1

354 23 56
                                    


"Megumi, yakala!" siyah saçlı çocuk ona fırlatılan uzun tahta sopayı havada yakaladı ve elinin etrafında çevirdi. Yeşil gözleri karşısındaki albino arkadaşını incelerken sopasını parmakları arasında döndürüyordu.

"Sana antreman yapmaktan bıktığımı söyledim, Satoru!" Dedi tıslarcasına, ama arkadaşı elindeki sopayla üstüne koştuğunda kendini savunmak dışında bir şey yapamadı.

"Ama beni çalıştırmak zorundasın!" Albino'nun tuttuğu sopa arkadaşının ayaklarına yöneldiğinde Megumi bir insan için imkansız bir mesafeye zıpladı ve arkadaşının kafasına nişan aldı. Satoru eğilerek darbeden kaçarken yere inmekte olan arkadaşının göğsüne sopasını savurmuştu.

Megumi yere inmeden geriye takla atarak iki dizinin üstüne indi ve sopasını yere fırlatarak pes etti. "Dört saat!" Dedi kendini geri bırakıp yere otururken.

"Niye beş olmasın?" Arkadaşı Satoru oyuncu bir şekilde sordu.

Megumi kendini tahta zemine atarak soluklandı. Dört saattir antreman yapıyorlardı çünkü Satoru'nun kafasını taktığı şey söylemesi çok kolay, ama aynı zamanda da yapması çok zor bir şeydi.

En güçlü olmak.

Megumi neden güçlü olmaları gerektiğini bilmiyordu bile. Aniden bir sokak arasında çırılçıplak bir bebekken bilincini kazandığından beri eğitim alıyordu. Megumi bunu zorunluluk olarak görürken arkadaşı Satoru bundan oldukça fazla keyif alıyordu.

Burada tam on bir çocuktular. Megumi, Satoru, Suguru, Nobara, Yuji, Naruto, Sasuke, Toge, Yuta, Choso ve Maki.

Hepsini buraya geldikleri zamandan beri eğitiyorlardı. Elbette on altı yaşlarına kadar. Dört yıldır başlarında kimse olmadan, bir emir gelene kadar kendi kendilerine yaşıyorlardı ama düzenli ders çalışmaları ve antremanlarına devam ediyorlardı. Mesela ileri derece dövüş ve dil dersleri, temel matematik, fen bilimleri ve bitki bilimleri tekrarı, silah uzmanlığı, tarih, coğrafya, mitolojiler...

Megumi hiç okula gitmemişti ama kitaplardan öğrendiği kadarıyla aynı bir okul gibiydi. Evet, hiç okula gitmemiş ve nadiren insanlar arasına karışmıştı. Bunun elbette bir nedeni vardı.

Çünkü Megumi ve arkadaşları özeldi.

Megumi gölgeleri kontrol edebiliyordu. Gölgelerinden hayvanlar oluşturabilir ve onları defalarca kullanabilirdi.

Satoru altı göz adını verdiği bir teknikle gözünden hiçbir şey kaçırmaz, savaş anında bir saniyede yaptığınız hareketi bir yılda yapmışsınız gibi hızlı tepki verebilirdi.

Suguru hayvanları kontrol edebiliyordu. Hayvanlarla konuşmak da gücünün büyük bir artısıydı elbette. Ama onları konuşarak ikna etmesine gerek kalmıyordu, emirlerine uymaya zorlayabiliyordu. Hayvanın gücü arttıkça Suguru'nun uğraşı da artıyordu.

Nobara maddeleri hareket ettirebiliyordu. Elbette maddenin boyutu arttıkça daha çok çabalaması gerekiyordu ve bu büyük bir eksiydi. Bu yüzden yanında her zaman minik ama keskin iğneler taşır ve düşmanlara fırlatırdı.

Yuji'nin inanılamayacak kadar büyük bir gücü vardı. Elinin tek bir hareketi ile çıkan rüzgarda bir gökdeleni yerinden sökebilirdi. Yumruğunu yere vurduğunda deprem yaratabilirdi. Asla yorulmaz ve asla güçsüz düşmezdi.

Naruto'nun en büyük gücü duygularıydı. Genelde diğer duyguları pek gücünü etkilemezdi. Ama sinirlendiğinde tüm özellikleri insan seviyesinin epey üstüne çıkardı ve fiziksel güç yarışında sinirinin seviyesine göre Yuji'yi bile yenebilirdi.

Sasuke'nin gücü gözleriyle zihninize istediğiniz görüntüyü göstermekti. Sizi yıllarca süren bir hayal alemine kapatabilirdi ama sizin dünyanızda bir saliseden az vakit geçmiş olurdu.

Prophecy /İtaFushi-SukuFushiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin