Kırıldı zincirler
Aynı sofraya oturmuş dört kişi.Biri zaten onlarla yeni tanışıyordu.Diğer üçünün mazisini bilmemesi daha iyiydi.
"Demek aşk için her şeyinden vazgeçtin."
"Sen bu konuları anlamazsın Luis."
"Evet Hans,ne de olsa ben hep kafamı kullanıyorum dimi?"
Aleksandr şaşırarak sol tarafında oturan Luis'e bakmıştı.Yeşiller ve maviler Luis'in yüzüne bakıyordu.Gülümseyerek laf sokmuştu...
"Haklısın Luis.Kafanı değil aklını kullansaydın yakışıklı suratın bozulmazdı."
Aleksandr'ın yeşilleri Luis'in çatalı düşüren ellerine kaydı.Sanırım Luis çok yanlış kişiyle uğraşıyordu.Çünkü bu masa da onu karşısında oturan adamdan daha iyi tanıyan biri yoktu.
"Sen yetiştin o gün.Yoksa canımdan olacaktım.Minettar olmalıyım dimi?"
Hans Dmitri'nin mavilerini yüzünde hissedince çocuğa bakmıştı.Onun yakasını düzeltip peynirleri tabağına bıraktı.Çocuğun gerildiğini farketmişti.Onu rahatlatmak için göz kırpıp tekrar Luis'e baktı.
"Tanrıya minnetar olmaya devam Üsteğmen!"
Yani konuyu kapat daha fazla konuşmayalım diyordu Hans.İkiside her an birbirini boğazlayacak gibi duruyordu.
"Hadi,çıkalım biz Luis."
"Daha kahvaltımı bitirme-"
"Asker!"
Aleksandr'ın kalın sesi değil Luis'i masa da oturan herkesi şaşırtmıştı.Hans yukarı kıvrılan dudaklarıyla ona seksi gözüken Yüzbaşıyı süzmüştü.Bu gece Yüzbaşı Aleksandr'dan emir almak istiyordu.
Luis uyarıyı alır almaz sofradan kalkmıştı.Yüzbaşıyı takip edip evden ayrılmıştılar.Aleksandr apartmanda çıkmadan uyarmıştı onu.
"Yaptığının farkındasın dimi?Sen az önce yaptığının farkında mısın?!"
"Aleksandr-"
"Üsteğmen!"
"Komutanım,haklısınız.Özür dilerim lakin-"
"Oğlumun yanında sevdiğim adamı zor duruma düşürmek için uğraşıp durdun!"
Hans'ı Aleksandr bile zor kabullenmişti.Luis'i anlamak zor değildi elbet.Ancak Aleks duygularının yanlış adama olmadığını biliyordu.Bu yüzden aşkının her şeyin önüne geçmesine izin verdi.
"Oğlunun yanında bu ülkenin düşmanı oturuyor!"
"Üsteğmen!"
"Yüzbaşı!"
Aleksandr yumruklarını sıkıp dibinde olan gözlere baktı.Öfkeleri onları karşı karşıya getirmişti.
"Yüzbaşı.Eğer duyguların seni eziyorsa bu üniformayı çıkart ve ona layık birine ver."
Luis Aleksandr'ın afallayan yeşillerini görünce gözlerindeki öfke mahvolup gitmişti.Az önce arkadaşı yerine koyduğu adamı çok derin yaralamıştı.Bunu farkettiğinde çok geçti.
"Aleks ben... Öyle sinirle-"
Hızlı adımlarla inmişti merdivenden.Hans hayatına girdikten sonra sürekli üzerindeki üniformaya layık olmamakla yargılanıyordu.Kafasında kendisiyle savaşı bitmişti.Lakin insanlar onun peşini bırakmayacaktı.
"Yani sen şimdi bizimle mi yaşayacaksın?"
Dmitri Hans'ın yanında rahatça Almanca konuşuyordu.Çocuğun ona güvenmesi adamı mutlu etmişti.
"Bu seni rahatsız eder mi?"
"Sanırım hayır.Peki ben seni rahatsız eder miyim?"
Bu çocuğun boyunu aşan büyük lafları Hans'ı sürekli şaşırtıyordu.Tabakları yıkayıp kurutmaya geçti.
"Kendini fazlalık olarak görme.Bizi sen tamamlıyorsun.Babanın yeşillerini,benim siyahlarımı senin mavilerin tamamlıyor."
"Renkler hiç uyumlu değil."
Hans kahkaha atıp çocuğu onaylamıştı.Biriyle uyumlu olmamak daha eğlenceliydi.
"Tıpkı baban ve ben gibi.Hiç uyumlu değiliz ama tüm dünyayı yeşile boyamak istiyorum."
Neden yorum bu kadar az nedennnnn😭😭😭😭😭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR
Historical FictionII Dünya savaşı... Esir düşen Üsteğmen ve onu konuşturmaya çalışan Yüzbaşının hikayesi. Dikkat:Şiddet,küfür içerir.