Hayal kırıklığı
"Başımız sağ olsun..."
Hayatın düzeni buydu.Biri ölür,diğeri yeniden doğardı.Teğmen Victor'ın ölüm haberi gelmişti Almanyaya.Albay Yarbaya bizzat haber yollayıp ceseti vermeyeceğini söylemişti.
"Ceseti vermemek ne demek?!Sokaklarda mı sallandıracak?!"
"Ülkenin itibarı yerle bir olur."
Yarbay kafasıyla Helen'i onaylamıştı.Hepsi Yüzbaşının uyanmasını bekliyordu hastanede.Uyandığında aldığı haber Hans'ın tüm dünyasını başına yıkacaktı.
"Sakın Helen!Haber yapmayı aklından geçirme."
"Tabii efendim.Bu rezilliği haber yapmak haddime değil."
Yarbay derin nefes verip odadan çıkan hekimin önünü kesmişti.Yüzbaşıyı oğlu gibi çok severdi.
"Durumu nasıl?"
"Durumu gayet iyi.Yüzbaşı hemen devrilecek biri değil.Lakin..."
"Söyle.Duymaya hazırım söyle!"
Yarbayın tahammülü kalmamıştı.Aklından bir çok şey geçiyordu.Hans'ın sakat kalma ihtimalini bile düşünmüştü.
"Dinlenmesi gerekiyor.Açık konuşalım Yarbay.Yüzbaşı güçlü biri,ancak bir dahakine hayatta kalması imkansız.Ne demek istediğimi anlıyor musunuz?"
Anlamıştı.Birinci Dünya savaşında kaybetmişti ailesini Hans.O gün savaşın ne kadar acı dolu olduğunu bir kez daha anlamıştı.İnsanlığa ait tüm duyguları ailesini kaybettikten sonra kaybetti.Kendi canından başka kaybedecek bir şeyi kalmamıştı.
Öfkesi düşmanı yakıp yıkmaya yetiyordu.Kaç esiri döverek öldürmüştü.Ancak o yeşillerin sonsuza kadar kapandığını görmek istemiyordu.Kaybettiği ailesinin özlemini dindirmişti o gözler...
"Hans!İyisin..."
"Helen."
Arkadaşı elini tutmuş ona gülümsüyordu.
"Askerlerim?"
"İyiler."
Hans için konuşma burada bitmişti.Helen kötü haberi ona söylemeyecekti.Victor'ın nasıl açığa çıktığını anlamıştı.O gün Aleksandr'ın iletmesi için yazdığı mektubu Albaya iletmişti.
"Yüzbaşı!Çok korkuttun bizi!"
"Komutanım."
"İyisin.Kötü günün ardından senin iyi olman beni çok mutlu etti."
Hans kaşlarını çatıp Yarbaya bakmıştı.Helen az önce kötü haberi vermemek için susarken Yarbay hemen yetiştirmişti.
"Kötü haber mi var?"
"Victor'ı kaybettik."
Kimin yaptığını anlamıştı Yüzbaşı.Aleksandr'ın onun yokluğundan yararlanması sinirlendirmişti onu.
"Nasıl?"
"Açığa çıkmış.Kesmişler boğazını.Ah...Cesetini bile alamıyoruz."
Yarbay Yüzbaşının omzuna dokunup dinlenmesini söylemişti.Odadan çıktığında öfkeli gözleri Helen'i buldu.
"Başımız-"
"Bir daha Üsteğmeni görmeyeceksin."
"Ne?"
Helen bir gün Hans'ın ondan şüphe edeceğini düşünmemişti.Şaşkınlığı bu yüzdendi,çünkü senelerdir dert anlatıp derdini dinlediği arkadaşlığa inanıyordu.
"Sen benden şüphe mi ediyorsun?Hans sen ciddi misin?"
"Lafımı ikileticeksen eğer seni de bir hücreye kapattırırım."
"Yok sen gerçekten aklını kaybetmişsin!Gidiyorum ben.Yarın sakin kafayla bir daha konuşalım."
Kaçmak en iyisiydi.Bu durumda daha fazla konuşup dikkat çekmemek lazımdı.Helen akıllı kadındı,bu yüzden bir süre Üsteğmeni görmeğe gitmeyecekti.
Biri hastanede yarını beklerken diğeri Yüzbaşının iyileşmesi için dua ediyordu.Başına gelecekleri bilse yine dua eder miydi?
Sanmıyorum.
Hans'ın askeri Üsteğmenin ellerini çözmüştü.Yarbayın emri üzerine esirin elleri artık zincirlenmeyecekti.Onun için getirilen yemeklere dokunmamıştı.Belkide Yüzbaşının gelip o yemekleri kontrol etmesini bekliyordu.
"Komutanından haber var mı asker?"
"Yok Üsteğmen."
Felaketini bekliyordu,ancak haberi yoktu.
Diğer sayfa olayyyyyyyyyyyyy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR
Historical FictionII Dünya savaşı... Esir düşen Üsteğmen ve onu konuşturmaya çalışan Yüzbaşının hikayesi. Dikkat:Şiddet,küfür içerir.