4

212 19 21
                                    


Megumi ve Yuji'yi derin uykularından uyandıran kişi Naruto oldu. "Nanami geldi." Dedi kapılarını tıklattıktan sonra.

İkisi de gözlerini aralayıp birbirlerine baktılar. Megumi kafasını yerleştirdiği göğüsten kaldırdı ve Yuji'nin alnına bir öpücük kondurdu. "Her şey iyi olacak." Diye fısıldadı.

Yuji bir kaç saniye gözlerini yumdu ve kendini yataktan zorlukla kaldırdı. Megumi bunun yorgunluktan olmadığını biliyordu. Kendisi de yorgun değildi. Yuji'nin bıraktığı izlerin hafif kızarıklıkları kalmıştı ve kendini yeni bir güne hazır hissediyordu ama o günün bu gün olmasını hiç istemiyordu.

Yataktan kalkıp dün akşam etrafa saçtıkları kıyafetleri Megumi'nin kirli sepetine attılar ve yeni kıyafetlerini üstlerine giydiler. Megumi'nin odasında da Yuji'nin kıyafetleri olduğu gibi Yuji'nin odasında da Megumi'nin kıyafetleri vardı bu yüzden hiç zorluk yaşamadılar.

Megumi tuvalete girdiğinde Yuji banyoya girerek yüzünü yıkadı ve Megumi'nin banyosundaki kendi diş fırçasını kullanarak dişlerini fırçaladı. Sonra yerleri değiştiler ve Yuji tuvalete girerken Megumi dişlerini fırçaladı.

Birbirlerine son bir öpücük vererek el ele odadan çıktılar ve hızlı adımlarla iki kat inerek salona ulaştılar. Herkes koltuklarda oturuyordu ve birbirlerinden ayrılarak onlar da koltuğa oturdular. Nanami ve arkasında on tane eli silahlı asker ise ayakta duruyordu. Nanami buradayken onlar hem güvenlikten hem de işleyişten sorumlulardı ve çocukların hepsi bu suratlara aşina büyümüştü.

"Hepiniz toplandınız mı?" Diye sordu Nanami, dört yıldır görmediği çocuklara bakarak. On altı yıl boyunca onlarla burada ilgilenen kişi kendisiydi. Bu görevin başındaki insan da kendisiydi. İçten içe bu çocukların hepsini seviyor ve onlarla gurur duyuyordu ama bunu dışarı yansıtmayacak kadar da profesyoneldi.

Cevap gelmediğinde karşısında oturan çocuklarda göz gezdirdi. "Pekala, öncelikle bu rüyayı baştan anlatır mısınız? Choso?" Dedi her daim bu aileyi bir arada tutan yegane kişiye dönerek.

"Orman ve evler yanıyordu. Ağaçlar kökünden kesilmişti. Ama... Yıkılmak gibi değildi. Hepsi kasıtlı olarak ikiye bölünmüştü. Her yer ateşler içindeydi." Dedi Choso, en kısa özetini anlatarak.

Arkadaki askerlerden bir tanesi Nanami'nin eline bir defter tutuşturduğunda sarışın adam deftere bir kaç kelime yazarak not aldı. "Hepiniz aynı rüyayı aynı anda mı gördünüz?"

Çocuklar kafalarını sallayarak onayladılar. Nanami tekrar not aldı. "Anlatmadığınız başka bir şey var mı? Bu tüm dünyayı ilgilendiriyor, çocuklar. Söylemediğiniz tek bir kelime milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine sebep olabilir."

Yuji bakışları Nanami'den çekip yere sabitlediğinde Megumi onun yerine konuştu. "Bu kadar." Dedi kesin bir şekilde.

İşin ucunda milyonların hayatı vardı. Ama bu odadaki on bir çocuğun hayatı için, özellikle de Yuji'nin hayatı için milyonların hayatını feda ederdi. Bu odadaki herkesin aynı şeyi yapacağını bildiğinden hepsi adına tereddütsüz konuşabilmişti.

"Yıllardır kehanetle örtüşüyorsunuz, çocuklar. Ama kehanet rüyanızın bu kadarla kalmadığını söylüyor." Nanami defteri kapattı ve elindeki tükenmez kalemi defterin kalın kapağına vurarak bir ritim tutturdu.

"Kehanet mi?" Demişti Maki, olaylarla hiç alakası olmamasına rağmen. Kehanet onun için geçerli değildi bile ama beraber büyüdüğü diğer on çocuk için önemli olan şey onun için de önemliydi.

"Pekala, galiba zamanı geldi." Nanami derin bir nefes alarak anlatmaya başladı. "Bin yıl önce, kimin söylediği belli olmayan bir kehanet ortaya atıldı. Ama bu kehanet o kadar güçlüydü ki, kehanetin aktarıldığı insanlar bunu asla unutamadı. Diğer insanlara da anlatmak için dayanılmaz bir istek duydu. Bu iki unsur sayesinde kehanet günümüze kadar geldi. Maalesef bir süre sonra sadece tarih kitaplarında anlatılan bir kehanete dönüştü ve insandan insana değil kitaptan insana aktarıldığı için bu iki unsur da kayboldu. Kehanet bir efsaneye dönüştü."

Prophecy /İtaFushi-SukuFushiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin