" baba, randevunuz saat kaçta?" Jisungun sorusuyla ağzına salatalık atan hyunjin babam ağzındakileri hızlı hızlı çiğnedi." saat dokuzda, gelecek misin?"
" hayır, siz babamla gidin"
Hyunjin ve Chan babam birbirine baktı ve kafalarını olumsuz bir şekilde salladılar.
" ben bugün işe gideceğim, izin alamadım" Chan babam üzüntüyle baktığında, hevesle konuya ben dahil oldum.
" ben gelmek istiyorum, gelebilir miyim?" Sorumla yanımda oturan Minho aynı benim gibi heyecanla "ben de gelmek istiyorum" dediğinde babalarım gülümseyerek bizi onayladılar.
Hyunjin babam, kahvaltı masasında ruhsuz gibi tabağını didikleyen seungmine döndü. " sen de gelmek ister misin?"
" teşekkür ederim siz gidin, ben Minhonun anlata anlata bitiremediği ağaç eve gitmeyi düşünüyorum. Kitap getirmiştim okumak için en iyi yer olur"
Hepimiz kafalarımızı salladığımızda Chan babam " Jisung seni bıraksın uzak orası" dedi.
Jisung ve Seungmin masaya oturduklarından beri ilk defa birbirlerine bakıp hemen gözlerini kaçırdılar.
" ben giderim merak etmeyin, onunda kendi planı vardır" Seungminin imalı konuşmasıyla Jisung sırıtarak omuz silkti.
" planım yok"
" hayret doğrusu sen plansız olmazdın. Çok sevdiğin arkadaşların(!) bekler seni"
Aralarındaki gerilimi farkeden babamlar bize döndüğünde omuz silktik.
" bir sorun mu var çocuklar?" Chan babamın gergin sorusuyla Seungmin ve jisungun birbirine kitlenen bakışları babama döndü.
" sorun falan yok sadece Seungmin, arkadaşlarımla buluşacağımı düşünerek incelikte bulunmak istedi sanırım" Jisung sinir bozucu şekilde yapmacık olan gülümsemesiyle seungmine döndü.
" merak etme seni bırakırım"" merak etmiyorum, o sırıtmanı yüzünden sil yoksa" elindeki çatalı yüzüne tuttu.
" hey! Hey! Yeter ne bu alıp veremediğiniz bilmiyorum ama bunu çözün. Evde kavga gürültü istemiyorum. İkinizi de evden atarım, görürsünüz" hyunjin babam son noktayı koyup masadan kalktığında seungsung ikilisi kafalarını eğmiş halı desenlerini izliyorlardı.
Minhoyla hazırlanıp doktor kontrolü için Chan babamın arabasına binmiştik. Babamlar önde biz arkada sessiz geçen yolculuğun ardından Chan babam bizi hastaneye bırakmış oradan da işe gitmişti.
Doktorun babamı çağırmasını beklerken Minhoyla diğer bebek bekleyen karnı kocaman olmuş kişilere bakıp heyecanla ne kadar güzel oldukları ile ilgili yorumlar yapıyorduk.
" Bang hyunjin" hemşirenin babamın ismini çağırmasıyla babam " benim" diyerek doğruldu. Biz de Minhoyla peşinden odaya girdik.
" hoş geldiniz, Bang hyunjin?"
" benim, merhaba"
" en son bir ay önce bir kez gelmişsiniz kontrole"
" evet, ikiz çocuktan sonra tecrübe oldu. O zamanlar her hafta iki kez geliyordum sürekli acaba bir sıkıntı mı var diye. Geçen geldiğimde de size söylemiştim ayda bir gelebilirsiniz demiştiniz ona göre randevu vermiştiniz" hyunjin babamın nefessiz konuşmasına doktor bey gülümsedi.
" ah evet hatırladım sizi eşinizle gelmiştiniz, göremiyorum onu" gözünü ben ve minhoda gezdirdi.
" o meşgul o yüzden oğluşlarımla geldim"