Sabah erkenden kalkmış, kahvaltımızı yapmış ve babamları evde bırakarak bulunduğumuz yeri Minho ve Seungmin'e gezdirmek için dışarı çıkmıştık. Jisung gece çok geç saatlerde eve döndüğü için hala uyuyordu. Birkaç kez uyandırmaya çalışsam da uyanmamak için mızmızlandığından onu boşvermiştim.Dün jisungun geç saatlerde eve geldiğini öğrenen Seungmin'in bozuk morali biraz daha bozulmuştu ve resmen somurtarak yanımızda yürüyordu.
Oturduğumuz büyük sitenin içinde Minhoyla el ele tutuşmuş ona küçükken sürekli oynadığım parkı ve Jisungla babamlardan gizli saklandığımız yerleri anlata anlata yürüyorduk. Minho can kulağıyla söylediklerimi dinliyor, küçükken ne kadar tatlı olduğuma dair kendi çıkarımları eşliğinde kıkırdıyordu.
" Peri çocuk, ağaç eve ne zaman gideceğiz?" Minho sabırsızlıkla elimi çekiştirdiğinde gülümseyerek bakışlarımı ona çevirdim.
" ağaç evimiz sitelerin çok dışında, sitelerin çok ilerisindeki ormanın hemen girişinde. Zaten uzun zamandır uğramıyoruz harabeye dönmüştür."
Minho dudak büzdü. " ama ağaç evler çok güzeldir, neden bakımsız bıraktınız ki" birden ellerini omuzlarıma koyarak beni kendine çevirdi. " düzeltelim o zaman olmaz mı?"
" beni bundan ayrı tutun, tatilimde sadece dinlenmek istiyorum" Seungmin yorgun bir sesle mırıldandığında kaşlarım çatıldı.
" neyin var, hasta falan mısın?" Elimde alnına bastırıp ateşi olup olmadığına baktığımda gayet iyiydi.
" bir şeyim yok. Sadece keyfim yok gibi sizede engel olmak istemiyorum. Ağaç eve gelmek istemiyorum"
Bize üzgünce bakan Minhoya döndüm.
" gezilecek yerleri bitirelim sonra seungmini eve bırakır öyle gideriz. Hem dediğim gibi harabe ve düzeltmek istiyorsak birkaç eşyaya ihtiyacımız olacak" Minho hevesle başını salladı.Büyük sitenin içindeki basketbol sahasının önünden geçerken tanıdık yüzlerle duraksadım.
" hey! Çilli civciv" sahanın içinde basketbol oynarken nefes nefese ve ter içinde kalmış bir şekilde bana yaklaşan jisungun yakın arkadaşlarına gülümsedim.
" merhaba" yanımıza gelen bedenlerle Seungminin gözleri kısılmıştı. Bedenler arasındaki birisi ona tanıdık gelmişti büyük ihtimalle. Jisungun arkadaşları jiwoo hyung, kardeşi yejun ve anaokulundan beri tanıdığımız ryujin ve yeji vardı.
Hepsiyle gülümseyerek selamlaşmış, yanımdakilere gözleri dönünce de Minho ve seungmini tanıtmıştım. Minhonun sevgilim olduğuna şaşırmış ve iyi dileklerle bizi kutlamışlardı. Tüm bunlar yaşanırken kollarını koynunda bağlamış Seungmin ise sohbete dahil olmadan uzaktan bizi dinliyordu.
" çok yakışıyorsunuz" yeji bir kez daha Minhoyla iç içe geçmiş parmaklarımıza bakarak iltifatta bulunduğunda teşekkür ettik.
" çilli civcivimiz buldu birini de huysuz civcivimiz hala nerede akşam orada geceyi yaşıyor" ryunjinin gülerek söyledikleriyle Seungminin kaşları olabilecekmiş gibi daha da çatıldı.
" o huysuz hyunguma aşık, Hyungum bir evet dese-" yejunun söylediklerini jiwoo hyung kesmişti.
" kes gevezeliği yejun"
" iyi de bunu kendisi paylaşmış sır değil ki" yejun masumca mırıldandığında jiwoo ona kötü bakışlar attı.
" artık gitsek mi?" Seungminin bıkkın sesiyle jiwoo, karşılaştığımızdan beri Seungminin üstünde olan bakışlarını yine ona dikti.
" jisungun arkadaşları bizimde arkadaşımız sayılır, sizi iyi konuk etmek istiyoruz. Akşam bizim mekana geçelim mi? Jisung da gelecekti" tabi benim ikizim gelmez olur muydu. Kimseyi istemediği bir şeye zorlamamak için Minho ve seungmine dönerek kararı onlara bıraktım.