"Bu ne lan?"
Atlas verdiği tepkiye anında gülerken içeri Efla daldı.
"Atlas!"
"Efla sakın gelme!"
"Hangi kabindesin? Neredesin?"
"Efla sana gelme dedim bak sakın gelme!"
"Neden k-"
Efla içeri girer girmez kitlendi.
"Sana gelme demiştim."
Atlas Efla'nın kolundan çekiştire çekiştire çıkarttı.
"Ben ne gördüm öyle?"
"Boşver."
"Atlas?"
"Efendim?"
"Önceki cesedi almislardi, ee?"
"Eee?"
"O zaman bu kim?"
"Gerçekten. Bu kadını daha önce hiç görmemiştim."
"İsmi neydi acaba?"
"İsmi değilde acaba temizlikçi falan olabilir mi, kıyafetleri nasıldı?"
"Dikkat etmedim, ama sanırım tulum gibi biseydi."
"Bakalim."
"Baksak me olacak ki? Anlamayız."
"Bizim okulda görevliyse tulum giyerler ve isimleri yaka kartlarında yazar."
"Hadi i zaman bakalım."
"Sen bak."
"Peki."
Atlas lavaboya girdi ve gözleri kabini aradı.
"Buldum!"
Atlas içeri girdi, ama kimse yoktu kanlar duruyordu ama ceset yoktu. Tam umudunu kesip çıkarken ayağının altına bişey yapıştığını farketti.
"Bu ne be?"
Atlas yine verdiği tepkiye anında gülerken yere eğildi ve yerdiki şeyi aldı.
"Yaka kartı.."
"Atlas!"
Atlas o anda lavaboya girip o kabini kitledi ve diğer kabine hoplayıp çıktı.
"Nerede kaldın?"
"Anca geldim işte."
"Ee, bişey buldun mu?"
"Hee, evet buldum. Yaka kartı."
"İsmi ne?"
"Nilüfer Kara."
"Kara, tanıdık geliyor."
"Boşver şimdilik, sınıfa geçelim."
"Bugün eksek mi?"
"Aslında olur."
"Hadi o zaman eve geçelim."
"Tamam!"
"Ama çantam sınıfta ve telefonum orada."
"Nasıl yapsak yaa? Buldum. Ben gireyim senin fenalaştığını söyleyim çantanı alıp geleyim."
"Olur. Sağol."
"Hemen gideyim bekle."
Atlas geldi.
"Gidelim."
"Önce bir markete mi ugrasak yaa?"
"Olur, tabii ugrayalim."
Atlas ve Efla markete girdi.
"Bunlar yeterli."
"Tamam, ben alırım."
Efla tamam anlamında başını salladi. Ve kasanın önüne geçerken gözü kasiyerin yaka kartına takıldı.
"Nilüfer Kara."
"Aa, e-evet."
Kadının bu kadar stres olması Efla'yı tedirgin etsede pek belli etmedi.
Tam o sırada Atlas geldi ve gittiler.
"Atlas, kadının ismini gördün mü?"
"Yoo, neydi ki?"
"Nilüfer Kara."
"Şu, cesedin ismi de, Nilüfer'di değil mi?"
"Evet, ona şaşırdım zaten."
"Tesadüftür, sonuçta dünyadaki tek nilüfer degildir, değil mi?"
"Yani, evet."
"Hadi yaa eve geçelim, makarna yapalım."
Atlas bir andan arabaya binerken;
"Olur, neyli yapalım?"
"Beşamelliiii."
"Yap bakalım."
Eve geçtiler ve poşetleri eve tasidilar.
"Ben çok iyi makarna yaparım."
''Görcez bakalım."
"Gör bakalım Atlas Bey."
"Yolla gelsin Efla hanım."
Efla makarnayı yaptı.
"Atlas! Makarnayı yaptım!"
"Ellerine sağlık, bakalım nasıl olmuş."
"Bak bakalım."
Atlas bir çatal aldı ve beğendiği tüm yüzünden anlaşılıyordu.
"Çok güzel olmuş, ellerine saglik."
Atlas elinde bir buket mavi gülle Efla'ya sürpriz diye bağırdı.
"Mavi güller, en sevdiğim."
"Bu arada mavi güller ne demek?"
"Mücize."
YARİNEfla
"Geç kaldım yaa off."
Tam o sırada Atlas arabasının kornasini çaldı .
"Gel bakalım güzellik, bende geç kaldım."
"Sağol, Atlas yaa."
"Ne demek."
Okula vardıklarında saat okul zilini 10 dk geçmişti.
"Koş Atlas koş."
''Gec kalmaktan nefret ediyorum."
"Bend-"
Koşan bir kız Efla'ya çarptı.
"Niluu!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülen Yüz
Mystery / Thriller"Yer yarıldı da içine mi düştün Atlas?" "Evet." Dedi Atlas, yerin dibinden oturup Efla'yı izlediği kameraya.