Ertesi sabah kahvaltıdan sonra minhoyu evde bırakarak seungmin ve jisungu da yanıma aldım. yolda mesajları göstermiş ve buluşmaya gideceğimden bahsetmiştim. İkiside çok şaşırsalarda sonradan sinirlenmişler minhoyla aramızı bozmak için kendilerinin kullanıldıklarını söyleyerek üzülmüşlerdi." felix, sen hissetmiştin" jisungun söylediklerine kafamı sallayıp omuz silktim.
" oyunculuğu iyiydi şüphelenmeme rağmen bir ara ben bile düşündüm acaba haksızlık mı ediyorum diye"
" bir de vicdanımıza oynadı. Belki söyledikleri gerçek bile değildi" seungmin kafenin uzağında gizlenmiş olduğumuz arabanın arkasından kafenin içine bakarken hayıflandı.
Hyunbinin içeriye girmesini bekliyorduk zaten buluşma saatine on dakika kalmıştı birazdan burada olurdu.
Kafamda minhoyu mesajlarıyla taciz edip sevgilimi sinsice sevdiği ve aramıza sızdığı canlandıkça yumruklarımı sıkıyordum. Benim bebeğimi nasıl sevip bizi ayırmaya çalışırdı? minhonun gözü benden başkasını görmezdi bunu bilmesi gerekirdi. Minho zamanında onunla konuşup bir şeyler paylaştıysa da hepsi benim sayemdeydi, üniversitenin kafesinde ilk tanıştıklarında minho onunla iletişimi bırak göz göze bile gelmekten çekinmişti. Bu sonradan gerçekleşen iletişiminin sebebini umarım başka şeylere yormamıştı çünkü minho bensiz yaşayamazdı benim de onsuz yaşayamayacağım gibi.
Kafenin içine giren hyunbinle dişlerimi sıktım ve kafeye doğru yavaş ve sert adımlarla ilerledim. " dediğim gibi uzakta olun ben tek başıma karşısına çıkmak istiyorum"
Kafenin içinde hyunbini arayarak ilerlediğimde en köşede oturduğu sandalyede yayılmış bir şekilde oturduğunu gördüm ve hyunbine ilerledim. Masanın başına vardığımda anca varlığımı farkedip kafasını kaldırdığında kaşları çatıldı ve kolundaki saate baktı.
" felix, erken gelmişsin"
Karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum.
" acil dedin geldim işte"Yerinde dikleşip oturuşunu düzeltti ve bakışlarını kapıya çevirdi " birazdan beni buraya buluşmaya çağıran biri gelecek. Sen çok iyi birisisin felix. Kimse senin değerini bilmiyor"
Elini ellerimin üstüne atmaya çalıştığında ellerimi geri çektim ve kahkaha attım kaşları çatıldı.
" minho buraya gelmeyecek hyunbin. Çünkü iki mesajdaki kişi de bendim. Amacın ne bilmiyorum ama buraya seni uyarmaya geldim. Minho benim için çok önemli, onu seviyor olman bu şekilde taciz edeceğin anlamına gelmez. Uzak dur ondan yoksa yapacaklarımdan hiç çekinmem"Bu sefer kahkaha atan kişi o olduğunda benim kaşlarım çatıldı.
" felix.. beni bir tek sen anlarsın sanmıştım ama çok yanlış anlamışsın"" uzak dur sevgilimden, arkadaşlarımdan herkesten" sinirle dişlerimi sıktım.
" peki ya senden?" Elini saçlarıma attığında kaşlarımı çattım ve elini ittirdim.
" ne saçmalıyorsun, seni gebertirim"
" minho umurumda değil diyorum, onun sahip olduğu sen umurumdasın. Onun ruhuna dokundun mutlu ettin. Mutlu olmak benim de hakkım değil mi? ben sana annemi kaybettiğimi söyledim ama sen bunu hiç umursamadın. Minhodan ne farkım var? ben de hastayım ve senin iyileştirmen için gözlerinin içine bakıyordum ama sen hiç baktığım yöne bakmadın. Neden beni de sevmedin ve sevginle iyileştirmedin? İstediğim tek şey minhoya verdiğin sevginin birazıydı. Hayata tutunmam için bir parça sevgi çok mu?" Söylediklerinin hangisine şok olacağımı bilememiştim.
" sen hastasın!" Gözleri dolu dolu bakarken dediklerimle yanaklarından yaşlar boşalmaya başladı.
" evet çok hastayım lütfen beni de iyileştir" ayaklarıma kapanarak yalvardığında şaşkınlıkla bize bakan ikiliye döndüm.