Tanrının eli
Geçiyordu zaman.Öyle hızlı geçiyordu ki,kimse kaybolan günlerin farkında değildi.Bir ay geçti ve Üsteğmen hala esirdi.Almanya toprakların da, hücrede kurtulmayı beklerken şimdi ölmeyi bekliyordu.
Saatlerdir Hans'ın yere attığı bıçağa bakıyordu.Onu eline almaya cesareti yoktu.
Ülkesi ve sevdiği adam arasında kalmıştı.Boğazındaki haça dokunup titrek nefes verdi.
"Ne yapmalıyım?Elim,kolum bağlı... Kendimi hiç bu kadar karanlıkta hissetmemiştim.Tanrım,lütfen yardım-"
Hücrenin kapısı açılmıştı.Herkes gitmişti ve Helen bunu fırsat bilip Üsteğmeni ziyarete geldi.Aleksandr'a verdiği bıçağı yerde görünce gülümsedi.
"Neden yapmadın?"
"Helen,ben ülkeme,sana asla ihanet etmeyeceğim.Lütfen konuşalım."
"Sen yapmayacaksan ben yapacağım.Bana başka yol bırakmadınız!Sikeyim ben senelerdir ülkeme hasret kaldım.Bunun için mi?"
"Helen.Karşında Üsteğmen var.Bende en az senin kadar ülkem için savaştım!"
"Sonuna kadar savaşmadın.Sen kendi ülkeni Yüzbaşının altına yatarak sattın!"
Böylece bitti arkadaşlık.Helen yerden bıçağı alıp Üsteğmenin üzerine yürüdü.Ölüm emri verildiği için kıpırdamadı Aleksandr.Gözlerini kapatıp son duasını etti.
Helen'in gölgesi üzerine düşünce kapattığı yeşillerini açtı.Hans'ın yaşaması için uğraştığı yeşiller bu gün sonsuza kadar kapanacaktı.
"Hayır,hayır dur!"
Helen arkasını dönemeden biri koluyla sıkmıştı boğazını.Aleksandr ona yardım etmek için ayağa kalktığında çok geçti.Bıçak Helen'in elinden alınıp boğazına dayanmıştı.
"Kimsin sen?!"
"Yapma..."
Helen şaşırarak Aleksandr'a bakıyordu.Arkasındaki kişinin Hans olmadığını anlamıştı.Bu adamla Yüzbaşının boy farkı aynı değildi.
"Bu ülke yalnız senin çabalarınla ayakta durmuyor.Binlerce kişiyiz ve her yerdeyiz!Polonya için!"
"HAYIR!"
Hiç acımadan kırmıştı Helen'in boğazını.Yere yığılan bedenin elinden aldı bıçağı.Ona şaşırarak bakan yeşillere baktı.
"Teğmen Luis.S-sen ne yaptın..."
"Baban seni korumam için tüm servetini bana verdi Üsteğmen.Lakin yerde yatan orospu bu gün elime kağıt tutuşturup ülkesini sattı!"
Luis Üsteğmenin yüzünden ne kadar şaşırdığını anlamıştı.Elini Üsteğmenin omzuna koyup gözlerine bakmasını sağladı.
"Bir kişi değiliz.Bunu sakın unutma."
"Ona ne yapacaksın?"
"Gerisi seni ilgilendirmez.Sen yaşamaya bak."
Ve böylelikle o hücrede bir kişi daha öldü.Teğmen Helen'i arabasına bindirip evine götürmüştü.Kadının çantasından anahtarı alıp kapıyı açtı.
Onu yatağa uzatıp bıçağı kalbine sapladı.Gazeteci Helen aslında öldürülmüştü.Lakin intihar süsü verildi ve devir kapandı.
BÖLÜMÜ NEFESİMİ TUTARAK YAZDIM.LÜTFEN ŞU MÜKEMMEL SAYFAYI
YORUMSUZ BIRAKMAYIN!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR
Historical FictionII Dünya savaşı... Esir düşen Üsteğmen ve onu konuşturmaya çalışan Yüzbaşının hikayesi. Dikkat:Şiddet,küfür içerir.