" baba jisunga bir şey söyle" avazım çıktığı kadar bağırırken bir yandan da dağılmış kıyafetleri topluyordum.
" ne oldu?" Chan babam elindeki ısırdığı elmasıyla yatağımın ucuna oturdu.
Elimde tuttuğum pantolonu güzelce katladım.
" sen değil hyunjin babamı çağırdım" bana gözlerini devirip elindeki elmasını yemeğe devam etti.
Odanın içindeki umursamaz jisunga yine gözlerim kayınca çığlık attım ve hızla üstüne atladım. Biz birbirimizle dalaşırken kavga sırasında gözümün takıldığı Chan babam, dirseğini yatağa yaslamış elmasıyla bizi izliyordu.
" ne oluyor burada!?" Hyunjin babamın sesiyle hemen birbirimizden ayrıldık.
Jisung omuzuma vurarak büzdüğü dudaklarıyla babama yaklaştı. Babam elini hemen havaya kaldırdı.
" yılışıklığı kes, neyi paylaşamıyorsunuz?"
" babacım Jisung bu karmaşada bana yardım edeceğine her yeri dağıtmış. Şimdi de yardım etmiyor" jisungdan daha iyi bir performans gösterdiğimi düşündüğüm bir suratla babama mızmızlandım.
Elleri belinde, çatık kaşlarla bizi izliyordu.
" kaç yaşındasınız hala kavga ediyorsunuz"
Hyunjin babam, Chan babamdan daha otoriterdi. Chan babamdan hiç korkmaz hatta yaramazlıkları onunla beraber yapardık. Yaptığımız yaramazlıkları da babamın üstüne yıkarak Jisungla beraber paçamızı sıyırdığımız çok olmuştu.
" Jisung neden kardeşine yardım etmiyorsun? Bu ikinizin sorumluluğu" elleri belinde çatık kaşlarla kızıyorken çok korkutucuydu. Normalde bize kıyamazdı ama konu birbirimize zarar vermek olunca, bu ince çizgisi oluyordu.
Kafasını eğmiş jisunga gülümsedim. Bunu fazlasıyla haketmişti. Babamın korkutucu bakışları bana dönünce yutkundum.
" ve sen küçük bey, kardeşini düzgünce uyarmayı bilmiyor musun? Kaç defa kavga etmeyin diyeceğim size?" Ben de kafamı eğdim.
Odadaki sessizlikten dolayı Chan babamın elma çiğneyiş sesleri katır kutur gelince elleri belindeki babam bu sefer ona döndü.
" tüm bu olaylar olunca sen ne yapıyordun?"
Babamın yüzündeki umursamaz ifade silinip yerinde dikleşti. Babam diye demiyorum kendisi tam bir beyciydi.
" bizi izliyordu"
" bizi izliyordu"
Jisungla aynı anda onu ispiyonlayınca bize kötü bakışlarını attı. Bizim evdeki işleyiş, konudan sıyrılmak için Chan babamı öne sürmekti.
Hyunjin babam, Chan babamdaki korkutucu bakışlarını çekip bize döndü.
" siz iki civciv hemen eşyalarınızı beraber el birliğiyle toparlıyorsunuz ve çıkmadan yemeğe yetişiyorsunuz"
Kafamızı sallayıp katlı kıyafetleri ayırarak valizlere yerleştirme görevine döndük.
" Chan hemen geliyorsun" kollarını göğsünde bağlayarak odamızdan çıktığında Chan babamda hızla peşinden çıktı.
" Chan mutfak" jisungun sesini incelterek dalga geçmesiyle sanki az önce kedi köpek gibi dalaşan biz değilmişiz gibi gülüşmeye başladık.
Babamların ilişkisi çok güzel ve özeldi. Onların bu aşk dolu evliliklerinin meyveleri olduğumuz için çok şanslıydık. Sevmeye ve sevilmeye daima doymuş, iki kalbin birbirini karşılıksız ve koşulsuz sevebileceğini canlı örneğiyle görmüştük.
Jisungla şehir dışında aynı üniversitede aynı bölümü kazanmış, orada tuttuğumuz eve taşınmak için toparlanıyorduk. Havalar birden soğuduğu için kış mevsimine geçmiş gibiydik o yüzden kaldırdığımız kışlıkları da çıkarıp valizlere diziyorduk. Birkaç hafta öncesinden evin temizliği ve mobilyalarını tamamlamıştık geriye sadece kıyafetlerimiz kalmıştı.
