9| Bölüm

1 0 0
                                    

Büyük ihtimalle 4 saatdir yoldaydık. Ama şu ana kadar hiç bir iz bulamamıştık.

Gece olmaya başlamıştı bile, konaklayabileceğimiz bir yer bulmamız gerekiyordu. Yorulmuştuk, hepimizin enerjiye ihtiyacı vardı.

Bir süre sonra açıkta olan bir bar bulmuştuk. Atalarımızı barın ahırına para karşısında bıraktık ve içeriye girdik.

İçeriye göz gezdirdiğimde, öğrenen bakışlarım insanların üzerinde gezindi. Bağıran, eğlenen hatta arsız şeyler yapanlarla doluydu burası.

Etrafta burun direğimi sızlatan rutubet ve şarap kokusu vardı. İnsanların arasından geçtik ve barmenin yanına geldik, ardından Dylan konuşmaya başladı.

"Merhaba, boş oda var mı acaba?" Sorduğu soru ile adam bir ona, bir bana, bir de arkamızdaki muhafızlara baktı. Yanımıza çok fazla muhafız almamıştık, çünkü çok fazla kişi ile meydanda dolaşırsak şüphe çekebilirdik.

Barmen bizi incelemeyi bıraktıktan sonra konuşmaya başladı. " Tabii ki, kaç kişisiniz?"

Tabi parayı buldu, kaçırır mi hiç.

"Toplam 5 kişiyiz."

Bir dakika, ne? Bu adamın matematiği yok muydu?

"Üzgünüm ama biz altı kişiyiz." Diye söze atladım. Dylan tek kaşını kaldırarak bana baktı.

"Seni bu kadar sarhoş insanlar içerisinde bırakacağını mi sandın, karıcığım."

"Kendimi savunabilirim, tamam mı!?"

"Evet, bunu çok iyi biliyorum. Ama sana değil, bu ortama güvenmiyorum." Elindeki bir kaç sikkeyi barmene uzattı. Barmenin gözleri parladı.

Adama rast gele 20 sikke verdi. Bunda tutum de yok!

Barmen bir tane garsona seslendi, garson yanına geldiğinde bir şeyler söyledi. Garson başıyla onayladı ve bize yol gösterdi.

Odalarımıza geçince kendimi yatağa attım. Allah'tan odadaki yatak genişti. Ama gene de onunla yatmak istemiyordum. Biliyorum, bu konuya alışmalıydım. Çünkü şu ana kadar evli hiç bir çift ayrı yatmamışlardı. Ama ona hala güvenmiyordum.

"Koltukta yatacağım, ne yaparsan yap."

Tek kaşını kaldırarak bana ciddi misin? der gibi baktı. Karşılık olarak kafamı salladım. Derin bir nefes verdi, ve yatağa oturdu. "Yatak yeterince büyük değil mi?" Omuz silktim. "Sana güvenmiyorum, küçük bir tedbir gibi düşün." Tatlı tatlı gülümsedim.

Ayağı kalktı ve önümde durdu. "Kendini benden değil, dışarıdaki etkenlerden korumalısın."

Haklıydı, ama bir konuda. Ben kendimi herkesten korumam gerekiyordu. "Umrumda değil, koltuğa geçiyorum. Ne yaparsan yap." Dedim ve üstündekiler ile beraber koltuğa uzandım. Akşam soğuğu yüzünden üşüyordum. Ama bu beni çok fazla etkilemediği için sorun etmedim.

Bilincim kapanacağı sırada, karşıma bir gölgenin geçtiğini gördüm. Bedenim birden havalandı ve çok geçmeden yumuşak yer ile buluştu.

Sabah olmuş olduğunu kuşların cıvıltısından anladım.

Kışa yaklaştık, kuşlar hala neşe ile cırlıyor. Bende anca üşüyeyim.

Yerimde hafifçe doğruldum. Vücudumu esnettim ve gözlerimi ovaladım. O zaman fark ettim.

Ben koltukta değildim, yataktaydim. Önündeki koltuğa baktım, Dylan yatıyordu.

Hoy maşallah, nasıl becerdi o cüsse ile oraya sığmayı!

Ayağı kalktım ve lavaboya doğru yürüdüm. Lavaboya girdim ve soğuk su ile elimi yüzümü yıkadım. Aynada kendime baktım.
Sonra lavabodan çıktım. Bakışlarım tekrar koltuğa kaydığında hala uyuduğunu gördüm.

"Dylan... Uyan, yola cikmamiz gerek." Yerinde kıpırdandı ve sonunda uyandı. Gözünü ovuşturdu ve yerinde saymaya başladı. Bu haline kikirdamadan edemedim.

Bana ters ters baktı ve konuşmaya başladı. "Gülünecek bir şey mi var?"

Başımı olumlu anlamda salladım. Kafasını eğdi, derin bir nefes verdi ve ayağı kalkıp lavaboya doğru yürüdü. "Sanada günaydın, dicem de pek gün aymamış gibi." Diye seslendim arkasından.

"Hı, hı." Diye tekrar mırıldandı.

Çıkmadan önce barmenin yanına uğradık. Sorular sormuş, cevaplar aradık.

Barmenin dediğine göre, uzun zamandır haydut gibisinden bir kaç adam etrafta dolanıyorlarmış. Sadece geceleri ortaya çıkıyorlar, gündüzleri normal insanmış gibi davrandıklarını da söylemişti.

Elimde kanıt yoktu, ama kesinlikle Abbey'i kaçıran onlardan birisiydi. Gitmeden önce, kapıdan çıkacağımız sırada gözümü son kez etrafta gezdirdim.

Gördüğüm tek şey, bir adam ve kızın bize baktığıydı.

Adamın saçları hafif gri ve beyaz karışımı bir şeydi, gözleri maviydi. Vücudu yapılıydı. Yüzünde sert bir ifade vardı.

Kız ise, saçları erkeginkine göre daha koyu idi. Aralarında hafif satılık ve kahverengilik vardı. Gözleri deniz mavisiydi, tatlı gözüküyordu.

Bardan çıktıktan sonra ahıra doğru yürüdük. Atlarimizi da besledikten sonra tekrar yola koyulduk.

Yeniden yorucu bir gün bizi bekliyordun.






MahperiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin