Aradan bir hafta geçti. Toge'nin lanetli konuşması yüzünden buraya saldıramayan, zamanında buradaki 11 çocuğa kol kanat germiş teşkilat eve büyük bir ordu yolladı. Kardeşleri Yuji'nin öldüğünü ve Sukuna'nın dirilemeyeceğini söylese bile saldırıyı bırakmadılar. Getirdikleri helikopterler, tanklar ve bir sürü askerin sonucunda Choso hayatını kaybetti. 11 Çocuk yine azalmıştı. Sadece beş kişiye düşmüşlerdi. Saldırı sırasında bile Megumi odasından çıkmadı.
Sasuke odasına her gün tavuk ve çeşitli hayvan etleri getirmeye devam etti. Megumi yatakta uzun bir süre açlıktan bayılsa bile yemekleri sadece tartaklayıp bir kaç lokma yemekle yetindi. Sasuke yine de yemekleri getirmeye devam etti.
Kardeşlerinin konuşmalarını duyuyordu. Suguru ve Satoru şehre inip bir tohum dükkanı soymuştu. Elbette hepsi işleri kanunlara uygun halletmek isterdi ama hiç paraları yoktu. Daha önce paraya hiç ihtiyaçları bile olmamıştı. Tohumlar ile evin bahçesine minik bir tarla kurdular. Henüz ürün alamamışlardı ama Suguru çok yakın zamanda öğünlerine sebze de ekleneceğini savunuyordu.
Bir çok kez Megumi hakkında konuşmuşlardı ama hepsi de onu kendi haline bırakmaya karar vermişlerdi. Eninde sonunda kendisine gelip bu yası da atlatacağını düşünüyorlardı.
Megumi'nin bu derin yastan çıkması altı ayı geçik süre sürdü. Bu sürede Sasuke'nin getirdiği yemeklerine sebzeler de eklenmişti. Suguru artık dana gibi büyük hayvanlar da yaratabiliyordu. Ahıra benzer yaptıkları bir kulübede de inekleri ve tavukları kalıyordu. Kendi kendilerine yumurta ve süt üretebiliyorlardı. Eve iki kere daha saldırı olmuştu ve Megumi sadece gölge hayvanlarını yollamakla yetinmişti. Odasından çıkmayı yine reddetmişti.
Odasını bok götürüyordu. Tüm vücudu tembelleşmişti. Bir sürü de kas kaybetmiş olmalıydı. Belki dengede düzgün bile yürüyemezdi. Çokça da kilo kaybetmişti. Ama hiç umurunda değildi. Odasında izleniyormuş gibi hissediyordu. Bu da umurunda değildi.
Ama en sonunda dayanamadı. Kalktı, duşa girdi ve temizlendi. Odasındaki aynada gördüğü manzara korkunçtu. Saçları omuzlarını geçmişti. Yüzü çökmüş, göz altları şişmiş ve morarmıştı. Çok fazla kilo kaybetmişti, büyük ihtimalle 70 kilo civarından 50 kiloya düşmüş olmalıydı. Vücudunu keselerken kolları acıyordu. Çoktan yok olmuş, vücudunda Yuji'den kalan son izi bile düzgünce keselemişti.
Duştan çıktığında havlusunu kafasına atarak bir kaç kere kafasını kuruladı. Dişlerini fırçaladı ve çekmeceleri karıştırarak bulduğu bir makasla saçlarını kısalttı. Biraz fazla ve yamuk kesmişti ama idare ederdi. Daha önce hiç uzun saç kullanmamıştı. Eğer aktif hareket edecekse uzun saç kullanamazdı.
Üstüne rastgele bir tişört ve eşofman giyerek odasının kapısını araladı. Cidden... Altı ay boyunca odasından dışarı bir adım bile atmamıştı. Odalarının olduğu koridor ne ara bu kadar çiçeklerle dolmuştu?
Merdivenleri yenilemişlerdi ve artık daha sağlam gözüküyordu. Kendisini hala yorgun hissettiğinden bir eli ile korkuluklara tutunup tek tek adım atarak aşağı kata indi. Televizyonda bir film açıktı. Bir koltukta sarılan Naruto ve Sasuke çifti, diğer koltukta ise kucak kucağa oturan Satoru ve Suguru vardı. Doğru, artık sadece beş kişi kalmışlardı.
Ama adım seslerini, hatta duş sesini duyan arkadaşları televizyondan tüm odaklarını çekmiş ve aşağı inen Megumi'ye hayretle karışık bir sevinçle bakıyordu. İlk ayağa kalkan Megumi'nin en yakın arkadaşlarından Sasuke oldu. Bir kaç hızlı adımla kendisinden biraz kısa ve çokça zayıf arkadaşına sarıldı.
Onun arkasından Satoru, Suguru ve Naruto da kalktı. Hepsi birden tek kelime bile etmeden Megumi'ye sarıldılar. Megumi hayatta kalan kardeşlerine sarılırken ağlamaya başladı. Yuji neden burada değildi ki?
![](https://img.wattpad.com/cover/360382003-288-k360505.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prophecy /İtaFushi-SukuFushi
FanfictionTarihin tozlanmış sayfalarında uzun uğraşlar sonucu bulunabilecek, kelimenin tam anlamı ile tarihe karışmış ama zamanında tarihe yön vermiş bir kişilik vardı. Ryoumen Sukuna. Lanetlerin Kralı mühürlendikten sonra Japonya'nın lanetler devri bitmiş, J...