20 Bölüm

3.2K 175 32
                                    


Bu bölüm biraz sad

İyi okumalar

~

Küçük Açelya her zamanki gibi yine kapının arkasına saklanmış oturma odasındaki annesini izliyordu. Annesi eski olduğundan dolayı rengi soyulan demir bir sandalye de tek ayağını kendine çekmiş pencerenin önünde oturuyordu.

Yanında küçücük bir radyo çakmak ve sigara paketi vardı hepsi pencerenin önündeki mermerde idi radyoda oldukça yanık bir türkü vardı annesi bazen böyle oturur izlerdi neyi izlediğini Açelya da bilmezdi, gerçi izleyecek kadar güzel bir manzaraya sahip bir evde oturmuyorlardı.

Zemin kattı, yıkık dökük bir evdi, iki oda bir salon. Duvarları küf tutmuştu her odanın. Annesi iki parmağının arasında tuttuğu sigaradan büyükçe bir nefes çekti dumanı ağzından tekrar verişini izledi Açel hep yapardı annesi babasıda bazen içerdi ama babası sigarasını annesinin kollarında söndürüyordu Açel görüyordu çok acı çekiyordu ama ağzını açıp ah bile demiyordu hep susuyordu çok canı yanarsa sadece ağlıyordu o kadar.

Ama Açel annesinin böyle olduğunu görünce yan odaya gidip bağıra bağıra ağlıyordu bazen babası izin vermezdi yan odaya gitmesine izletirdi annesinin durumunu acısını izleye izleye büyümüştü Açel

Annesi uzanıp küllük de izmariti söndürdü sonrada çalan türkünün sesini açtı Açel ise annesinin onu görmesinden korkarak biraz daha sığındı olduğu yere sonra annesinin o güzel ve naif sesi duyuldu.

"Altın yüzüğüm kırıldı hey
Suya düştü su duruldu hey
Dediler yârin gelmiş hey
İncede bellerim kırıldı"

Sesindeki acının büyüklüğünü küçük Açel de hissetmişti hep hissederdi ki zaten hep anlardı annesini hep yanında olmaya çalışır ona sarılmaya çalışırdı ama o ne yaparsa yapsın annesi elinin tersiyle tiksintiyle iterdi onu o yüzden de Korkardı yaklaşmazdı, öyle uzaktan uzaktan izlerdi hep

Kulaklara dolan annesinin sesi kesildi onun yerine sinirle çağırışları duyuldu

"Kapının arkasında sığıntı gibi durmaya devam etme de gel bir işe yara" dedi Açel sesi duyunca daha çok yaslandı arkasına gözleri kocaman annesine bakıyordu "kız gelsene şuraya" dedi sesini daha fazla yükselterek bu sefer durmadı Açel minik ayaklarıyla koşar adım annesine yaklaştı "çok yaklaşma bana dibime girdin iyice kaç defa uyardım seni bir daha bu kadar yaklaşırsan saçını kazıtırım senin" diye de tehdit etti sonunda Açel korkuyla iki adım geriledi annesi elini göğsüne atıp yirmi lira çıkardı ve Açelin yüzüne fırlattı "git iki ekmek al baban gelir birazdan aç kalmasın adam zaten hep çalışıyor bizim için" dedi o bile kurduğu cümleye inanmıyordu Açel yerdeki parayı aldı tam gidecekken annesi arkadan "bir de bir paket sigara al yetmezse akşama getiririm de" dedi hep öyle diyordu zaten bakkaldaki yaşlı adam bıkmıştı bu aileden artık vermiyordu birşey ama her seferinde ısrarla gönderiyorlardı Açeli

Açelya elindeki iki ekmekle ve üç lira bozuk parayla eve gidiyordu sigarayı vermemişti bakkal amca. Endişeliydi acaba annesi yine kolunu kırar mi ya da saçını kazıtır mı diye düşünüyordu attığı her adımı korkuyla atıyordu kafasını kaldırıp etrafa baktı sokaklarda çocuklar oynuyordu sağ tarafında da bir park vardı büyük büyük insanlar küçücük çocuklarla oyun oynayıp gülüyordu.

Açelya özenerek parkı saran demirlere ellerini yasladı ve izlemeye başladı bir adam erkek çocuğunu salıncakta sallıyordu Açelya sallanmayı çok severdi hatta annesi veya babası evden kovduğunda ya da kendisi kaçtığın da hep parka gelirdi sallanmak için lakin ona asla sıra gelmezdi başka oyun da oynayamıyordu çünkü kimse ona yaklaşmıyordu herkes o gelince burnunu kapatırdı

Pis kokardı kokusu onun da burnuna gelirdi ama alışmıştı annesi izin vermezdi çok para ödüyorlar diye ama kendisi girince hiç çıkmazdı bir keresinde Açel istediği için annesi onu soğuk suyla duş aldırmıştı ona dokunmadan sadece yapması gerekenleri mızmızlanarak söylerdi

Uzakta bir yerlerde babasını gördü güldü masum masum belki babası onu salıncağa bindirir diye yanına gidecekti

Tam parka gidecekken babasının elini tutan kendi yaşlarında bir kız gördü saçları çok güzel tokalarla bağlanmış pembe pileli etek ince bir külotlu çorap pembe bir mont ve ışıklı spor ayakabılar kız etrafta koşuyordu gülerek

Açel kendi üstüne baktı yeşil bir tişört  kocaman bol bir gri eşofman ve siyah terlik iyice baktı ve surat astı madem babasının parası vardı niye ona da güzel güzel şeyler almıyordu ki

İzlemeye devam etti Açel. Babası kızı tutu ve kaldırıp iki üç kez öptü kız daha çok güldü babası onu kendine çekip sarıldı ve sol eliyle kızın başını okşadı

Açel düşündü sol eliyle geçenlerde saçını çekmişti düşününce bile acımıştı elindeki bozuk paralarla saçına dokundu o da kendi saçını sevdi. Yanlarına bir tane de güler yüzlü çok güzel bir kadın geldi babası sağ elini kaldırıp kadının yanağını sevdi ve kendine çekip sarıldı

Yine geçen günlerde annesine sağ eliyle okalı bir tokat atmıştı. Onlar kimdi neden babasına bu kadar yakınlardı yanlarına gidemedi utandı hem kendinden hem onlardan hem de o babasından ama en çok da giydiği erkek kıyafetlerinden içinde bir şeyler kırıldı gitti ama Açel bunun farkına bile varmadı farkına verdığı tek şey babasının gülüşüydü çok içten gülüyordu dişleri bembeyaz parıl parıl parlıyordu

Babası kucağındaki kızı alıp salıncağa bindirdi arkasına geçip sallamaya başladı Açelin içinden bir şeyler yine kırıldı kopup gitti ama o yine bir şey fark etmedi öylece o görüntüyü izledi onların gülüşmelerinden yüzünde bir tebessümle onları izledi

Eve geç kaldığını bile fark etmeden babası eve gelince de evde yemek yok diye annesini öldüresiye dövmesinden sonra annesinin onu suçlayacağından habersiz bir an da kaldı ve izledi

Yani kısacası başına geleceklerinden habersiz...

~

Açelya sallanan sandalyesini almış camın önünde radyo dinliyordu yılda sadece bir kere radyo dinlerdi o da doğum günüydü.

Cama dalıp gitmişti eskiden annesinin neden camın kenarında sokağı izlediğini şimdi anlamıştı, aslında izlediği sokak değildi aklındaki savaşı karşısına koymuş izliyordu

Beynindeki sesler susmuyordu herkes hep bir ağızdan bir şeyler söylüyordu bunları susturmayı için kafa dağıtması gerekiyordu o yüzden de sabah acilde Yüzbaşını çağırmıştı evine lakin o az önce attığı üç kelimelik bir mesajla gelemeyeceğini söylemişti

Uyuz:işim çıktı gelemiyorum.

Bu üçüncü kalbini kırışıydı ilki karakolda ona aniden kimsesiz dediğindeydi ama onu pek takmıştı çünkü onu tanımıyorudu ama herkese öyle olduğunu az çok tahmin ediyorudu

İkincisi buraya ilk taşındığın da ondan yardım istediğindeydi ama onu da göz ardı etmişti

Üçüncüsü ise şimdiki yaptığıydı buna tolerans göstermeyecek göz ardı etmeyecekti

Yani ne yapacaktı o da bilmiyordu ama en azından bir tripi hak etmişti adi herif

~~~~~
Çokça kısaydı farkındayım

Ama iki bölüm aynı anda atacağım için sıkıntı etmedim ne olur siz de etmeyin


Açelyanın annesi?

Babası?

Küçük Açel?












Açelya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin