve Pusat'a sormak imkansızdı. Ona bunu sürekli sorup kötülük yapmaya çalışıyor gibi davranamıyordum. Hassas bir konuydu. O bebeği ne kadar istediklerini bilmiyordum ama istediklerini biliyordum çünkü Dolunay'ın ağzından bir kere bile aldırmak gibi bir cümle çıkmamıştı.

DURGUN DUYGULARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin