2.Bölüm:Kaosun ortasında

145 112 4
                                    

Efla numarayı tekrar aradı.Telefon hemen cevaplandı;
"Adres ver!
"Oooo,bu kadar erken aramanı beklemiyordum. Güzel."
"Uzatma, adres ver!"
Efla hem sinirliydi hem de çok korkmuştu.
"Peki. Hastanenin yanındaki kafeye gel, unutma yanında polistir,silahtır getrirsen Atlas'a veda anını bile tanımam sana ."
"Gerizekalı"diye mırıladandı Efla.
"Anlamadım?"
"Yok birsey ,kapat geliyorum."
Aslında herşey Efla'nın sandığından çok daha farklıydı. Ama bu detaylar asla Efla 'nın umrunda değildi. Tek istediği hemen Atlas 'a ulaşıp onu bulmaktı. Efla, arayan numaranın verdiği adrese son sürat hızla gidiyordu. Sonunda adrese vardı.
"Atlas! Nerdesin? Atlas!"
Efla kendinden geçmiş gibi bağırıyor, telefonunun flaşından gelen biraz ışıkla etrafıni arayıp, bir yandan avazı çıktığı kadar bağırarak" Atlas!" diye bağırıyordu. Böyle etrafını ararken, bağırdı için yanına yaklaşan kar maskeli adamı farketmemişti. Adam arkadan gelip peçetesine sürdüğü ilacı Efla 'ya koklatırken, Efla adamla çelişiyor hatta kurtulmak için adama yumruklar savuruyordu. Adama doğru dönünce ona tüm gücüyle tekme attı. Bu onu birkaç dakika oyalayacakti. Yerde acıdan kıvranan adamın elindeki peçeteyi alıp, ışik gördüğü yere doğru koştu. Ama unuttuğu birşey vardı. Kapıda 1 tane adam vardı ama bu adamı atlatmak Efla için çocuk oyuncağıydı. Sonuçta hukuk fakültesi 4.sınıftı. Bu konuda birçok eğitim almıştı. Ama işini kolaylaştırmak için adamı geri dönüp ilaçla bayılttı. Sonra maskesini taktı. Zaten ikiside siyahlar içindeydi. Kapıdaki adamların o kadar zeki olmadığını düşünüyordu.
"Karan Bey, Efla Hanım nerede?"
"Efla  mı?"
"Evet Karan Bey, Efla hanım için gitmiştiniz ya, unuttunuz mu?"
Efla çok şaşırmıştı. Acaba sınıflarındaki Karan mıydı? Hayır. Bu olamazdı. Sonuçta dünyadaki tek Efla ve Karan onlar olamazdı.
"Hee, Efla mı? O değilmiş. Yanlış alarm. Birazdan gelir herhalde. Biraz önce aradı." der Efla bozuntuya vermeden. Sandığından iyi iş çıkarmıştı.
"Atlas neredeydi, biraz başım ağrıdı ,beni oraya götürün."
Adamlar Efla'yı koluna girerek Atlas'ın odasın a getirirler. Adamlar Efla'nın sandığından fazla maldı. Resmen kol kola Onu Atlas'a götürmüşlerdi. Efla hemen Atlas'ın odasına girdi.
"Niye geldin pislik!"
"Pislik mi?"
Efla yavaşça maskesini çıkarır.
"Ef-"
Efla eliyle sus işareti yapar. Ve Atlas daha düşük bir ses tonuyla fısıldayarak;
"Nasıl girdin buraya ? Hemen git ! Seni görmesinler."
Atlas ve Efla böyle konuşurken içeri birden kaçıran adam geldi. Salak gibi kapıyı kitledi. Efla masanın altına saklandı.
"Nerede o?"
"Kim nerede?"
"Anlamamazlıktan gelme, bulunca öldüreceğim onu."
Adam bir yandan Efla'nın altında olduğu masaya yaklaşıyordu. Efla bilerek masanın altından ufak bir taş gönderdi. Salak adam taşa takılıp düştüğünde fırsattan istifade başka bir taş alan Efla taşı adamın ensesine sümük gibi yapiştırdı. Adamı tekte yere seren Efla'yı hayretle bakan Atlas,şaşkınlığını gizleyemiyordu. Hemen kalkıp Atlas'ı çözdü.
"Gitmeliyiz."
"Gidelim."
Efla pencere ve yer arasındaki uzaklığa baktı. Ama normaldi zaten 5m olsada atlamaktan başka şansları yoktu.
"Hadi Atlas, tut elimden ve atla."
"Tamam. Önce sen atla etrafı kolaçan edeyim."
İkiside atladı ve arka bahçeden kaçmaya çalıştılar. Kaçtılarda. Arka bahçe mezarlığa geçiyordu. Efla mezarlardan çok korkardı. Efla her zaman diriden değil ölüden korkardı.
"Atlas!"
"Ne oldu? İyi misin?
"Bilirsin mezarlardan korkarım."
"Gel, gir koluma korkma yanındayım."
Mezarlığı böyle geçtikten sonra şehrin merkezine indiler.
"Tamam, bundan sonra bizi isteselerde bulamazlar."
"Atlas"
"Efendim?"
"Bizi kaçıran, duydun mu?"
"Hayır. Sen gördün mü?"
Efla söyleyecek gibi oldu ama aynı sınıftalardı. Söylese bir daha asla herşey aynı olmayacaktı. Zaten tam olarak emin değildi .
"Hiç, öyle sordum."
"Tamam, hadi eve geçelim."
"Efla, seni bu tehlikede yalnız bırakamam, benim evimde kal."
"Hayır diyecektim ama senin için kalacağım."
"Tabii. Kesin öyledir."diye mırıldandı Atlas.
"Ne dedin?"
"Boşver, öyle kendi kendime konuşuyordum."

         _ERTESİ GÜN_
"Hadi kalk Atlas,okula geç kalacağız ben hazırım."
"Bende hazırım, çıkalım."
Herkes okula girdi. Şimdi ise Efla için en zor olan kısımdı bu. Kesin değildi ama içgüdüsel olarak bundan emin gibiydi. Yinede emin olmadan Karan'a tek bir kelime etmeyecekti.
Karan yüzsüz yüzsüz yanlarına geldi ve;
"Dün uykun nasıldı Atlas, dışarıdamıydın, iyi uyudun mu?"
Atlas ve Efla bakışırlar.
"Evet çok güzel uyudum, niye sordun ki?"
"Hiç öyle merak ettim de."
     OKUL BİTER VE EVLERE DAĞILIRLAR

"Alo, Efla arayan falan oldu mu?"
"Yok, seni?"
"Yok, seni merak ettim."
"Yaa bak ne diyeceğim."
"Ne diyeceksin?"
"Diyorum ki sınıftan bazılarını eve mı çağırsak?"
"Nereden aklına esti bu?"
"İşte öylesine, sen, ben, Ayberk, Ateş, Karan, Talya, Minel, Umay falan işte."
"Peki, bana uyar."
"Ne zaman yapacaksın?"
"Yarın."
"Yarın mı?"
"Evet, yarın."
...

                                Yarın

"Hoşgeldiz."
"Hoşbulduk."
"Hoşbulduk."
"Hoşbulduk."
"Hoşbulduk."
"Hoşbulduk."
"Hoşbulduk."
"Hoşbulduk."

Artık herkes gelmişti.
"Ben kahveleri yapayaım ." diyip gitti Efla.
"Bende bir lavaboya gideyim."dedi Karan.
Karan lavabo yerine mutfağın yanlarında bir yerde durdu.
Efla bir ses duydu ve lavaboya yöneldi.
Biri bir video dinliyordu. Hatta videoda Atlas'ın kaçırıldığı gün olan konuşmaları dinliyordu Karan. İşte şimdi emindi Efla, ses birden durdu ve Karan lavabodan çıktı.
Çıkarken Efla'ya çarpmıştı .
Efla çok şaşkındı. Çünkü Karan'ı lavaboda sanıyordu ama ses mutfağın yanlarından geldi. Ayrıca Karan lavabodan çıkmıştı. Bekle
o zaman o kimdi ki? Mutfağın arkasındaki odaya baktı. Kimse yoktu ama bir telefon vardı. Etrafa bir bakıp kolaçan etti. Ama orada sadece o vardı. Tereddütsüz bir şekilde telefonu eline aldı. Açtı ama şifre vardı.
"Efla! Telefonumla ne yapıyorsun?"


Gülen YüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin