❗️Tetikleyici unsur❗️Flashback
(Tanrısal bakış açısı)
Minho 9, Seungmin 8 yaşında
Küçük Minho, anne ve babasıyla oturduğu müstakil iki katlı, sarı renkli kocaman bahçeli bir evde oturuyordu. Ailesi çok zengin olmasa da iki ebeveyni de çalıştığı için geçimlerini sağlayabiliyor mutlu mesut yaşıyorlardı.
Tabi bu mutlu mesut kısmı sadece annesi ve babasına aitti. Anne ve babası ev geçindirmek için sürekli çalıştıkları için bebekliğinden beri küçük Minho'yu bakıcısıyla bırakıyor, onun gün gün gözlerinin önünde eridiğinden bir haber küçük bebeklerinin mutluluğu ve hiçbir şeyden eksik olmaması adına harıl harıl çalışıyorlardı.
Her ebeveyn gibi onlarında eksikleri vardı ama onlar bundan çok habersizlerdi. Küçük minho, her şeye rağmen yaşadıkları için ailesini suçlamıyor sadece öğrenmemeleri ve ondan tiksinmemeleri veya bunun için onu suçlayıp kızmamaları için her şeyi içine atıyordu. Bakıcısı ona birine anlatırsa artık kimsenin onu sevmeyeceğini ve ondan iğreneceklerini söylemişti çünkü küçük Minho artık temiz değildi. Küçük Minho da bakıcısının söylediklerine inanıyor, büyüdükçe içine kapanıyordu.
Lee'lerin evinde ufak bir telaş hakimdi. Bay Lee'nin kız kardeşi ve ailesi akşam yemeğine davetli oldukları için işten birkaç saat erken izin almış bayan Lee ve bakıcı akşam yemeklerini hazırlıyorlardı.
Küçük Minho ise çatı katındaki kolilerin arasında yaptığı küçük sığınağında öğretmeni bayan choi'nin bu hafta ödev verdiği masal kitabını okuyor, heyecanla kitaptaki küçük resimleri inceliyor ve kitabın kapağındaki periye gözleri ışıldayarak bakıyordu.
Okuduğu kitap onu bu iğrenç mazili evden çıkarmış huzurlu peri dünyasına sürüklemişti. Küçük Minho okuduğu sayfalardaki küçük cinlere kahkahalar atıyor, kendi kendine ben oradaki prens olsaydım neler yapardım diye gözlerini kapatarak düşünüyordu.
"Minho! Baban geldi!" Annesinin aşağıdan bağırmasıyla dudaklarını büzerek kitabının kapağını kapattı ve koşarak babasını karşılamaya gitti. Koştura koştura annesinin uyarılarını umursamadan koltukta oturmuş babasının göbeğine atladığında babası neşeyle oğlunu göbeğinin üstüne oturtup yanaklarına öpücükler kondurdu.
" tüm gün ne yaptı bakalım benim yakışıklı oğlum" babası ara ara bu tür sorularla oğlunun yanında olamamanın verdiği huzursuzluğu kapatmaya ve oğluyla geçiremediği vakitleri bu şekilde telafi etmeye çalışıyordu.
"tüm gün kulemde zaman geçirdim ve Seungminin gelmesini bekledim babişim"
babası oyuncu bir tavırla dudağını büktü.
" beni beklemiyor muydun?"Küçük Minho babasının yanaklarına ellerini atarak göbeğinin üstüne biraz daha yayıldı. " babiş sen her gün geliyorsun zaten, seunglar hiç gelemiyorlar"
" bebeğim biliyorsun"
" ah evet evet biliyorum. Sürekli bay kim'in işleri yüzünden ne biz onlara gidebiliyoruz ne onlar bize gelebiliyorlar"
" benim oğlum çok mu akıllıymış" babası küçük Minhoyu gıdıklamaya başlayınca küçük Minho babasının göbeğinden inerek hızla kendini koltuğa attı.
Annesi ve bakıcısı sofrayı kurmak için salona geldiklerinde küçük Minhonun şen kahkahaları durdu ve sessizce parmaklarıyla oynamaya başladı. Anne ve babası evde yokken bakıcısı sürekli başı şiştiği için onun sessiz olmasını ve sesini kesmesini her dilden anlatmıştı ve küçük Minho bunu çok iyi anlamıştı.